Varoluş Yolunda

Nazik Ömer 31 Görüntüleme 3 Yorum
3 Dak. Okuma

İnsan bu dünyaya neden gelmiştir sorusunun cevabıdır aslında varoluş. Büyük düşünür Yunus Emre’nin de dediği gibi: “İnsan önce kendini bilmelidir.” Kendini bilip anlamak bu kadar önemli mi diye düşünür insan. Hayatın bunca koşturmacası içinde “Bir de kendimi çözmekle mi uğraşayım?” der.

Yanılır (!) Oysa ki her gün defalarca fırsat geçer eline. Mesela öylece yürürken yükünü sırtlanmış bir karınca görür yol kenarında. Bakabilse o an, kendini doğanın içinde hissederek o karıncayı inceleyebilse… Maalesef bakmaz, o kadar önemsiz gelir ki o anın içinde kalarak karıncanın o telaşsız pes etmeyen varoluşunu incelemek… Hızlı yaşar insan hep bir yere yetişircesine, hep bir şeyin peşinden koşarcasına… Yoluna çıkan güzellikleri göremeden görmek istemeden neler kaçırdığını bilmeden…

İnsan bir denize benzer esasen. Bazen dingin bazen dalgalı bazense fırtınalı… İçerisinde koca bir yaşam vardır. Deniz; kimi için canlılara yuvadır, kimi için sevgiliye giden yoldur, kimi için ekmek teknesidir, kimi için manzara kimi için tatil kimi için ayrılık kimi için buluşma yeri.

İnsan da böyledir, sevgisiyle kucaklar herkesi, her şeyi sarıp sarmalar… Bazen de fırtınalar estirir, kimseyi bırakmaz etrafında. Bazılarına neşe dağıtırken kiminin kabusu olur insan da. Tıpkı deniz gibi. Ama varoluş yoluna girmiş insan farklıdır, bildiğimiz insan tanımından. O, ona verilmiş olanı en güzel şekilde kullanmaya, öğrenmeye evet demiştir. O, karşısına çıkan her durumda oradadır; farkındadır bu varoluşunu anlama yoluna giren insan Heidegger’in Dasein’i gibi fırlatılmıştır dünyaya, varoluşunu tamamlamaya. Anlamak için, fark etmek için vardır. Güneşin doğmuş olması onun için her gün bir sürprizdir, bir mucizedir, tıpkı kendisinin de bir mucize oluşu gibi. İnsan ne zaman varlığının mucize olduğunu anlar, işte o zaman kendi yaşamını da ilmek ilmek örmeye başlar. Varoluş yolu uzun meşakkatli bir yoldur. Buna cesaret edebilenler gerçekten kendini bilen, bu dünyadan bir kez geçtiğinin farkında olanlardır. Varoluş; farkında oluş, uyanış, hakikati arayış olacaktır. Uyandıkça başka bakacak, başka baktıkça daha çok anlayacak, anladıkça öylesine bir varlık olmadığını, yaratılışının bir gayesi olduğunu bir ruh ve bedene sahip oluşunun boşa olmadığını, evrende ona da ait bir yerin öylesine verilmediğini, kendisinin madden ve manen bir anlamı, bir katkısı olduğunu kavrayacaktır. İnsanın kendine yaptığı bu yolculuk farkındalığı arttıkça bir serüvene dönüşecektir. Her insanın bir varoluş hikayesi vardır. Hikayesi başlamış olanların varoluş yolculuğu hiç bitmez. Zaten güzel olan yoldur, yolda karşılaştıkların, biriktirdiklerin, yolculuğa dair hayallerindir. Yolculuk bitiminde insan geriye dönüp baktığında anlar bunu. Bu yüzden varoluş yolculuğunun sonu yoktur. Hep yolda oluş, varoluştur.

Not: Martin Heidegger 20. yy Alman filozofudur. ”Dasein” ona ait bir terim olup ‘orada olmayı’ ifade eder. Dasein, öz’ün tam karşıtı olarak, ‘varoluş’ için kullanılır.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Nazik Ömer
Bağlantılar:
Öğretmen
3 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version