Kendi Işığında Parlamak

26 Görüntüleme
5 Dak. Okuma

Dünya üzerinde hayata bir geliş ve oluş amacımız vardır. Bunları gerçekleştirmek için de hedefler ve bu hedeflere ulaşmak için yollar çizeriz. Kimimiz bilindik yollardan hareket etmeyi tercih ederken, kimimiz kendi yolumuzu belirleriz. Sizden öncekiler yolunu çizmişse, ya patikadır, ya da ışıl ışıl bir yoldur önünüzde açık olan. Ama seçtiğiniz yolu kendiniz çizmek isterseniz ya da o yolu kendiniz biçimlemeyi düşünürseniz, işte engellerle bir yol çıkacaktır karşınıza.

Bu ise yürüdüğünüz toprağa izini bırakmaktır. İz bırakmaksa zorlu bir dönüşüm gerektirir. Dönüşüm ise sancılı bir süreçtir. Yol sizi sınayabilir, aşılması güç engeller koyabilir. Bu süreç ise insanı yorabilir. Sınama, sınırları zorlar, konfor alanının dışına atar. Dönüşümse bir bakıma kendi hakikatlerini arar. Gerçeklerimizse kendimizle yüzleşmeyi getirir. Açılmamış bir yol açmak, açtığınız yola kendi ışığınızı bırakmak, sizden sonrakilere kılavuz olmak kolay değildir. Huzuru rahatsız edendir, sıkıntılarını da beraberinde getirendir. İlk defa açılmış bir yolda kendinizi kabul ettirmeye çalışmak, yaptığınızı başkalarına kanıtlamak, zorlukları aşıp hayatın rehavetinden uzaklaşmaktır. Çünkü rahatlık insanı zorlamaz, mücadeleyle karşılaştırmaz. Mücadele zorlu ve uzun bir yoldur, aşması zaman alandır. Rehavet konforu, mücadele karakteri doğurur. Mücadele azmetmeyi gerektirir. Azmetmekse yüksek çaba ve sabrı içerir. Sorunlar çıkarır karşınıza, problemleri aşmanız gerekir zaman ve süreç içinde. İşte burada emek çıkar karşınıza. Sınırlarınızı aşmanız, konfor alanınızı bırakmanız, ışığınızı korumanız gerekecektir.

Açacağınız yol bir dönüşümdür, bir tırtılın kozasını delerek kelebeğe dönüşmesi gibidir. Minik bedeniyle kabuğunu delip ışığa çıkmak ne kadar zor ise, pupası içinde bir tırtılın kelebeğe dönüşmesi de öyle sancılıdır ve günler içinde de kelebeğe dönüşür. Nasıl ki bir dağcı doruğa tırmanırken nefesi zorlanır ve görüşü genişlerse, yeni bir yol açmak da benzer zorluğu barındırır içinde. Soluduğunuz nefes yorulsa da, ayaklarınızda derman olmasa da yine doruğa tırmanmak için çabalar ve zirveye ulaşılır sonunda.

Hakikatlerimiz, bizleri ve kimliğimizi oluşturan, bizim varlığımızı tamamlayandır. Önce kendimizi bilmeliyiz ki, açtığımız yolda doğru yolumuzu çizebilelim. Hacı Bektaş-ı Veli’nin de dediği gibi, “İlimden gidilmeyen yol karanlıktır” demesi gibidir. Buradaki ilim kendimizle ilgilidir, doğru ve yanlışlarının farkında olmaktır; ya da Yunus Emre’nin sözünde bahsettiği gibi, “İlim kendini bilmektir” der. Her şeyin başlangıcı insanın kendinde başlar. İnsanın kendini tanıması, içsel yolculuğunda yol almasıdır. Doğrulara ulaşması, yanlışlarından arınmasıyla ve uzaklaşmasıyla mümkündür. Çünkü kendine ulaşma en uzun yolculuktur. Kendimize karşı cevaplarımız olduğu sürece, karşımıza çıkacak olan sorunlara da yanıtlarımız olacaktır elbette. Sıkıntılara karşı verdiğiniz cevaplar, kendi yolunuzu ışıtır, ruhunuzu aydınlatır, önünüze ışık olur. Verdiğiniz mücadele sabrınızı zorlar, karakterinizde katmanlar yapar ama sonucu leziz bir tat bırakır. Sabır ise beklemek acıdır, ama meyvesi tatlıdır. Sıkıntıları aşmaksa yüksek bir emek ve dayanıklı bir irade gerektirir. Sorunların çıkması da doğru yolda olmanın bir işaretidir. Bazı sancıların sonunda huzur ve başarı doğurur. Bunlar, gerçekliğinize ulaşmanın emareleridir. Mevlana’nın dediği gibi, “Işık olmak için önce yanmak gerek” demesi gibidir. Işığınızı yakmadan önce sizin çabanızın olması gerekir. Kendi yolunuzu çizmek, kendi mücadelenizi vermekle başlar. Gerekirse korkularınızla yüzleşmektir, endişelerinizi bertaraf etmektir, sorunların karşısına dimdik dikilmektir. Öz güveninize sırtınızı dayamak, kendinizi doğrularınıza emanet etmektir.

Aşmaya çalıştığınız ve arşınladığınız yol sizi sınıyorsa ve zorluyorsa da, işte o vakit dönüşüm yaşanır. Kendi içinizde beslediğiniz, içinde evrimleştiğiniz, benliğiniz içinde evrildiğiniz yüksek mukavemet gücünüzdür. Sorunlar huzurunuzu rahatsız etse de, dönüşümler sizleri değiştirse de, kendinizdeki yanlışlarla yüzleşseniz de, bu aşılması gereken bir yol olduğu unutulmamalıdır.

Doğrularınıza ulaştığınızda, açtığınız yeni yolda yol aldığınızda, kendi tohumlarınızı toprağa bıraktığınızda, emekleriniz tomurcuklandığında, filizleriniz cesaretinizle büyüyüp çiçek açtığında, işte o zaman yaşanılan zorlukların bir hükmü kalmayacaktır. Fikirleri doğru olanın yolu da aydınlık olacaktır elbet. Sorular yerini yanıtlara, zorluklar yerini mutluluğa bırakır; mücadeleniz sizi doğrularınıza ulaştıracaktır.

Bir gelişimin olması için devinimin olması gerekir. Zorlu şartlar güçlü karakterler ve bireyler doğurur. Hikâyenizi kendi ellerinizle yazdığınızda, cesaretinizle korku ve yanlışlarınızı aştığınızda, konfor alanınızın dışına çıkıp kendi sınırlarınızı zorladığınızda, karşınızda yeni bir siz karşılayacak olan yine sizsinizdir.

Kendi ışığınızı yakmak, aslında kendi mücadelenizi de kazanmanın nişanesidir. İçinde aşılamayacak olanı aşmaktır. Güçlü bir karakterle gururlanmaktır. Kendi yazdığınız hikâyenin baş kahramanı, çizdiğiniz yolun baş kumandanı, sınandığınız sorunların cevapları, kuvvetli bir karakterin sahibi de oluruz.

Kendi ışığınızla parlamak; aşılamaz denileni aşmak, yapılamaz denileni yapmaktır kimi zaman. Dahası, kendi karakterinizle yeni bir yol açmak ve ışığınızı başkalarıyla paylaşmaktır.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar & Şair
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version