Geleceğe Açılan Kapı Çocuk

Yasemin Köse 44 Görüntüleme 2 Yorum
3 Dak. Okuma

Günümüz eğitiminde çocuğun öneminden bahsetmek istiyorum. Geleceği inşa etmek istiyorsak çocuk kavramını en ince detayıyla incelememiz yerinde olacaktır. Zamanımızda ki olumsuz uyaranların hayatımıza etkisini görmezden gelemeyiz, yok sayamayız. Konu çocuk olunca durumun ehemmiyeti daha da derinleşiyor. Çocuğu kazanmak demek geleceği kazanmak demektir. Doğru eğitim yöntem ve metotlarıyla yola çıkarsak elimiz boş dönmeyiz. Çocuktan geleceğe kapı açmamız bizde ki sorumluluğu daha da ciddileştirecektir. Eğitim yöntem ve metotlarının tek başına yeterli olmayacağını hepimiz biliyoruz. Öncelikle çocuklara doğru rol model olmayı kendimize mecbur kılmalıyız. Güvenilir insan olmak ve insani vasıfları tam anlamıyla sindirip görünür kılmak önemli yöntemlerden biridir. Söylemek havada asılı kalan bir eylem olmaktan öteye geçmez. Bunun için fiili olarak da göstermek zorundayız. Giderek içi boşalan kavramlarımızın anlamlarını yeniden kazandırmak bizim ve yetiştireceğimiz çocuklarımızın elinde. Güvenilir, saygılı, sorgulayan, ayrıştırmayan nesiller yetiştirmek bizim tasarrufumuzda. Bu bilinçle ilerleyen her birey başarıya ulaşacaktır. Toplum olarak bilinçlenmeli ve üzerimize düşen görevleri hatırlamalı, hatırlatmalı ve uygulamalıyız. Sorumluluk ve saygının altını çizerek yazıma devam etmek istiyorum. Herkes illa ki yüksekokul mezunu olmak zorunda değildir. Anadolu’ya baktığımızda dedelerimizin, ninelerimizin çok yüksek bir öngörü ve sabırla nesli nasıl işlediğini duymuşsunuzdur. Bunları yaparken de aslında onlar da farkına varmadan metaforları, hikayeleri  kullanmışlardır.

Biz de geçmişe bakarak olumlu teknikleri süzgeçten geçirip kendimize örneklem yapabiliriz. Çocuk eğitimini hayatımın merkezine koymuş biri olarak durumun hassasiyet ve önemine dikkat çekmek istiyorum. 0-6 yaş bizim için işlenecek emsalsiz bir maden gibidir. İyilikle yoğrulan mayamız sonradan bozulmasın çünkü her birey en güzel saflıkla dünyaya gelir.

Peki bu saflığı bozan kimler?

Bozulmanın esas nedeni nedir? Yaşam dediğimiz, insanla müsemma bir olgu mudur? Yaşamı oluşturan kimlerdir?

Sorular bize farkındalık oluşturma yolunda ışık tutacaktır. “Sorgulamayan, merak etmeyen öğrenemez” o yüzden bu sorular bir tarafta aklınızda kalsın lütfen. Bozulan zaman değil bizleriz bazı değerlerimizi kaybettik, bazıları deformasyona uğradı ve böylece olumluya çeviremediğimiz her gelişme bizi zehirlemeye başladı. Öncelikli olarak da çocuklarımızı zehirledi. Böylelikle toplumun sosyolojik dengesi de  bozulmaya başladı. Sonra çıkış yolları aramaya başladık. Çıkışın bizden başladığını unutarak. Şimdi çocuğa dair aralanan kapıyı sonuna kadar açmak bizim elimizde, farkındalık oluşturmak adına ilk adımı herkes kendi çevre koşullarını da göz önünde bulundurarak en olumlu şekilde somut olarak gerçekleştirmeli. Çürüyen değerleri, evrensel kriterleri yeniden diriltmek için. İnsan denen özel ve tüzel, düşünen, gelişen tek akıllı varlık adına. Bilmek sorumluluğu daha da fazla arttırır. O yüzden bizler bilmek yerine eleştirmeyi, görmemeyi, aman bananeciliği çok yapan umarsız insanlar olduk. Çünkü daha kolayımıza geldi. Halbuki bir tuşla her şey elimizin altındayken gözlerimizi, kulaklarımızı kapattık.

Şimdi uyanma zamanı öğrenelim öğrendiğimiz bilgileri hayatımıza tatbik edelim ve rol model olmaya önce kendi hayatımızdan başlayalım. Çocuklarımızı anlamak için çocuk gözlüklerimizi takalım hayata öyle bakalım. Daha eğlenceli bir yolculuğa beraberce başlayalım.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version