Cilt Kuruluğu

Beyza Allahverdiyev 53 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Merhaba, bu ayki konumuz cilt kuruluğu.

Cilt kuruluğu genelde ellerde, kollarda, yüzde ve bacaklarda vücudun diğer bölgelerine göre daha çok görülür. Cilt kuruluğunun en çok görüldüğü kişiler sigara kullanımı olanlar, soğuk iklim bölgelerinde yaşayanlar, kemoterapi hastaları ve böbrek hastalığı olanlardır. Cilt kuruluğu birçok sebepten dolayı karşımıza çıkar ancak en önemli sebebi su tüketilmemesidir. Vücudumuzun neredeyse %60’ı sudan oluşur ve ne kadar az su tüketirsek vücudumuz su ihtiyacını karşılayamadığı için ihtiyacı olanını deposundan kullanır, bu da bir çok hastalığa neden olduğu gibi cildimizde kuruluğa ve elastikiyet kaybına neden olur.

İkinci sırada gelen ise, aslında yanlış bildiğimiz bir durum… Halk arasında genelde her gün yıkanmak cilt kuruluğuna iyi gelir, kaşıntıyı azaltır diye söylenir ancak cilt kuruluğuna iyi geldiği doğru değildir, tam tersi her gün yıkanmak cilt kuruluğunu arttırır, bu nedenle gün aşırı yıkanmak gerekir.

Bunlarla birlikte denizde çok uzun süre kalmak, vücuda uygun kremler kullanmamak, düzenli cilt bakımı yapmamak cilt kuruluğunu arttırır.

“Cildimizin kuruduğunu nasıl anlayabiliriz?” diye soracak olursak genelde yüzde pullanma, vücutta kaşıntı, yara oluşumu, vücutta soyulmalar, kırışıklık artışı, belirli bölgelerde çatlamalarla başlar.

Bunların herhangi birinin görülmesi ve önlem alınmasıyla da kurulukta azalma hatta düzenli olarak tedavi yapıldığında geçme görülür.

Cilt kuruluğunda uygulanacak yöntemler ise, ilk olarak kuru olan bölgenin belirlenmesi ile başlar. Eğer kuruluk vücutta ise geniş bir alan olduğu için kullanılan losyonlar ve uygulanan kremler buna uygun olarak seçilmelidir. Duş alımı azaltılmalı, sıcak ya da çok soğuk suyla duş yapılmamalı, duştayken nemlendirici sabun kullanılmalı, vücudu saran ve dar kıyafetler giyilmemelidir.

Ancak kuruluk yüzde ise, öncelikle bir cilt analizi yaptırılmalı, daha sonrasında yüzünüze uygun kremlerle tedaviye başlanmalıdır.

Her iki tedavi sürecinde tuz tüketimi azaltılmalı, su tüketimi arttırılmalı, bol miktarda sebze ve meyve tüketimi sağlanmalıdır. Bunların yanında uzun yıllardır kullanılan ve alternatif tıp olarak da geçen yulaf kürleri vardır aslında, biraz da bunlardan bahsetmek istiyorum.

Yulaf hem herkesin kolaylıkla ulaşabileceği hem de bütçe olarak bizi yormayacak bir üründür.

Yulafı az miktarda ılık suyla ya da sütle yumuşatıp vücudunuza uyguladığınızda vücudunuzda hem kuruluk azaltıcı etkiyi, hem de kurulukla oluşan kaşıntı ve kızarıklıkların bir süre sonra geçtiğini göreceksiniz. Ben de dahil olmak üzere çevremde birçok kişi bunu uyguladı ve gözle görülen değişiklikler yaşandı, bence denemeye değer.

Bu aydan itibaren artık her yazımın sonunda güzel bir sözle veda edeceğim size. İnşaallah yazdıklarım ve bu sözler bir insanın hayatına dokunur, huzurlu sağlıklı ve mutlu kalın.

”Bu dünya da herkes bir şey olmaya çalışırken sen hiç ol menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise insanı ayakta tutanda benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.” (MEVLANA)

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Hemşire
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version