Sevmeyi mi Unuttuk

Sema Aktaş 36 Görüntüleme 15 Yorum
2 Dak. Okuma

Bilmez misin ki sevmek yaratılışında vardı. Bedenine ruhun eklendiği an sana verilmiş bir lütuftu. İnsan olmanın ilk erdemiydi, yaratılanı yaradandan ötürü sevmek.

Anne karnına düştüğümüz anda başlayan bir serüvendi. Küçük ama güvenli dünyamızda duyduğumuz “Seni heyecanla bekliyoruz bebeğim, seni çok seviyoruz.” kulağa hitap eden bu sözler; sevginin ilk işaretiydi. Ondan değil miydi, sürekli duymak istememiz .

Sevmek anneden bebeğe aktarılan bir duyguydu. Anneler o yüzden kıymetli değil miydi? El üstünde tutulmalıydı, ayrı bir özen gösterilmeliydi.

Ağlayarak geldiğimiz bu dünyada, sarılmanın iyileştirici gücüyle tanışmıştık.Bizi sevgiyle karşılayan gözler, öpülmeler, koklanmalar, kucaktan kucağa taşımalar, gülücükler…

Neydi bir anda her şeyi değiştiren? Zor mu geliyordu artık küçük bir bedene bakmak? Bağırmalar, kızmalar… “Yeter artık bir yerinde dur.” demeler… Üzüntü ve korkuyla kaplı küçük yüreği nasıl öğrenecekti? Yeni tanıştığı bu dünyayı, kendini, kendi bedenini, duygularını… Öğretmek gerekirdi; sevgiyle, sabırla, anlayışla…

Baba olarak ailesini mutlu ve huzurlu görebilmesi için yükünü hafifletmesi gerekmez miydi? Canım ve can yoldaşım dediği kişiye elinden gelen yardımı yapmalıydı, yol göstermeliydi, destek olmalıydı. Aile olmak bu değil miydi? Bir olmak bütün olmak,eksik kalan yanlarımızi tamamlamak.

Hayatın bunca yükü ve karmaşası içinde aileyi bir arada tutan sevgiden daha güzeli var mıydı? Neydi bizi alıkoyan; bir hatır sormaktan, bir tebessüm etmekten, sevgiyle dolu bakışlardan..?

Sevmeyi ailede öğrenen çocuklar daha mutlu olmaz mıydı? Kendinden emin, kararlı, ne istediğini bilen, doğaya ve insanlığa saygısı olan bir birey olarak yaşarken sevmenin ve değerli olmanın önemini hissetmez miydi?

Sevmek, güzel bakan yüreklerdeydi; düşen yağmur damlasında ki toprak kokusunda, bir gün doğumunda, bir yudum çayda, içilen bir kahvede, başını okşadığınız bir çocukta, bir kap yemek verdiğiniz kedide, heyecanla okumayı beklediğiniz kitapta, aldığınız nefeste, yanan bir odun parçasında pişen bir ekmek kokusunda… Sevmek aslında her yerde…

Sevmek, gözle görülen değildi; yürekle hissedilendi. Yüzdeki tebessümün gözlerdeki yansımasıydı. Sevmek, kalpten kalbe giden bir yoldu.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Sema Aktaş
Bağlantılar:
Aile Danışmanı
15 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version