Muharrem Amca

Leyla Arığtekin 18 Görüntüleme 1 Yorum
5 Dak. Okuma

Hatırladığım kadarıyla yedi sekiz sene önceydi… Aniden valizimi toplayıp düşmüştüm yollara, nereye gideceğimi dahi bilmeden uçsuz bucaksız bir yolda ara vermeden ilerliyordum. Yol kenarında sürüsünü otlatan maviş gözlü,masum yüzlü kız çocuğu yolumu belirlemişti. Dayanamadım indim arabadan,yaptığım ilk şey adını sormak oldu.

-Adın ne senin küçük?
-Kadeerr…
-Ne yapıyorsun burada tek başına Kader?
-Sürülerimi otlatıyorum.
-Köyünden bu kadar uzak olmaktan korkmuyor musun?

Sadece güldü… Hiçbir şey söylemedi, sürüsünü köyüne doğru sürdü. Kendimi onun peşinden giderken buldum, hemen geri dönüp arabayı çalıştırdım ve takip etmeye devam ettim. Köyün girişini hiç unutamayacağım galiba… Çok güzeldi, hep filmlerde gördüğüm o küçük dünyanın tam ortasında buldum kendimi. Burası Anadolu’nun unutulmuş yüzlerinden sadece biriydi belkide. Yürüdüğüm her sokakta farklı hayvan sesleri, yol üstünde ellerindeki su kovalarıyla dedikoduya dalmış köy kadınları, köyün meydanındaki kahvehanede çaylarıyla keyif yapan erkekler ve daha hafızamdan atamadığım birçok şey… Özellikle Muharrem Amca.
Yolu izledim ve kendimi köyün meydanındaki kahvehanenin önünde buldum.

-Selamünaleyküm.
-Aleykümselam, buyurun oturun.
-Hayırdır, nereden gelir nereye gidersiniz?
-Ben, yola çıktım ve burada buldum kendimi.
-Ee, sizi buraya getiren ne oldu ki? Dedi biri.
-Yol üzerinde sürüsünü otlatan bir kız çocuğu beni buraya çekti. Onu görünce dayanamadım ve takip ettim.
-Haa o gız benim gız Kader, dedi içlerinden biri.

Uzanıp sesin sahibini görmek istedim. Orta boylu, esmer, mavi gözlü, tatlı bir amcaydı.

-Kader senin kızın mı?
-He, he ya benim gızım, dedi.
-Allah bağışlasın çok tatlı bi kız.
-Ooo, o da bişey mi, evde ondan sürüylen var.
-Nasıl yani?
-Nasılı var mı? Evde onun gibi beş dane daha var işte.
Şaşırdım, kendimi tutamayıp gülmekten korktum. Kelimeleri telaffuzu o kadar şirindi ki beni çocuk gibi eğlendiriyordu.Köyü gezmek istediğimi söyledim.
-Tabi,ben size yol arkadaşlığı ediverim, dedi biri.
Bu sesi tanıdım, Muharrem Amcaydı.
-Peki Muharrem Amca hadi bakalım, dedim.

Neredeyse her sokağa girdik. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatıyordu. Bir anda durup öyle komik bir şey dedi ki, gülmekten kendimi geri alamadım. Arkamdaki küçük orduyu unutmuştum. Onlarınkiyle kahkahalar daha da yükseldi.

Önümüzden geçen Kadir Amcayı göstererek;

-Ha işte.
-Ne oldu Muharrem Amca?
-Şunu görüyon mu?
-Evet.
-Al işte, Kütük Kadir üç oğlu var.

Öyle sinirli söyledi ki başka bir şey diyemedi,yürüdü gitti. Meğer Muharrem Amca bu konuda dertliymiş. Gülüşmeler bitmeyince elindeki sopayı yere vurarak;

-Susun haydi, gülecek ne var dedi.

Neyse yola devam ettik. Ben sorular sormaya kaldığım yerden devam ettim. Muharrem Amca sinirini neyse ki bana hiç yansıtmadı. Çok tatlı biriydi. Kızmayı beceremeyenlerdendi.

-Muharrem Amca.
-Buyur gızım.
-Siz ne yaparsınız buralarda, nasıl geçinirsiniz?
-Sürü otlatırız, tarlaya gideriz, ekin toplarız…

Saydı saydı neler dediğini aklımda tutamadım bile.

Çok merak etmiştim, az önce Muharrem Amca neden kızmıştı? Oğlan çocuğu var derken neden o kadar bastırarak söylemişti? Bu merakımı gideren Muhtar Bekir oldu. Meğer Muharrem Amcanın oğlu olmadığı için oğlan çocuğu konusunu konuşmak istemezmiş.

Muharrem Amca bizi geride bırakıp gitti; fakat giderken akşam yemeği için beni davet etmeyi de unutmadı. Bu davetin beni mutlu eden kısmı küçük mavişimi görecek olmamdı.

Akşam yemeği, sohbetler, aile ortamı uzun zamandır yaşadığım derin boşluğu doldurmuştu.

-Çok güzel bir ailen var, kıymetini bil Muharrem Amca, dedim.
-Allah’a şükür. Mutluyuz.Ah! bide…
-Ne oldu Muharrem Amca bide?
-Oğlum olsaydı keşke.
-Oğlan çocuğu bu kadar mı önemli?
-Önemli ya, olmaz olur mu? Bizim buralarda oğlu olmayanı yok sayarlar. Şükür Allah’ıma beş kızım var; fakat oğlan başka evi değiştirir, soyumu sürdürür…

Ve daha başka bi sürü sebep saydı Muharrem Amca, belki de kendince haklıydı…

***

Ertesi gün gitme vaktiydi… Ordan ayrılmak sandığım kadar kolay olmadı. Hüzünlü el sallayışlarını hatırladıkça gözlerim dolar hala. Ayrılırken söylediği son sözü unutamıyorum Muharrem Amca’nın.

-Buraya çok gelen olmuyo, bi gün de olsa hayatımıza el attın, sağ ol.

Bir süre sonra tekrar geleceğime söz verdim Mavişime… Kalabalık şehrime döndüm yine.

***

Aradan çok geçti. Geçenlerde Mavişimden mektup aldım. Çok mutlu oldum, unutulmadığını bilmek güzel. Büyük haberleri varmış bana Muharrem Amca tekrar baba olmuş. Sevinçlerine bakılırsa sonunda Muharrem Amca muradına ermiş…

Evet Muharrem Amca oğlan babası artık. Gözün aydın Muharrem Amca… Senin deyiminle, artık seni yok sayamayacaklar.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
1 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version