Muamelede Müsamaha Üzerine

Esmanur Atlı 40 Görüntüleme Yorum ekle
1 Dak. Okuma

Eksiğimizle, hatamızla, iyimizle doğrumuzla ve bütün bilinmezliklerimizle insanız. ‘Herkes olmak’ tanımının getirdiği sıradanlıkla ‘hayat’ ve ‘insan’ kavramlarının aslında gerçekten neye tekabül ettiğini anlamadan bu geçici hayata geçici izler bırakır ve zamanı gelince gideriz. Güldükten hemen sonra ağlar, ağladıktan hemen sonra güleriz.

Ne tam anlamıyla ‘mutlu’ olabiliriz ne de tam anlamıyla ‘mutsuz’. Her şeye rağmen
üzüntümüzü de sevincimizi de iyi ağırlamalıyız ki değerli kalabilelim. Tuhaftır ki hemen yanımızda duran insanın psikolojisinden hiç haberimiz olmaz. Neyin onu dakikalarca gözlerini bir noktaya kilitleyip öylece durgun ve hareketsiz bıraktığını, neler yüzünden nefes alamayacakmış gibi hissettiğini, içinde ne gibi hayal kırıklıklarına karışmış umutlar barındırdığını ve kullandığı kelimeleri gerçekte hangi amaçla söylediğini bilemeyiz. Her insanın özü çok değerlidir. Özün bir anlamda ölüp ölmediğini bilmediğimiz için, dahası kimsenin hayatının ve içinin tamamına şahit olamayacağımız için herkese bir derecede müsamaha göstermeliyiz. İçimizden gelmiyorsa bile sessiz kalmalı, sessiz kalmayı bilmiyorsak ya da kalamıyorsak sessizliği öğrenmeliyiz. Tuhaf olan başka bir şey de ne olduğunu bilmediğimiz bir şeyi uzun zamanlar boyunca; sayfalarda, yollarda ve sokaklarda arar dururuz. Ne tanımsızdır neyi aradığını bilmeden aramak…

Öyle ya, hayat gibi çoğu şeyin net bir tanımı yapılamaz. Hayat, en derin yolculuk değil midir?

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version