Umudun İnancı

Konuk Yazar 30 Görüntüleme Yorum ekle
4 Dak. Okuma

Sevdiğin insan seni üzebilir… Bilerek canını acıtabilir, seni yok sayabilir, görmezden gelebilir, duygularını isteyerek hiç düşünmeden incitebilir. Sana yalanlar söyleyebilir hem de hiç rahatsızlık duymadan yüzüne, gözünün içine baka baka kandırabilir, aldatabilir…

Bunu çok normal bir şeymiş gibi yapar utanmadan ben sana hiç yalan söylemedim, seni üzmek istemedim, hiç aldatmadım der, çünkü sen onun için bir hiçsindir oynayıp sıkılınca bir köşeye atacağı bir oyuncaksındır onun gözünde ya da sadece bir yara bandı sonrası çöp, senin duyguların, hissettiklerin onun için önemli değildir artık her seferinde daha da fazla acıtır canını, söylediği sözleri bıçak gibi saplar kalbine…

İnsanlar bencildir, sevmekten, değer vermekten yoksundurlar. Sevmeyi bilmeyen bir insan, gerçekten sevildiğini de bilmez hep daha fazlasını ister. Hep daha fazlasını isteyen bir ayağı eşikte olan birini asla mutlu edemez hiçbir zaman yetemezsin…

Hiç tahmin etmediğin anda sızar hayatına kaçmak istersin kaçamazsın kalbinin kapılarını zorlayarak açar ve girer içeri bir bakarsın çoktan aşık olmuşsun. Ayaklarını yerden kesen o duygulara kapılırsın gözün kör kulağın sağır olur. Sadece o ve onun söyledikleri vardır. Kendini bir masal prensesi, okuduğun romanlardaki baş karakter gibi hissedersin. Zaman güzel bir rüyada gibi geçer. Sonunda mutluluğu doğru kişiyi bulduğunu düşünürken her şeyin sadece bir yalandan ibaret olduğunu en başından beri kandırıldığını aslında vasat altı bir romanın sahte prensinin oyuncağı olduğunu anlarsın. Gerçekler bir bir tokat gibi yüzüne çarptığı anda yaşadığın hayal kırıklığının tarifi yoktur. Seni en çok üzen, en çok canını acıtan insan her zaman en çok sevdiğin en çok değer verdiğin insan oluyor bu hiç şaşmaz. O insanı hiç tanımadığını ya da çok yanlış tanıdığını anlarsın belki de sadece görmek istediğini görmüşsündür…

İnsan bazen acı gerçeklerdense yalan mutlulukları tercih edebiliyor… Sonunda kendini hiç tahmin etmediği bir durumun içerisinde bulabiliyor. Ama önemli olan şu yaşadıklarımız tanıdığımız insanlar iyisiyle kötüsüyle bize ne katıyor, ne öğretiyor. Her zaman karşımıza bizi mutlu eden insanlar çıkmaz elbette ki bizi üzen insanlarda girecek hayatımıza. Yaşadıklarımızdan pişmanlık duymaktansa hepsinden bir ders çıkarmalıyız. Hayat her zaman iyiyi güzeli öğretmez bazen karşımıza çıkan hayatımıza giren insanlarla bizi sınar. Sanırım önemli olan kırıldığımız, düştüğümüz yerden daha güçlü kalkmak, Bizi üzen, kıran, yaralayan her şeyi her insanı arkada bırakıp önümüze daha umutla bakmak kendimize kendi içimize kendi benliğimize dönmek belki, hayata insanlara küsmek değil daha mutlu daha pozitif bakmak böylece hep güzel olayları, insanları, güzel enerjileri çekmek kendimize. Bu bazen kolay olmayabilir hissettiklerimiz, kırgınlıklarımız daha ağır basar bazen ama önemli olan acıyı ertelemek değildir, çektiğiniz acıyı sonuna kadar yaşamaktır yaşamadan bitmez erteledikçe büyür büyüdükçe daha çok yakar. Ağlamak mı istiyorsun, ağla bırak gözyaşların söndürsün içinde yanan ateşi. Göreceksin içindeki ateş her geçen gün canını biraz daha az acıtacak sonra bir bakacaksın o ateş sönmüş geriye sadece külleri kalmış. Hayatımıza giren her insana teşekkür etmeliyiz aslında bize kattıkları için çünkü insanı yaşadıkları büyütür kötü ve acı tecrübelerde yaşamalıyız bunu deneyimlemeliyiz ki bir daha aynı acıları yaşamayalım.

Umut olmazsa yaşamanın da bir anlamı olmaz yeni gelecek güzel günlere dair umudunuzu inancınızı asla kaybetmeyin. Yaşanan her şey zamanla bir şekilde unutuluyor acısı hafifliyor bizi olgunlaştırıyor, deneyimledikçe olgunlaştıkça bir şeyleri aştıkça daha affedici oluyor insan affedince hafifliyor kalbindeki yüklerden kurtuluyor özgürleşiyor…


Konuk Yazar: Simge Bibliofila

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Konuk Yazar
Bağlantılar:
Misafir Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version