Hikayeden Kesitler

Büşra Yıldırım 41 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Başka biriyim artık. Ne bunu anlatabilirim birine, ne kimse anlayabilir beni. Sonrası ya…

Ya sonrası, mesele bundan tam 5 yıl sonrası. Yine aynı sokakta oturur muyum, baharatçılar tam karşımda bir dükkanın önündeki beton kaldırıma oturuverdim, yanı başımdaki sokak sanatçısı pek bir kibar, cüzdanıma sıkışmış 10 lirayı az bularak bıraktım keman kutusuna, çok para yoktu üstümde. Bu ne nezaket peki; hemen soruverdi istediğiniz bir parça varsa çalayım efendim. Sanatçılar başka oluyor azizim işte. Hayatları başka bambaşka.

Bir öykü arıyordum bugün 3 öykü çıktı karşıma…Hangisini anlatsam bilemedim. Yanı başında oturduğum Bursalı abim dokundu en çok içime. Sanırım sanatçı ruhu işledi yüreğime. Sonra dükkanlardan bir kadın fırlayıverdi;

– Ay bi sus artık, başımız ağrıdı, diyerek söylendi, bıdı bıdı.

Özhan abi anlamadı, “pardon bir şey mi dedi” diyerek bana baktı.

“Yok yok, size değil” dedim

Ben halimden memnundum. Çevredeki herkes de memnun görünüyordu. O kadın hariç; ama burası demokratik bir ülkeydi sonuçta ve çoğunluğun hakkına saygı duyulmalıydı en nihayetinde.

Demin, “nerelisiniz efendim?” demişti bana Özhan abi; ben de ona sorunca öğrenmiştim adını ve memleketini. Bir hikaye arıyordum dedim ya, karşıma çıkanı kaçırmak istemedim.

Gerçi hikaye de acı vardı daha en başından belliydi. Eğlenceli, keyifli bir abimizdi Özhan abi ama içinde bir yangın yeri olduğu da belliydi işte.

Kas hastası bir oğlu varmış Özhan abinin, tedavi için Ankara’ya yerleşmişler. Bahçelide bir yerde çalıyormuş, bazı akşamlar, bazı günler de Ulus’ta kale kapısından çıkınca sol aşağıya uzanan sokakta. “Yetmiyor anca geçinmeye çalışıyoruz” dedi utana sıkıla…

Az daha lafladık. Baktım saat geç oluyor, karnım da acıktı. Cüzdanımda 60 lira kalmış, bir de otobüs kartı 50’sini daha bıraktım, 10’una da arabada meyve sebze satan abiden bir muz aldım, tok tutar diye. Başladım durağa yürümeye, velhasıl şöyle bir döndüm baktım da arkama, bu sokaklarda kim bilir kaç hikaye yaşandı diye düşünmeden edemedim. Kaç yaşam renklendi, kaçı soldu? Kaç mevsim geçti, kaç baharda sevgililer el ele dolandı? Karlı, soğuk akşamlarda Ankara’nın ayazında kaç delikanlı montunu sevdiğinin omuzlarına bıraktı, sen üşüme diye…Kaç kadının yanakları al al oldu sevdadan ve kaç sevdanın yolu vuslata erdi de bir yuvada bir oldu…Kimin hikayesinin bir kısmı düştü dile yahut kiminki duyuldu senelerce…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Öğretmen / Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version