Bilişsel Davranışçı Terapide Duygu

Furkan Öztekin 34 Görüntüleme Yorum ekle
5 Dak. Okuma

Duygu Nedir?

Duygu, çevresel ve içsel uyarıcılar sonucunda beynimizin ürettiği kimyasal maddelerdir. Duygular tam da bu tanım kadar maddesel veya kuru değildir. Duygular kimyasalların vücuda etki etmesiyle birlikte can bulur. Can bulan her duygu için beynimizin farklı bir kimyasal üretmesine neden olur. Üretilen bu kimyasallar o an için uyarıcılara nasıl bir tepki geliştirmemiz gerektiğine dair bizlere yardımcı olur. Duygular düşüncelerden farklı olarak vücudumuzun beynimiz için ürettiği bir tepkidir. Duygular insanın yaşamın merkezinde olup duygular için yaşar. Duygular her dilde, kültürde, yüzyılda ve her ırka aynı beynin salgılarıyla oluşur. Duyguların ifadesi değişir ama yaşattıkları aynı kalır. Aşağıda ruh halleri listesinde genel olarak hissettiğimiz duygularımızdır.

Depresif Kaygılı Kızgın Suçlu Utanmış
Üzgün Mahcup Heyecanlı Korkmuş Sinirli
Güvensiz Gururlu Tepesi Atmış Paniklemiş Engellenmiş
Huzursuz İğrenmiş Kırgın Neşeli Hayal Kırıklığına Uğramış
Öfkeli Ürkmüş Mutlu Sevgi Dolu Aşağılanmış
Yas tutan Motive Korkulu Memnun Minnettar

Ruh halleri listesi

Geçmişten günümüze getirdiğimiz duyguların etkileri

Geçmişten günümüze getirdiğimiz duygular bize bir aracıdır. Anılarımızı, duygularımız aracıyla hatırlamak bize geçmişle günümüz arasında bütünlük oluşturmamızda etkili olmaktadır. Anılarımızdaki olaylar ve durumların bize birer yabacı gibi gelmemesi bizim o anılara karşı yüklediğimiz duygular etkili olabilmektedir. Örneğin geçmişte hüzünlü, acı yüklü duygularımızın olduğu anınızda dinlediğiniz bir müzik gelecekte tekrar kulağınıza çalındığında hemen geçmişteki o duyguları hissetmeye başlamamızda etkili olur. Ya da sevdiğimiz birinin parfümü yanımızdan geçen bir yabancıdan geldiğinde hemen güzel anılar canlanır çünkü o zamana dair olumlu duygular geliştirmiştik.

Duygulara Eşlik Eden İmgeler-Düşünceler

Bazen günlük dilimizin alışkanlığı olarak düşüncelerimizi duygu gibi ifade ederiz. ‘Hissetmek’ kullanım olarak kimi durumlarda düşüncelerimizi kimi durumlarda da duygularımızı ifade etmek için kullanırız. Ancak bu kullanım yanlıştır. Örneğin; ‘benim hakkımda kötü şeyler düşündüğünü hissediyorum’ bu cümledeki hissetmek düşüncelerle ilgilidir. Bir çıkarım sonucunda bizde oluşturduğu izlenimdir günlük kullanım olarak alışkanlıktan ‘hissetmek’ kelimesini kullanırız. Duygu yerine düşüncelerin kullanımı duygularımızı bastırmamızı neden olmakta. Yaşanan duyguları fark etmememize neden olmaktadır. Bastırılan duygular yaşadığımız durumları çözüm yollarındaki bariyeri oluşturmaktadır.

Gün içinde maruz kaldığımız düşünceler ve imgeler sayısı fazladır. Her düşünceye veya imgeye bir duygu eşlik eder. Bu eşlik eden duygular geçmişte yaşadığımız bir olayla ilişkilendirdiğimizde mutlu, mutsuz, kaygılı, stresli, öfkeli, utanmış, olumlu ve ya olumsuz duygulara bürünebiliriz. Gün içinde iş yerinizdeki patronunuz bağırarak içeri girdiğinde korkabilirsiniz. Hemen o an için aklınızda geçmişte babanınız-annenizin evde bağırdığı zamanları hatırlamanıza neden olur. Evde ebeveyninizin bağırması sonucunda size bağlanacak bir durum yaşanacağı sonucu bir korku duygusu yaşamışsınızdır. Bugün iş yerinizde patron tekrar iş yerinde konu siz olmasanız da o küçük çocuk gözünüzde belirir ve o küçük çocuğun yaşadığı duyguları hatırlar yani korkuyu. Gün içinde patronun iş yerine bağırarak girmesi sonucunda korkmanızda etkili olan geçmişte yaşadığınız bir anı ve anıya eşlik eden duygudur olma olasılığı oldukça yüksektir.

Açığa Çıkan Duygular Sonucunda Gerçekleşen Davranışlar Örüntüleri

Düşünce ve imgelere eşlik eden duygularımız sonucunda bir tepki geliştirir. Bu tepki bizim bir davranış örüntüsü oluşturmamızda yardımcı olur. Peki bu davranış örüntüsü ne işe yarar ve bu davranış örüntüsü nasıl ortaya çıkar. Örneğin; çocukluğumuzda annemiz veya babamız evde sonucunun bize dokunacağını düşündüğümüz bir bağırma meydana geldi ve bizde bu durumdan korktuk. Bu korku sonucunda bir tepki geliştirmemiz gerekir. Davranış geliştiremezsek kendi korkumuzda nasıl mücadele edeceğimizi bilemeyiz. Davranış örüntüleri bizim anlık duygu ve düşünceler sonucunda o yaşanan durumdan çıkmamızda bize yardımcı olacaktır. Anne veya babamız evde bağırdı ve biz bunun sonucunda bazı davranışlar sergileyebiliriz; evden kaçtık(1) ağlamaya başladık(2) yalan söyledik(3) duymamış gibi davrandık(4) vb davranışlardan birini sergileyip kazanım sağladık. Sağlanan kazanım korku duygusunun meydana geldiği durumlarda genelleyerek kendimizi kurtarmaya çalışırız. Eğer duygu-düşüncelerimiz sonucunda bize yarar sağlıyorsa bunu yaşam boyu buna devam edebiliriz ta ki işe yaramadığını durumlara düşesiye kadar. Olumsuz duygulara düşmemize neden olan durumlar çıkamıyor olmak genellikle yanlış veya eksik davranış örüntülerimizdir.

Mutlak İyi veya Kötü Duygu Beklentisi

İnsanoğlu olarak bütün yaşantımız boyunca hep olumlu duyguları hak ettiğimizi ve olumsuz duygular barındırmamız gerektiğini düşünürüz. Yaşanılan duygularda genellikle genelleme yaparız. Ya hep mutlu olmalıyız ya da hep mutsuz. Her iki duyguyu da zamanı ve yerine göre yaşayabileceğimizi düşünmeyi istemeyiz. Duygulara karşı büyüklenmecilik oynarız. Duygular ile oynamak isteriz. İstediğimiz an istediğimiz duyguları yaşayacağımızı sanırız. İnsanoğlu olarak direkt duyguları değiştirme gibi bir yeteneğimiz yok. Olay veya durumlar karşısındaki düşünce ve davranışlarımızı değiştirerek duygularımıza yön verebiliriz. Her insan aynı duruma aynı duyguları yaşaması gerekir gibi bir dayatmamız sonucunda öyle hissetmeyen insanların kendilerini sakladıkları ve duygularını bastırdıklarını görürüz. Mutlak bir durum-olay karşısında her insan aynı duyguları yaşamamaktadır. Değişkenlik göstermesinin sebepleri arasında her bireyin yaşantılarındaki değişiklik, anne baba tutumu, çevresel değişkenlik ve yaşantılar sonucunda kazandığımız kişisel algılamalarımız.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Psikolojik Danışman
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version