Pele vs Maradona

Gökhan Yılmaz 52 Görüntüleme 2 Yorum
7 Dak. Okuma

Öncelikle herkese selamlarımı iletiyorum. Uzun süredir İngilizce, İtalyanca yaptığım araştırmalar sonucunda hem bu yazıyı hem de bu karşılaştırmayı yazmak istedim. İşimden kalan zamanlarda, yaklaşık 1 aydır bir dizi futbol hikayeleri yazmak ile kafa yoruyorum, ilkokula başladığım tarih olan 1994’den beri hep futbolla ilgileniyorum. En sonunda böyle bir yazı yazmaya futbolun gelmiş geçmiş en iyi iki oyuncusunu karşılaştırmasını en sade halini sizlerle paylaşmak istedim.

Konuya girerken iki farklı hususu ele alacağım. Birincisi, gelmiş geçmiş en iyi oyuncuyu kesin olarak belirlemek mümkün değildir. Pele ve Maradona farklı dönemlerde oynadılar. Bunu söylerken sadece futbol anlayışını değil yaptığım araştırmaları da kastediyorum. Pele’nin oynadığı futbol ile Maradona’nın oynadığı futbol arasında 20 yıl var. En basit örnek ile Pele’yi siyah beyazlı videolardan izlerken, Maradona’nın eski maçlarını renkli televizyon da izledik. Mesela günümüzde son 16-17 yıla damga vuran Cristiano Ronaldo ve Messi’yi karşılaştırırken aynı zamanların oyuncuları olduklarından analiz yapma yeteneğim her ikisi için de eşit işler. Ancak yazımda Maradona ve Pele olunca durum eşit olmuyor. Pele’nin eski maçlarını izlerken analiz yeteneğim Maradona’dan daha iyi desem bile, Maradona’yı özellikle de eski Napoli maçlarını izlerken bu adam Pele’den daha iyi diye biliyordum. İkinci husus da matematik kurallarının futbolla uyuşmadığı. Örneğin Pele hem sol hem de sağ ayağını kullanabilen bir futbolcuydu. Maradona ise solaktı ve sağ ayağını kullanmakta zorlanırdı ama sol ayağı mükemmelin de ötesindedir.

Analiz dediğim olay; bir oyuncu sağ ayağıyla çektiği 10 şutun 8’ini, sol ayağıyla çektiği 10 şutun da 7’sini gole çevirebiliyor. O zaman ortalama olarak 15 gol elde ederiz. Maradona sol ayağıyla 10’da 10 yapsa bile bu ortalamaya yetişemezdi fakat sol ayağı 10’un çok üzerindeydi. Matematik kuralları futbol söz konusu olduğunda çok da geçerli değil. Bu yüzden mantıklı düşünüp iki oyuncu arasındaki ortak ve farklı noktalarını vurgulama yapmalıyım.

Formlarının zirvesinde olduklarında iki oyuncu da durdurulamazdı. Bir, iki hatta üç defans oyuncusunu da geçmek istediklerinde veya şut çekmeyi denediklerinde bunu başarırlardı. Pele bunu fiziksel kuvvetiyle, Maradona ise çalım repertuarı, oyunun temposunu değiştirme yeteneği, beklenmedik dönüşleri ve topu yem olarak kullanmasıyla başarırdı.

Pele, Maradona’dan daha basit bir oyuncuydu. Çalışkanlığıyla dikkat çekerdi ve en önemli katkısı da Brezilya futbolunun evrim geçirmesini sağlamasıydı. Bunu yazarken demek istediğim sadece galip gelmek değil, galibiyetlerin nasıl kazanılmış olduğunu anlatmaktır. Günümüzde Copa Amerika olarak bilinen millî takımlar arası Güney Amerika turnuvalarında Brezilya, Arjantin ve Uruguay karşısında her zaman dezavantajlı olmuştu çünkü bu takımlar sadece iyi oynamaz, gerektiğinde Brezilya’yı perişan ederlerdi ama Pele tüm bunları değiştirdi. Fiziksel kuvveti harikaydı, cesurdu ve bu cesareti takım arkadaşlarına ilham verirdi.

Bir futbolcu olarak Pele’nin sade bir oyuncu olması etkili bir oyun ortaya koyabilmesini sağlardı. Yaptığı her şeyi en iyi şekilde yapardı. Efsane oyuncu Alfredo di Stefano gibi o da top sürmekten hoşlanmazdı çünkü bunun rakibe topu çalma, tekme atma ya da top sürerken harcadığın zaman içinde mevkisine dönme yolunda avantaj sağlayacağını düşünürdü. Ayrıca Pele sadece koşmaz, aynı zamanda topu rakibinin yanından geçirirken diğer yanından da koşup topu tekrar yakalardı. Bunu yapabilmesini sağlayan en önemli faktör atletik yapılı olmasıydı.

Tabii ki onun da önünde engeller vardı. Pele’nin Maradona kadar fazla defans oyuncusu ile karşılaşmadığı için belki doğru olabilir. Çünkü yıllar içerisinde futbolun daha şiirsel olduğu ve sonuçlardan bağımsız olarak Güney Amerika futbolunda defansif taktikler sürekli değişti.

Ayrıca Pele, Avrupa’da hiç oynamadı ve eğer Avrupa futbolunda bir kaç yıl oynamış olsaydı ortalığı silip süpüreceğini düşünülmüş olsa da bunu kanıtlamanın yolu yok.

Hava toplarında oldukça etkili olan Pele’nin aksine Maradona kafasını neredeyse hiç kullanamazdi. Ancak normal bir insandan daha yükseğe ziplayabilmesini sağlayan inanılmaz derecede güçlü bacakları vardı ve topa kafa atmak yerine onu göğsünde yumuşatmayı ve yere indirip sürmeye devam tercih ederdi. Ayrıca daha yaratıcı bir oyuncuydu. Doğal bir yeteneği vardı ve yaratıcılığını her geçen gün daha da geliştirirdi. Estetik olarak da Pele’den bir adım öndeydi. Brezilyalının fiziksel gücünü ve mücadele yeteneğini saymazsak Maradona, Pele’den daha seyredilesi bir futbol oynardı. Maradona kısaydı ama bacakları ve omuzları çok kuvvetliydi. Bu yüzden top sürdüğünde savunma oyuncularının ve özellikle de yapılı ve ağır olanların topu ondan kapmaları neredeyse imkânsızdı; bu da Diego’nun savunma oyuncularını rahatlıkla geçebilmesini sağlıyordu. Maradona düştüğünde bunun sebebi ya çok sert bir tekme yemesi ya da bizzat düşmek istemesiydi. Onu izlediğiniz zaman, yediği tekmelere ve önünden kayıp geçen rakiplere rağmen topu sürmeye devam ettiğini görürdünüz.

Maradona’nın top sürme yeteneği büyüleyiciydi. Topu kontrol eder, hafif dokunuşlarla sürerdi. Ayrıca sahayı çok iyi görebiliyordu. Bu özelliği sayesinde rakiplerini hazırlıksız yakalayabiliyordu. Bunun en güzel örneği, Meksika’daki 1986 Dünya Kupası’nda Valdano’ya verdiği milimetrik paslardaki gibi bir anda topu boşta olan arkadaşlarına yollayıp onları gol pozisyonunu hazırlıyordu.

Maradona büyük ihtimalle takım arkadaşları üzerinde Pele’den daha büyük bir etki yaratıyordu çünkü o sadece bir “kaçık” değildi. Her kaçık bir lider değildir tabii. Fakat Maradona hem kaçık hem de liderdi. İtalya’da Maradona hiçbir oyuncunun başaramayacağı bir şeyi başardı, hiç şansı olmayan bir takımı, Napoli’yi şampiyon yaptı. Pele’nin her zaman iyi takım arkadaşları oldu ve yıldızlar takımının hep en iyisiydi. Maradona ise böyle bir takımı olmamasına rağmen formasını giydiği takımın hep en iyi oyuncusu oldu.

Sonuç olarak Maradona dramatik iniş çıkışları olan ve oyun vizyonu ile seyredenleri büyüleyen bir kaçık oyuncuydu. Çok zor hareketleri benzersiz sol ayağı sayesinde kolayca yapabilirdi ve ne yaparsa yapsın güzel görünürdü. Bu önemlidir ama futbol sonuçtan ibaret bile olsa bu sonucun en estetik yolla alınması çok daha önemlidir. Pele ise daha basit oyuncuydu ve oyunundaki güzelliği görebilmek için oynadığı basit, etkileyici ve atletik futboluna bakmak yeterliydi.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Futbol Yazarı/Yorumcusu
2 Yorum
  • Gökhan yazını beğendim futbol ile bilgini daha önceden bana anlatmıştın. Futbolu çok takip etmesem de akıcılık yönünden dikkat çekici detaylara yer vermişşin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version