Değişim İhtiyacı

Furkan Öztekin 25 Görüntüleme Yorum ekle
4 Dak. Okuma

Değişim nedir? Değişim var olan bir durumdan başka bir duruma geçişi temsil eder. Değişim evrenin temel prensibidir. Değişim belli bir zamanla veya mekânla sınırlı değildir. Değişim her şeyden bağımsız kendi başına sürekliliğini sağlayabilen dinamik bir yapı olmuştur hep. Değişimi eşsiz kılan kimseye bağlı olmamasıdır. Değişim, değişmeyi bekleyeni beklemez.

Değişim var olmanın varlığı; ondan dolayı şu zamandan itibaren değişim başlamıştır diye bir sınırlandırma getiremeyiz ama insan var olduğundan itibaren değişime ihtiyaç duymuştur. Toplumlar, medeniyetler, uygarlıklar kendisine bu minvalde bir amaç edinememişse tarihin tozlu raflarında yerini almış ve sönmeye yüz tutmuştur. Değişimin akışına kapılmış her bir varlık yapısı olduğu yerde kalmamış bir şekilde gelişim sağlamıştır.

‘Değişim, değişmeyen tek şeydir.’ der; Arthur Schopenhauer. En özgül olan bir yapının bile kendisine ne kadar muhtaç olduğunu işaret eder. Demir bile olduğu yerde paslanır ve verimli bir kullanım sağlamayabilir. Olduğu konumu bile korumak canlı veya cansız her şey için aslında bir gerilemedir. ‘Doğada her şey bir değişimdir; fakat bu değişim arkasında sonsuzluk yatar.’ der Wolfgang Van Goethe. Değişim yorulmaz ve durmasını bekleyemeyiz. Eğer insan olarak böyle bir yanılgıya kapılır ve ben yoruldum kenarda bir süre dinleneyim şu anın tadını çıkarayım diye düşünürsek değişimi kaçırırız. Durağanlık her zaman insana daha tatlı gelmiştir. Bir iksir gibi zihnimizi, bedenimizi, düşüncelerimizi, duygularımızı ve davranışlarımızı ele geçirir. Durağanlık dinamik bir yapı olmadığı için benliğimize sindiğini fark edemeyiz sadece üzerimizde tatlı bir etki bırakır. Günler, haftalar yıllar geçmiş olduğun yerde kalakalmanın ağırlığını hissedersin. Bu ağırlık her şeyden ümidini yitirmene neden olur ve değişim senin için bir düşman gibi görünür ve ona saldırmaya başlarsın.

İnsan var olduğu konumu, durumu korumaya daha çok meyilli çünkü risk içermez. ‘Değişim, bir şeyleri riske atmaktır, bu bize güvensiz kılar. Değişmemek en büyük risktir; ancak nadiren böyle algılanır.’ der Robert H. Waterman. Var olanı korumanın birçok savunucusu vardır. Durağan seviciler var olan düzeni çoğunluğa bunu güven ve istikrar olarak inandır. Var olanı korumaya çalışmak değişim için çabalamaktan daha çok gayret gerektirir. Durağan seviciler toplumun bu durumundan yüksek faydalar sağlar. En başta değişim demek durağan sevicilerin gitmesi demek. ‘Bir şeyleri değiştirmek isteyen insan önce kendinden başlamalıdır.’ der Sokrates. Değişim için başkalarını rehber olmak yerine önce kendini değiştirmelisin. Değişim ihtiyacı bulaşıcıdır. Herkes kendi ihtiyacı doğrultusunda bundan yararlanır.

Değişim ihtiyacı olan en çok kişinin kendisidir. İnsan psikolojisi değişim geçirdikçe ve geliştikçe karşılaştığı zorlukların üstesinden gelebilmektedir. Değişim sancılı bir süreçtir. Değişim birçok şeyi beraberinde getirir. İnsanın var olan kötücül duyguları, düşünceleri davranışları değiştirme isteği bir şeyleri değiştirememe güdüsüne çoğu zaman galip gelemez. Değişim; emek ve çaba gerektirir. Kötücül durumlar insanı ele geçirdiğinde bu durumdan fayda sağlar. Kötücül düşünceler duygular ve davranışlar durağan seviciler olarak görebiliriz. Biz stabil kaldıkça bu durum katlanarak büyüyecektir. Değişim, olumlu duyguların düşüncelerin davranışların baş mimarıdır. Pozitif olan her şey değişimle birlikte gelir. ‘Sevgi şifadır. Sevgi güçtür. Sevgi değişimin sihridir.’ der Mevlana.

Son zamanlarda hayatınızda olumsuz duygu, düşünce ve davranışları var ve sizin günlük yaşam kalitenizi etkiliyor ise farkına varmamız gerek tek şey değişime olan ihtiyacımızdır.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Psikolojik Danışman
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version