Hadi Gülümse

Neşe Usta 22 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

İçten bir gülüş günümüzü aydınlatır,enerjimizi yükseltir. İlk başta dikkatimizi inci gibi bembeyaz ve biçimli dişler çeker.

Eskiden dişler beyaz olsun diye karbonatla fırçalanır, çilekle ovulurdu. Oysa günümüzde popüler kültürün de etkisiyle sadece diş macunu reklamlarında değil, neredeyse görselliğin ön planda olduğu tüm sektörlerde inci beyazlığına sahip insanlar görmekteyiz. Diş beyazlatma artık öğle tatillerinde muayenehanelerde yapılabildiği gibi, evde kendi başınıza uygulayabileceğiniz pratik bir işlem oldu. Bu kadar yaygınlaşmasında estetik diş hekimliğinde kullanılan malzemelerin son yıllarda daha dayanıklı, daha doğal olmasının elbette büyük payı var.

Diş Renkleri

Sadece dişlerin rengi, ağız diş sağlığının göstergesi olabilir mi? Kuşkusuz hayır… Gerçek şu ki, dişlerimizin rengini belirleyen en üstteki mine tabakası yarı saydam bir tabakadır ve alttaki sarı dentin tabakasını yansıtır. Dolayısıyla dişlerimizin rengi beyazdan sarıya, griye, hatta yeşilimsi bir renge uzanan geniş bir skaladadır. Sağlıklı diş eti ise dişe sıkıca tutunmuş, gülkurusu pembe tonlarda, fırçalayınca kanamayan bir yapıdadır. Diş ve diş eti rengi, ten rengimiz gibi kişiye özeldir. Ten rengine bağlı olarak koyulaşabilir.

Hem dişlerimizin hem diş etlerimizin rengi yaşla birlikte koyulaşır. Ayrıca yeme, içme alışkanlıklarımız, çay, kahve, sigara tüketimimiz koyulaşmayı ve lekelenmeyi artırır.

Dişlerimizi düzenli fırçalamadığımızda üzerlerinde plak oluşmaya başlar. Diş plağı, diş yüzeyinden fırça ile uzaklaştırılmayan bakterilerden ve yiyecek artıklarından oluşur. Yapışkan ve renksiz olsa da zamanla dişe daha da sıkıca tutunur ve renklenir. Diş taşına dönüşür. Bu süreçte diş etleri kanamaya başlamıştır. İleri dönemlerde sadece dişin kaybına neden olmakla kalmaz, doku ve kemik kaybına da yol açar. Diş eti hastalıkları böbrek, mide, kalp gibi sistemik hastalıkları tetikleyebildiği gibi bu hastalıklarda ağız hijyeninin etkiler.

Ağız ve Diş Sağlığımızı Nasıl Koruyabiliriz?

En arka dişlerimize ulaşabilecek başlığı ve uygun açılı sapı olan bir fırça, nohut kadar büyüklükte diş macunu ile kuru bir şekilde fırçalamaya başlayabiliriz. Her bölge dişleri yuvarlak ya da diş etinden dişe doğru süpürür tarzda fırçamalıyız. Böylece mekanik etki ve köpük sayesinde plak diş yüzeyinden uzaklaşır. Günde iki kez iki dakika boyunca fırçalama yeterlidir. Ancak dişlerin ara yüzlerine ya da dişlerin nokta şeklindeki kontak noktalarına fırça ulaşmaz. O bölgeler diş ipiyle günde bir kez temizlenmelidir. Diş hekiminin önerdiği durumlarda ağız gargarası kullanılır.

Günümüzde iletişim tüm ilişkilerde önemli yer tutar. Sözlü iletişimin ana unsuru ağızdır. Ayrıca sindirim ağızda başlar. Yüz estetiğinin önemli bir kısmını yine ağız üstlenir. Dolayısıyla ağzımız, hem fiziksel hem de psikolojik sağlığımız açısından çok önemlidir.

Huzurlu, sağlıklı ve keyifli bir yaşam bizim elimizde…

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Neşe Usta
Bağlantılar:
Diş Hekimi
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version