Üç Günlük Dünya

Fatoş Doruk 26 Görüntüleme Yorum ekle
1 Dak. Okuma

Şöyle bir durup düşününce çok az kırılabilen bir insan olarak beni bile kırmayı başarmışlar.

Kimseyi suçlamıyorum aslında, buna ben müsaade etmişim. “Al” demişim. “Vur, yerden yere. Yetmez bir de yerlerde sürükle, hatta tepin, sırtıma birkaç da bıçak savur…”

Evet tam olarak bunlara müsaadeyi ben vermişim. Nasıl mı?

Herkesten önce kendime saygımı korumayarak! Kendi ardımda durmayarak! Senin arkanda birinin olmasına gerek yok kızım, sen kendine yetersin demeyerek.

Kendimden başka herkese boncukları dağıtmışım. Kendime kalmamış. Sonra yücelttiğin, gün gelmiş senin tepene çok ama çok rahatlıkla binivermiş. Yetmemiş, üstünde tepinmiş.

Sonra akıllanmaz, uslanmaz sen gidip; kendine sarılmak yerine, onun açtığı yarayı, yine onu affedip ona sarılarak sarmışsın.

“Amaann” demişsin, “üç günlük dünya!”

“E benim güzel kendim, bu üç günlük dünya bir tek sana mı üç gün?” diye sormamışsın kendine.

Bir hatadır yaptı, o da vaktinde beni çok toparladı. Affetmek erdemliktir. Büyüklük bende kalsın…

Affettiğinde onun gözünde daha da küçüldüğünü hiç bilmemişsin!

Peki ya sen? Affedebilenlerden misin? Yoksa üç yanlışı beklemeden üstünü çizenlerden mi?

Senin dünyan kaç günlük? Kelebek gibi tek mi yoksa sana da benim gibi üç mü?

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Fatoş Doruk
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version