Bowen Aile Terapisi ile İlk Aşk Filmi İncelemesi

Merve Yılmaz 198 Görüntüleme Yorum ekle
22 Dak. Okuma

İLK AŞK FİLMİ ÖZETİ

Denize kıyısı olan bir Ege kasabasında olaylar gerçekleşmektedir. Kasabanın ileri gelenlerinden Arifoğluları ailesi, eski ihtişamlı günlerinden çok uzaktadır. Tarlaların çoğu satılmış, çürümek üzere olan zeytinyağı fabrikasından başka bir şey kalmamıştır. Ailenin reisi Arif Arifoğlu 85 yaşına gelmiş, elini yıllar önce işten güçten çekmiş, aksi bir ihtiyardır. Arif’in en büyük erkek çocuğu olan Azmi, karısı Nevin’i aldatmış ve sağlıksız bir ilişkileri varmış. Daha sonra ise boşanmış ve ayrı ayrı yaşamaya başlamışlardır. Azmi, eski karısı Nevin’in hala çok sevmekte, yaptıklarından pişmanlık duymakta ve onun gönlünü tekrar kazanmak için çaba göstermektedir. Nevin, Azmi ile evlenmeden önce Asaf’a (Azmi’nin kardeşi) aşıktır. Asaf Kore Savaşı’nda esir düşmüş ve bunu mektupla ailesine haber vermiştir. Fakat Azmi, kardeşi Asaf’ın Kore Savaşı’nda öldüğünün yalanını söyleyerek Nevin ile evlenmiştir. Nevin ve Azmi’nin çocuğu olan Kemal ise kısa yoldan para kazanma hayalleri kurmaktadır. Kemal, karısını aldatmakta, sevgilisiyle her buluşmasından sonra bu yaptıklarından pişmanlık duymakta fakat her defasında kendine hâkim olamayarak ilişkisini devam ettirmektedir. Arifoğulları ailesinin en küçüğü Ege ise çocukluktan ergenliğe geçiş sürecinde Bahar’a karşı sevgi beslemekte ve ilk aşk sancıları çekmektedir.

Dede Arif Arifoğlu’nun ölümünden sonra Asaf köye gelir. Asaf’ın köye gelmesiyle beraber Azmi’nin oyunu ortaya çıkar ve Asaf ile Nevin yıllardan beri sönmemiş aşklarını yaşamaya başlarlar. Fakat Azmi onları rahat bırakmamaktadır. Eline silahı alır ve onların yanına giderek kendine zarar verir(kafasından yaralanır). Bunun üzerine Asaf ile Nevin tekrar birbirlerinden ayrılırlar.

“İLK AŞK” FİLMİNİN BOWEN AİLE TERAPİSİNE GÖRE İNCELENMESİ

Bowen geçmişimizin şu anı etkilediğini vurgulamaktadır. Bireyler farklılaşma ve kendi şahsiyetlerini inşa etme hususunda ilerleme kaydedebilirler. Geçmiş kuşaktan geçen örüntüler bireye geçmektedir. Bowen ailenin duygusal sistemleriyle ilgilenmektedir. Bu terapide birey için yaşamak, kaygıyı getirir ve kaygı geçmişten gelmektedir. Yani ailede yaşanan kaygılar geçmiş yaşantılarla bağlantılıdır.

Filmi değerlendirirken Bowen Aile Terapisi kavramlarını işlevsel ve yerinde kullanmaya özen gösterdim. İlk aşk filmini incelerken Bowen Aile Terapisini tercih etmemin sebebi aile sisteminin geçmiş kuşaklardan etkilendiği ve bu doğrultuda şekillendiğini düşündüğümden filmde de kuşaklar arasındaki ilk aşk ilişkilerini temele aldığından bu kuramla değerlendirmemin daha işlevsel olacağını düşündüm. Bireyin davranışlarını hatta duygularını ilişkilerindeki yansımalarında ailenin faktörünün payını gözler önüne serecek kavram ve teknikleri içeren Bowen Aile Terapi kuramını bu amaçla ele almaya çalıştım. İlk Aşk(2004) filmini bireysel farklılaşma, ilişkiyi kesme, üçgenler, aile yansımaları, nesiller arası etkileşim, samimi yakınlık ve dostluk, bağımsızlık kavramlarıyla değerlendirdim.

Bireysel Farklılaşma

Bireysel farklılaşma; bireyin aile örüntülerinden farklılaşması, benliğini ve kimliğini özerk bir şekilde oluşturması, aile içi duygu ve düşünceleri bireysel tercihleriyle süzerek davranışlarını sergilemesi, sağlıklı ilişkileri oluşturmakta ve bireyin duygularını kolaylıkla ifade etmesine olanak vermektedir.

Asaf hem babasından hem de abisinden düşünce, duygu ve karakter bakımından ayrışmıştır. Bireysel farklılaşma gösteren Asaf, ailesinin duygusal süreçleri, kalıplaşmış davranışlarından ayrışmasına olaylar karşısında sakinliğini, Ege ve Nevin ile yapıcı ve anlayışlı konuşmasından örnekler verilebilerek açıklanabilir. Azmi’nin Nevin ile olan ilişkileri sorunlar ve çatışmalardan etkilenen Kemal hem duygusal hem de düşünce olarak ayrışamamış ve babasıyla aile tutumları benzerlik göstermiştir. Kemal’in eş olma rolünü sağlıklı bir şekilde gerçekleştirememesi onun ailesinden farklılaşamaması, özerklik özelliklerini gösteremediği görünmektedir. Kemal yetişkin bir birey olmasına rağmen hem eş hem de iş sorumluluklarını yerine getirmemektedir. Aile geçimini eskiden kalmış bir zeytinyağı fabrikasının işletilmesi rolünden çok, fabrikayı gizliden satma girişimleri de bulunmaktadır. Azmi’nin Asaf’a olan nefreti ne Kemal’i ne de Ege’yi etkilememiş ve Asaf’a sevgi besleyerek ona saygı göstermişlerdir. Asaf’ın Kemal’i mafyalardan kurtarması, Ege ile eski kayık ile vakit geçirmeleri bireysel farklılaşmanın olduğunu da bu konuda kendini göstermiştir.

Aysel’in, Kemal’in yaptığı davranışlara hiç ses çıkarmaması hatta kocasıyla olan sorunu onunla çözmek yerine Kısmet’in iş yerine giderek ona hesap sorarcasına çıkışması, Kemal’e karşı boyun eğici bir tavır sergilediği izlenimi vermekte ve bireysel olarak farklılaşmanın olmadığı görülmüştür. Kemal’in Aysel’i sevip sevmediğini düşünmesi, ona karşı ne hissettiğini algılayamaması hem kendi düşünce ve duygularına hem de Aysel’e ilişkin algılarının bulanıklaşması, net bir durumda olmaması iç içe geçmiş bir ilişkidir. Aysel’i aldatması ve eşine; “iyi bir eş olamadım, seni aldattım ve sonra pişman oldum fakat yine aldattım” diyerek duyguları ve düşüncelerin birbirine karıştığı görülmektedir.

Kemal, araba ile giderken yolda Asaf ve Nevin ile ayrı ayrı karşılaşarak, onların arabaya binmelerini ister. Asaf ve Nevin’in arabada tek başına kalmaları ve Asaf’ın “Sen benim çok mutlu bir 40 yıl geçirdiğimi mi sanıyorsun, sürgün hayatından farkı var mıydı sanıyorsun?” diyerek kendi duygu ve düşüncelerini ifade ettikten sonra Nevin’in “Neden ölü bir adam olmayı tercih ettin? Gelmemek daha kolaydı çünkü…” demesiyle kendi düşüncelerini ifade ettiği, Asaf’ın ben pozisyonu olabilme eğiliminin gerçekleştiğini göstermiştir. Kemal’in düşük düzeyde farklılaşması(füzyon) Aysel ile ilişkilerini etkilemiş ve onunla yakın ilişki kurmasını zorlanmasına neden olmuştur. Bu sebeple Kemal’de sahte benlerin geliştiğini söyleyebilirim.
Azmi’nin eski eşiyle barışmak ve vakit geçirmek için Ege’ye, babaannesini ikna etmesini söylerken, Ege arada kaldığı söyleyerek tercihini kendisi yapması ve değerlerine yönelik kendi kararlarını vermesi bireysel farklılaşmanın oluştuğunu gösterilmektedir. Ayrıca Ege’nin aşk ilişkilerinde de Azmi ve Kemal’den farklılaştığı, sağlıklı ilişkiler kurduğu da görülmektedir. Ege’nin Bahar ile samimi, yakın ilişkisi ve son sahnedeki kumsalda çocuklu mutlu bir aile tablosu, Arifoğlularının ilişki tutumlarından ayrıştığı izlenimini vermektedir.

Aile Yansıtma Süreci

Ebeveynin aralarındaki duygusal problemleri çocuğa yansıtma sürecini ve yollarını ifade eder. Bireyin ailesinden ayrışarak kendi görüş ve değerlerini tutması, duygusal güçlerini sürdürmesi ve ailenin görüşüne rağmen özgürce kendi tercihlerini yapması sağlıklı ilişkileri oluşturur.

Arif Arifoğlu’nun huysuz, küfreden, agresif biri olduğu filmin ilk sahnelerinde anlaşılmaktadır. Arif dedenin bu davranışlarının bir yansıması Azmi’de de görülmektedir. Azmi istediği olmadığında sinirlenen, baskı kurmaya çalışan, huysuz davranışlar sergileyen biridir. Azmi’nin Nevin’in kıymetini bir zamanlar bilmemesi, onu aldatması, aralarındaki uzak ilişkinin yansımaları Kemal ve Aysel ilişkilerinde de görülmektedir. Kemal’in toplantı olduğunu söyleyerek eşine yalan söylemesi, Kısmet ile buluşması ve eşini aldatması, Aysel ile çok diyaloglarının olmaması aralarındaki uzak ilişkileri, sağlıksız ilişkilerini göstermektedir. Asaf ve Azmi’nin kasabadaki arkadaşları, Asaf’ın memleketine dönmesinden dolayı birlikte vakit geçirmek için onları göle götürmüşlerdir. Azmi yanlışlıkla arabayı göle sürdükten sonra kapıya sıkışır ve Asaf onu kurtarmaya çalışır. Azmi eve geldiğinde Nevin’in ilgisini Asaf’tan kendi üzerine çekebilmek için hasta numarası yapar fakat istediğini elde edemez. Nevin’in Arifoğluları malikanesine Azmi’nin hastalığı haberini duyduğu için geldiği sıra da Asaf ’la karşılaşırlar. Bu duruma şahit olan Azmi’nin Nevin’i tamamen kaybedeceğinden korkarak gerilir, huzursuzlaşır ve o sırada kendisine su getirmiş olan Kemal’e bağırır. Bu durum Azmi’nin duygularını, içsel çatışmalarını ve aile içindeki gerilimlerini çocuğuna yansıttığını göstermektedir.

Kemal’in eşi ve babasıyla duygusal uzaklaşmaları, anlaşmazlıkları vardır. Kemal’in Azmi ile çatışmalarına, fabrikanın satılmayacağı konusundaki kavgalarına; Aysel’e karşı ilgisiz tutumuna ve ağlamalarına şahit olan Ege, sosyal ilişkilerinde agresifleşmiş olabilir. Bahar’ı hem kıskandığından hem de evdeki huzursuzluklardan dolayı kulüpteki çocukla kavga etmesine, şiddet eğilimi göstermesine neden olmuş olabilir.

Bireylerin duygusal problemleri ve davranışlarının çocuklarına, onların da çocuklarına nesilden nesile aktarılacak şekilde aile yansıtma süreçleri oluşmaktadır. Fakat bu aile yansıtma sürecinde Ege’nin Bahar ile aşkında görülmediği, son sahnede evlendikleri mutlu ve sağlıklı bir ilişkileri oldukları görülmektedir.

Duygusal İlişkiyi Kesme

İlişkiyi kesme; aile üyelerinin çözülmemiş bir duygusal bağ ve problem nedeniyle fiziksel veya duygusal olarak birbirinden kaçınma ve uzaklaşmadır. Öldüğü bilinen Asaf’ın, babasının ölümü üzerine memleketine geri gelmesiyle Nevin ile çözülmemiş problemlerin oluşturduğu duygusal uzaklık nedeniyle Nevin’in Asaf ile konuşmak istememesi ve bulunduğu ortamdan hızlıca çıkması duygusal ilişki kesmeye örnek verilebilir. Nevin’in 40 yıldır öldüğünü düşündüğü kişinin ansızın karşısına çıkması ve bu uzun süre içinde neden memleketine gelmediğini, yaşadığını haberdar etmediğini düşünmesi; Asaf’ın Kore Savaşı’nda esir düşmesi ve bu sebeple ülkesine vaktinde geri dönememesi ve daha sonra memleketine geri döndüğünde ise ilk aşkının abisiyle evlenmiş, bebeklerinin olduğunu görmesi ikisi arasındaki duygusal uzaklaşmayı ortaya çıkarmıştır.

Asaf’ın memleketi gelmesiyle beraber Nevin’le çözülmemiş sorunları nedeniyle birbirlerinden kaçındıklarını, Ege sokaklarında yürüyen Nevin’i takip etmesi fakat onunla iletişim kuramaması, konuşmaması da duygusal ilişkiyi kesme yani duygusal uzaklaşmanın yaşandığı görülmektedir. Nevin’in Azmi’nin bulunduğu ortamlarda olmak istememesi, bir zamanlar kıymetini bilmediğinden ona kötü davranması aralarındaki duygusal ilişkiyi kesmelerine neden olmuş ve uzaklaşmışlardır.

Kemal’in eşine karşı duygularında kararsızlık yaşaması ve Kısmet ile ilişkisi bulunarak eşini aldatması, aralarındaki ilişkinin zarar görmesine sebebiyet vermiştir. Aysel eşinin ilgisizliğinden hoşlanmamakta ve Kısmet ile ilişkilerinden rahatsız olmaktadır. Fakat bu olaya karşılık Kemal’e hiçbir tepki göstermemektedir. Bu ifade edilmeyen ve kararsız duygular birbirlerinden duygusal bakımdan uzaklaşmalarına neden olmuştur ve aralarında da herhangi bir fiziksel etkileşim oluşmamıştır. Akşam yemeğine katılmadan İngilizlerle toplantısı olduğu yalanını söylemesi fakat Kısmet’in yanına gittiğini bilen Aysel, eşinin bu davranışlarından dolayı ondan duygusal olarak uzaklaşmaktadır.

Azmi ile Kemal arasındaki çözülmemiş duygusal problemler, aralarının açılmasına ve birbirlerinden duygusal olarak kaçınmalarına neden olmuştur. Azmi’nin, oğlunun fabrikayı satmasına izin vermemesi, Kemal’in mafyalarla senet imzalaması görmezden gelmesi, baba-oğul arasında çatışmaya neden olmuştur. Asaf’ın Nevin’e gönderdiği mektupları saklayan Azmi, bu mektupları sakladığı yerden bulan Kemal; babasının fabrikayı satmasına izin vermezse bunları açığa çıkacağını söylemesi ile duygusal gerilimin oluşması, ilişkilerinin tehdide dönüşmesi aralarındaki duygusal uzaklaşmayı göstermektedir. Kemal, babasının kendisinden mektupları alarak ona bağırmasının üzerine, sinirlenerek bulunduğu ortamdan uzaklaşmıştır.

Üçgenler

İki kişilik duygusal sistemlerde düşünce ve hisler arasında karasızlık, kaygı olduğunu ve stres altında bu stresi aktarıp ikili ilişkiyi rahatlatabilecek için üçüncü bir kişiyi ya da faaliyeti ilişkiye dahil etme ihtiyacını ifade eder. Kemal Aysel ile olan sağlıksız ilişkisi, mesafeli tutumu ve duygusal uzaklığı nedeniyle Ege’nin çoğunlukla her istediğini yapmaya çalışmaktadır. Ege’nin gece kulübüne gitmesine, Bahar’a karşı aşkını destekler şekilde gösterdiği tavırları bu durumun bir göstergesidir ve Aysel-Kemal-Ege arasında sağlıksız üçgenleme görülmektedir.

Kemal’in eşine yönelik duygu ve düşüncelerini oluşturduğu kaygıyı azaltmak için Kısmet’le ilişkisi, aile içi örüntülerin etkileyerek sağlıksız ilişkileri oluşturmuştur. Aile içi problemlerini eşiyle çözemeyen Aysel’in, Kemal ile olan çözülmemiş problemlerini, eşinin sevgilisi olan Kısmet’e yansıtması ve iş yerine gidip, onların yaptığı bu davranışların yanlış olduğunu söylemesi ise sağlıksız bir üçgen ilişkidir.

Aysel’in Kemal’in aldatması ve ilgisiz davranışlarından dolayı bir akşam topluca aile yemeği için hazırlık yapılırken mutfakta Aysel’in ağlaması ve Nevin’e “Sen ne kadar sabrettin anne? Şimdiye kadar her şeyi onun için katlandım ama bu son, Ege yaşındaki bir çocuğun bunları yaşamaması lazım. Babasının bu duruma düştüğü görmemesi lazım” diyerek yaşadığı duygusal problemi Nevin’e anlatarak rahatlamaya çalışması ve daha sonra gülerek sofraya gitmelerine üçgen ilişkilerin oluştuğunu göstermektedir.

Azmi ve Asaf’ın göl kenarında otururken Azmi’nin, kardeşine çocukken fok balığı görmek için karşı adaya yüzdüklerine dair anıyı anlatması, tekrar eskisi gibi olup bıraktıkları yerden devam etmeleri, Nevin ile ilgili soru işaretleri olan Asaf’ın bunun için çaba göstermemesi için Azmi’nin anılar yoluyla duygularını ifade etmeye çalışmasıyla bunu üçgenler kapsamında gerçekleştirmiştir.

Azmi’nin Nevin ile vakit geçirmek, onunla barışmak ve eskisi gibi beraber yemek yemek, aynı ortamda olmak için Ege’yi araya sokması üçgenlere örnektir. Bu durumu Azmi’nin Nevin ile ilişkilerini düzeltme girişiminde Ege’ye “babaannene söyle eve gelmesi için diret, gidip yanına benim gelmem için ağlarsan izin verir belki” gibi şeyler söylemesiyle Azmi-Nevin-Ege arsındaki üçgen ilişkileri oluşturmuştur.

Azmi’nin göle arabayı sürdükten sonra kapıya sıkışmış olayından sonra aile içi gerilimleri Kemal’e yansıtmasından dolayı rahatsızlık duyan Kemal, annesine babasının iyice huysuzlaştığını, çekilmez biri olduğunu ve dedesinden beter olacağını söyleyerek rahatsızlığını Nevin’e anlatması; babasıyla birbirlerinden uzak olduklarından dolayı üçgenlerin devreye girdiği görülmektedir.

Kardeş Konumu

Bireysel farklılaşma kardeşler arası yerin durumuna bağlı olarak, aile içindeki faaliyet ve rollerden etkilerini içermektedir. (Azmi ile Asaf ilişkisi) Azmi büyük kardeştir ve çevresindekilere karşı istediği yaptırmak için baskıcı tutumları bulunmaktadır. Asaf ile Nevin’in aşklarının yeniden alevlenmesi, birbirleriyle arasındaki uzaklığı konuşarak, anlaşarak halletmeleri ve sağlıklı ilişkiler oluşturmaya başlamalarıyla birlikte, buna şahit olan Azmi bu duruma katlanamaz. Azmi, kardeşine eski eşiyle olan ilişkisinden vazgeçmesini söyler. Bu durum karşısında küçük kardeş Asaf, kararlarına bağlılık göstererek Nevin’i sevdiğini ve böyle bir durumun gerçekleşmeyeceğini söylemesiyle beraber Azmi çılgına döner. İstediği olmadığı için Nevin’i kaybetme korkusuyla birlikte, evde çekmecedeki silahı alarak Nevin ve Asaf’ın yanına gider. Azmi onlara, ilişkileri bu şekilde devam ederse kendisini vuracağı söyleyerek kafasına silah dayayarak intihar girişimde bulunur. Bu sahnelerde Azmi’nin istediğini yaptırmak için baskı kurması fakat Asaf’ın kararlarından dönmemesi kardeş konumunun ilişkilere ve kişiliğe yansımalarını göstermektedir. Ayrıca film boyunca Asaf’ın çoğunlukla sakin, rahat olmasını kardeş konumu kavramıyla da açıklayabiliriz.

Toplumdaki Duygusal Süreç

Bir toplumdaki insanların belirli zamanlardaki yaşanan olay ve durumları diğer zamanlara kıyasla daha endişeli ve kararsız olma eğiliminin oluşturduğu gerginlik durumunu ve aile ilişkilerini yansımasını ifade etmektedir. 1950-1953 yılları arasında gerçekleşen Kore Savaşı sebebiyle Türkiye’den Kore’ye birçok Türk askeri gönderilmiştir. Üç yıl süren savaş boyunca toplam 23 bin Türk askeri Kore’de görev yapmıştır. Kore Savaşında toplam 721 asker şehit verilmiştir. 2147 yaralı asker ve 175 askerden de bir daha haber alınmadığı toplumun birçok kesimini derinden etkilediği Kore Savaşı’nın Asaf ve Nevin arasındaki ilişiklerine de yansımaları bulunmaktadır. Asaf’ın Kore Savaşı’nda öldüğünün düşünülmesi, aile örüntülerinin baştan aşağı değişmesine ve aşk, evlilik ilişkilerini bu doğrultuda şekillendiği görülmektedir. 1950-1960 yıllarındaki savaş bunalımları, Türk halkındaki birçok aile yapılarını ve ilişkilerini etkilemiştir.

Samimi Yakınlık ve Dostluk

Aile içi hedeflenen ilişki modu ve tutumu. Aile bireylerinin samimi yakınlık ve dostluk ilişkilerini ifade eder. Aile içinde samimi, sevecen ve uyumlu bir şekilde kurulan sağlıklı ilişkiler, aile sistemi için çok önemlidir. İlk aşk filminde aile içinde Aysel ile Ege arasında sevecen ve duygusal açıdan yakın ilişkiler bulunmaktadır. Anne çocuğuna sevecen bir şekilde yaklaşmaktadır ve Ege’nin isteklerine, düşüncelerine ve duygularına saygı duyarak onu dinlemektedir. Aysel Kemal’in ilgisizliğine ve Kısmet ile olan ilişkilerine dayanamadığı için Ege’yle birlikte otobüse binecekleri sıra Ege annesine; onun ağladığını bildiğini, babasının yüzünden olduğunu ama burada kalmak istediğini söylemesiyle birlikte birbirlerine sarılmaları ve eve geri dönmeleri aralarındaki yakınlığı ve samimi ilişkiyi göstermektedir.

Asaf ve Nevin arasındaki duygusal ilişki ilk başlarda, Asaf’ın Nevin’i bıraktığı, Asaf’ın da Kemal’in doğumuyla birlikte insanlardan uzaklaşmasının oluşturduğu anlaşmazlıklar ve yalanlar yüzünden sorunlar yaşansa da bu durumların açıklığa kavuşmasıyla birlikte aralarındaki duygusal kopma ve ilişkiyi kesme düzelmiş, ortadan kalkmıştır. Asaf ve Nevin samimi ve sevecen bir şekilde ilişkileri oluşmuştur. Birbirlerine güzel sözler söylemekte, birlikte güzel kahvaltılar yaparak samimi şekilde sohbet etmektedirler. Asaf’ın Ege ile Bahar’ın birlikte vakit geçirmeleri için sinema bileti alması ve yeğenini mutlu etmeye çalışması samimi ilişkilerinin bir yansımasıdır. Ayrıca Kemal’in mafyacıları tarafından götürülmesinin ardından Asaf ve Azmi’nin kasaba ahalisini toplanması ile birlik, beraberlik içinde Kemal’i mafyacılardan koruması, kurtarması samimi ve dostça ilişkilerdir.

Bunlara ek olarak bütün ailenin toplanıldığı sofra sahnesinde; Azmi’nin huzursuzluğu, aksiliği ile ortamın samimiliğinin bozulduğu da görülmektedir. Ege ile Bahar arasında da samimi yakınlık bulunmaktadır. Ege’nin sahilde Bahar’a içecek alması, birbirlerine gülümseyerek sevecen şekilde sohbet etmeleri ve daha sonra evlenerek çocuk sahibi olmaları, sağlıklı ilişkileri oluşturmuştur.

Bağımsızlık

Kişinin karar verme ve hayatıyla ilgili hususlarda, kontrol altında olmadan özerk bir şekilde tutum sergilemesidir. Aile içi örüntüler dikkate alındığında aile baskısının bireyin kendi tercih ve değerlerini kontrol altına alması ve özerk bir şekilde karar verebilmesi aile içi ilişkilerde önemli bir yapı taşıdır. Arif’in davranış kalıplarının Azmi’ye yansıması, Azmi’nin davranışlarının Kemal’e yansıması nesiller arası davranışları, değerleri ve tercihleri etkilemiştir. Fakat Ege kendi düşünceleri, duyguları ve davranışları bakımından ailesinin yansımaları bulunsa bile kendisi karar verebilmekte ve değerlerini kontrol edebilmektedir. Azmi’nin Nevin ile iletişim kurmasında Ege’yi kullanması ve ona baskı kurmaya çalışmasına rağmen Ege bu durumu kabul etmeyerek, özgürce karar vermiştir.

Nesiller Arası Etkileşim

Aileye ait bir kısım davranış kalıpları kuşaklar boyunca tekrarlanması, belirli roller ve üçgenlerin yeniden ortaya çıkmasıdır. Arifoğluları ailesinde Arif(85 yaş) dede, karşılaştığı olay ve durumlar karşısında gergin, huysuz biri olmakta, sinirlendiğinde etrafındakine bağırarak küfretmektedir. Arif dedenin Kemal’in fabrikadaki fıçıları sattığını öğrendiğinde ona bağırması, küfürler etmesi, kahvaltı sofrasında oğluna(Azmi) ve torununa(Kemal) kızması hatta torununa “sen de gülüyor musun, anırıyor musun belli değil” diye çıkması gibi davranışlara örnek verilebilir. Bu duygusal süreçler, davranışsal kalıplar Azmi’ye de yansıyarak karşılaştığı olumsuz, istenmeyen durum karşısında huzursuzlanmakta, gerginleşerek çevresindekilere bağırarak küfretmektedir. Azmi, Kemal’in fabrikayı satmak için mafyacılarla senet imzaladığını öğrendiğinde bağırarak küfretmekte, gölden çıktıktan sonra hasta numarası yaptığında Asaf geldiği için huzursuzlaşarak oğlunun su getirmesinin ardından ona bağırmakta, Kemal Asaf’ın Nevin’e olan mektuplarını babasının sakladığı yerden bularak onu tehdit ettiğinde bağırarak küfretmektedir.

Azmi’nin Nevin ile evli olduğu zamanlarda onu aldatmış, onu ihmal etmiş ve ona kötü davranmıştır. Arif dedenin ölümünden sonra mezarlıktaki sahnede Nevin’in Azmi’ye, “son pişmanlık fayda vermez, kaybetmeden kıymet bilmek lazım” demesiyle aralarındaki ilişkinin sorunlarına dair fikirler vermiştir. Kemal ise Aysel’i de aynı babasının annesine yaptığı gibi onu Kısmet’le aldatması, onu ihmal etmesi, Kemal’in evlilik ve aile ilişkilerinin bu şekilde olduğunu düşünmesi, algılaması ve farkında olmadan bu düşünce modellerini takip etmesi nesiller arası etkileşimin yansımalarını göstermektedir.

İlk Aşk Filmi ile Kendi Kök Ailem Arasındaki Bağ

İlk aşk filmindeki aile yapısı ile kendi aile sistemlerimiz arasında hem benzerlikler hem de farklılıklar bulunmaktadır. Öncelikle babaannem ve dedemde aynı Azmi ve Nevin gibi duygusal kopmalar yaşayarak boşanmışlardır. Dedemin babaannemi aldatması, ilgisizliği ve çocuklarını ihmal etmesinin yansımalarının çocuklarında özellikle en küçük amcamda, aile ilişkilerinde görülmektedir. Kemal ve Aysel gibi amcam ve eşi de duygusal uzaklaşma yaşamaktadırlar. Aysel’in eşiyle olan sorunlarını annesiyle konuşarak rahatlamaya çalışması, annemin babamla bir sorun yaşadığında çocuklarıyla veya akrabalardan biriyle paylaşması üçgen ilişkiler arasındaki bağlantıyı göstermektedir. Azmi ile Nevin arasındaki duygusal ilişkiyi kesme sebebiyle yaşanmış olan uzaklık, dedem ve babaannemde şiddetli bir şekilde görülmektedir. Babaannem, dedemden nefret etmekte ve onun bulunduğu hiçbir ortama girmeyerek ondan kaçmaktadır. Dedemde Azmi gibi babaannemle barışmak istemekte, onunla tekrar birlikte yaşamak istemektedir. Fakat babaannem kendisine düşmanca duygular beslemektedir. Aysel ve Kemal arasındaki sağlıksız ilişkinin yansımaları, Ege ve Bahar arasındaki aile sistemine, duygu ve düşünce yapılarına etki etmeyerek sağlıklı bir ilişki oluşturmalarına olanak sağlamıştır. Bu durumun ailemle bağlantısı; dedem ve babaannem arasındaki duygusal ilişkiyi kesme, sağlıksız ilişkiler babamın anneme karşı tutum, davranış ve duyguları etkilememiş ve aynı Ege ile Bahar gibi sağlıklı ve samimi bir ilişki oluşturmuşlardır. Dedem babaannemle görüşmek için yeri geldiğinde çocuklarını yeri geldiğinde ise torunlarını araya sokmaya çalışmaktadır. İlk aşk filminde Azmi’nin Ege’ye “babaannene söyle belki beni yemeğe çağırır” demesiyle aslında torunuyla kurduğu üçgen ilişkilerin kendi ailemdeki benzerliklerini göstermektedir. Bu duruma babam, annemle tartıştıklarında benim görüşlerimi, arabuluculuğu kullanarak annemle barışmaya çalışmasını da örnek olarak verebilirim.

Bütün ailenin oturup, yemek yiyerek eğlenceli, samimi bir ortamda kahvaltı ettiğimiz bir vakit dedemin eve gelerek, bize huzursuzluk vermesi, babaannemin o ortamda dedem olduğu için kızarak gitmesi; Azmi’nin herkesin mutlu olduğu, samimi bir şekilde akşam yemeğini yedikleri vakit huzursuzluk çıkararak ortamı gerginleştirmesiyle benzerlik göstermektedir. Ayrıca ailemde kız kardeşim ve ben ailemizden ayrı olarak kendi değerlerimizi kendimiz oluştururuz, tercihlerimizi ve kararlarımızı kendimiz veririz. Bu durum ilk aşk filminde Asaf ve Ege’de görülmektedir.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Psikolojik Danışman
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version