İnciler ve İncinenler

Nazan Biçer 41 Görüntüleme Yorum ekle
1 Dak. Okuma

Okyanusun dibinde yaşayan istiridye, su üzerinden geçsin diye kabuğunu açar ve sudaki kum istiridyenin içine kaçar. Derisi ile kabuğu arasına sıkışan kum, canını yakmaya başlar. Bundan kurtulmak isteyen istiridye bir salgı salgılamaya başlar ve bu salgı zamanla kum tanesinin üzerini kaplar. Zaman içerisinde kum ve kum üzerindeki salgı çok değerli “inci” yi oluşturur.

İncinmeden inciye dönüşmüyor insanoğlu da… Tabi içinde bulunduğu durumu fırsata çevirebildiği sürece. Hayat okyanusunda da kalbimizi açarız mutlu olmak adına, acı çekeceğimizi bilmeden. Acıyla yüzleştiğimizdeyse artık çok geçtir. Bu aşamada duygularımızı doğru yönetebilirsek acıya karşı savunma mekanizması geliştirir bir takım mücadeleler salgılarız. Bu doğrultuda ya değersiz taşlar oluştururuz ya da kıymetli inciler…

Olumsuzluğa odaklanıp kalmak, duyulan ıstırabın derecesini arttırır, oysa zor zamanlarda dahi çözüm yollarına gitmek çıkış yoluna götürür, ki her zorluğun bir kolaylığı vardır. Tıpkı gecenin ardından gündüz, kışın ardından yaz geldiği gibi..

Velhâsılı kelâm çektiğimiz sıkıntıların hiç biri boşa değil, her acının bir görevi var. Hangi göreve talip olacağımız sorusunun cevabı ise zorluğa karşı nasıl ve ne kadar göğüs gerdiğimizde saklı. Acı çekmekten kurtulmanın tek yolu mücadele etmektir. Acımız, verdiğimiz mücadele kadar inciye dönüşecek. Zira kader gayrete âşıktır vesselâm.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Nazan Biçer
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version