Önemsizleşmeyin

Lale Turak 54 Görüntüleme Yorum ekle
4 Dak. Okuma

İnsanoğlu sevmeyi-sevilmeyi hayatın merkezine koyar, yaşamının her alanında bu temel üzerine farkında olarak, olmayarak uğraşır durur çünkü duygularını önemli görür.

Çocukluğunda ailesi tarafından sevildiğini hissetmek için onay cümleleri içinde kaybolur çünkü önemlisinizdir onun için.

Sonra derslerinde, müsabakalarda kazandığı başarılar üzerinden sevginin takdirle karışımını yaşamak için bakar gözlerinizin içine çünkü önemser sizi.

Yaptığı olumlu davranışların daha çok sevilmesini sağlayacağını düşünerek okul yaşamında arkadaşlarına, öğretmenlerine bakar her davranış sonrası…O küçük önemsenme kırıntısını görerek huzur duymak ister.

Seçtiği mesleği sevmek ister, mesleğini yaparken çevresi tarafından kabul görüp sevilme ihtiyacı duyar. İster ki takdir edilirken cümlelerin içinde sıcak sevgi sözcükleri de olsun, önemli hissetsin.

Hayatına giren insanlarla duygusal bağlar kurar, sever çok sever-sevilir aşkı tanır.

Ayrılık kapısını çaldığında giden sevgiliye mi yoksa kaybettiği sevmeye-sevilmeye mi üzülür bilinmez ama ilişkinin yaşanmışlığında bitişinde değersiz hisseder kendisini…

Önemsiz-(leş)-miş-(tir) tüm yaşanılanlar.

Bir yuva kurduğunda dünyaya gelen evladı en çok onu sevsin ister ve onu bütün yüreğiyle, kimseyi sevmediği kadar çok sever.

Onun bakışlarında, sözlerinde mimiklerinde yakaladığı masum sevgiyi kalbinde nereye koyacağını bilemez. Hayatının anlamı olmuştur.

Aile, arkadaşlar, sevgililer ve çocuklar…

Hepsinin önem derecesi farklıdır fakat bazıları önemsendikçe, sevilmenin değerini taşıyamaz ve cam kırıkları dolu bir yola dönüşür o ilişki; nereye baksa kırılmışlık, nereye baksa acı duymaya başlar. Yeniden sorgular seviyorum ama seviliyor muyum, önemsediğim kadar önemli miyim onun için?

Bir aile içerisinde her ne kadar anne ve baba tarafından şefkat ve sevgiyle büyüyen çocuklar; yakın akrabaları tarafından onların hayatını ilgilendiren bir konu üzerinden yersiz bir eleştiri ile hatta şaka adı altında rencide edilirken, seyirci kalan anne -babası için cam kırıkları hissetmez mi yüreğinde?

Sırf yaptığı ödev üzerinden kişiliği değerlendirilen ve sınıf içinde dalga geçilen öğrenci, öğretmenine karşı cam kırıkları hissetmez mi yüreğinde?

Arkadaşlarının her yaptığı faaliyete katılmak istemeyen biri yersiz eleştirilere maruz kaldığında cam kırıkları hissetmez mi yüreğinde?

Hayatında önemli bir yere sahip sevgili ya da hayatının kalanını “evet” dediği kişiyle beraber geçirmeye karar vermiş biri, eşi ya da sevgilisi tarafından ihmal edildiğinde, görünmez olduğunda cam kırıkları hissetmez mi yüreğinde?

Çok ilginçtir ki en fazla önemsediğiniz, sevdiğiniz hatta sevildiğinizi düşündüğünüz insanlar tarafından maruz kalıyorsunuz bu cam kırıklarına.

En büyük sebebi onları kendinizden daha çok önemsemeniz.

Onların sevgisinin sizin sevginizden daha değerli olduğu fikrine sığınmanız sizi değersizleştirip, önemsizleştiriyor zamanla.

“Meşhur piyanist Arthur Rubinstein konserlerinden birinde küçük bir kızın hatıra defterini imzalamak istememiş. Ellerinin çok yorulmuş olduğunu ileri sürerek küçük kızı başından savmaya çalışmış. Kız hiç tereddüt etmeden şöyle demiş:

‘Ellerinizin ne kadar yorgun olduğunu biliyorum ama inanın benim ellerim de sizinkiler kadar yorgun.’

Arthur Rubinstein anlayamamış ve nedenini sormuş.

‘Alkışlamaktan’ demiş küçük kız.”

Aslında tüm anlatılmak istenen bu hikayenin içinde saklı sizin dünyanızda nice güzel duyguları sevdiğiniz insanlara sonuna dek hissettirmek istemeniz normal bir istek fakat bunu hak etmediğini gösteren birisine bunu göstermekte ısrarcı olmayın.

“Siz önemsedikçe önemini yitiren insanlar var.”

Karşınızdaki size değer veriyorsa eğer, siz de ona değer vermekten hiç korkmayın ama onun için değeriniz yoksa ya da onun listesinde sonlardaysanız çabalamak boşuna.

Değerini taşıyan, önemsendikçe değişmeyen iyi insanlara çıksın yolunuz.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Lale Turak
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version