Kendi Ekinoksumuz

Feyza Tunay 18 Görüntüleme Yorum ekle
4 Dak. Okuma

Bahar her daim gelir. Baharın gelmeme gibi bir alışkanlığı yoktur. Sen yine bize hoş geldin güzel bahar… Ülkemize bolluk, bereket getir, umut getir, sevgi tohumlarını yeşert ve yeni ve daha yüksek bir bilince evrilebilmemiz için ılık, hafif ve naif rüzgarlarını estir. Neşeyi daha çok hatırlamamız için üzerimize altın gibi parla…

Dün yaşadığımız ekinoks bize ikiliği hatırlattı, eşliği, eşitliği ve bir de elbette sistem içindeki mükemmel uyumu, işleyişi…

Bizim için Güneş, gündüzü ve aydınlığı temsil eder, o olmadığında her yer karanlıktır. Oysa Güneş her zaman yerli yerindedir. Karanlık, ışığın yokluğu değildir, görünmemesi durumudur. Böylece bizler için beyaz ve siyah ve kendi bakış açımızla onlar arasındaki ayrım oluşmuş olur.

Karanlığı görmek daha kolaydır. Çünkü kocaman Nur okyanusundayızdır. Kendimiz dahil, gördüğünüz her şey, Yaratıcının bir miktar Nur’unu yansıtır. Bu ışık evreninde karanlığı görüyor olmanız sandığınızın aksine büyük bir şanstır, ondan ders alabilir, en önemlisi erdemler kazanabilirsiniz. Bir fırsattır. Aynı zamanda karanlık sizin için görünür olduysa kendi ışığınıza, aydınlığınıza şükredin. Çünkü ışık enerjiniz karanlıktan çok daha güçlüdür. Görünen o karanlığı kendi ışığınızla yenebilirsiniz. Bunun için yalnızca iyilik, insanlık, etik, ahlak ve vicdan yolunu takip etmeniz yeterlidir.

Doğru yol tutuş iradesi sayesinde bundan böyle düalizm, üzerine çıkabildiğimiz bir gerçekliktir. Zaman da ona arkadaşlık eder. Hepimizin, hala koza dönemindeysek kendi insanlığımızı, insanlığımızın özündeki eşsiz öz’ü, ruhsal kapasitemizi hatırlamak için bilinçli bir yola girmesi gerekir. Durup bekleme zamanı değildir, bu çağrıyı hissediyorsanız ve bu satırları okuyorsanız bilmelisiniz ki siz de görevlisiniz. Bu yol geri dönülmez bir yoldur ve iyilikte yarışmak icap eder. Bu yola girdiğinizde bütünü oluşturan her parçanın sizin Can’ınınız, aynınız olduğunu bilir, idrak edersiniz. Yansıyan olduğunuzu, gerçekleşen olayların bir sebebi olduğunu, her varlığın bir bilinci olduğunu her daim akılda tutmak gerekir. Ruhsal olarak zaten bildiğimiz ancak bu bilinç düzeyinde ancak hatırladı sistem bu bilgileri tatbik edebilmemiz için karşımıza küçük pratikler çıkaracaktır. İlahi sistemin planına güvenin, onda bir yanlışlık ve haksızlık yapılmayacaktır. Hızlı evrilen, değişen, gelişen ve enerji akışının ve yoğunluğunun arttığı yaşadığımız zaman diliminde, yaşadıklarımızın ve tatbik etmemiz gereken bilgilerin ne kadar çabuk önümüze çıktığını gözlemleyebilirsiniz. Yaptığınız seçimlerin tam da bu sebeple akıllıca olmasından çok, vicdani olarak doğru olması önemlidir. Yol tutuş özelliklerinizi gözden geçirin.

Kişisel ekinoksu, maneviyatta vicdan kasını geliştirerek yaşamak mümkündür. Arayış içinde olan kişinin zihninde, hayatın acıları, acı yönleri ve mutlulukları, zevkleri dengelediğinde ruhsal ekinoksunu yaşayabilir. Kişi her koşulda hayattan bir nebze olsun zevk alabilmeyi öğrendiğinde fiziksel dünyasının, kendi kalıplarının dışına çıkar ve kendisinin çizdiği kısıtlı dünyasından gerçek benliğine yani kendinden kendine olan bir doğum yaşar. Ölümü de doğum gibi doğal karşılayabilir. Son model bir otomobile binerken de sıradan bir bisiklete binerken de eşit zevk alabilir. Ağlamayı, gülmek kadar sevebilir. Yaşamın tadını her an alabilir.

Ruhsal ekinoks işte budur. Ne hoş bir tevafuk ki, 21 Mart ekinoksunu bin aydan daha hayırlı olan Ramazan ayından birkaç gün önce yaşadık. Bu da ayrı bir anlam ifade etsin bizler için… Daha çok düşünmeye, anlamaya sevk etsin ve eylemlerimize en güzel şekilde yansısın… Böylece ruhsal varlığımızı buradaki gerçekliğimiz olan farkındalığımız ve bilincimiz vasıtası ile yüksek frekansla besleyebiliriz.

Kendimizi konum, zaman, statü, yargılar çerçevesinden çıkararak, beden değil enerji olduğumuzuz Yaratıcı’nın her yarattığında olduğunu, her daim seçimlerimizden haberdar olduğunu, sonsuz olasılıklar içerisinde ve her zaman O’nun bizimle olduğunu ve çok sevildiğimizi hatırlayarak yeni, en yüksek versiyonumuza dengelenelim, uyumlanalım.

Her ruhun en temel vazifesi kendi uyanışını gerçekleştirmektir. O halde haydi, vazifeliler, göreve! Ruhsal ekinoksumuzun ve doğuşumuzun kolaylıkla gerçekleşebilmesi için neler mümkün?

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Feyza Tunay
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version