Bu siteyi kullanarak Gizlilik Politikası'nı ve Kullanım Şartları'nı kabul etmiş olursunuz.
Kabul et
HayrendişHayrendişHayrendiş
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Kategoriler
    • Aile
    • Araştırma
    • Bilim & Kurgu
    • Bilişim & Teknoloji
    • Biyografi
    • Sevgi & Aşk
    • Çeşitli Bilgiler
    • Çocuk
    • Denemeler
    • Edebiyat
      • Öyküler
      • Şiirler
      • Hatıralar
      • Mesajlar
      • Sözler
    • Eğitim
    • Felsefe
    • Finans
    • Genel
    • Gezi
    • Güncel
    • Günlük
    • Hayvanlar Alemi
    • Hukuk
    • İlahiyat
    • İş ve Meslek
    • Kişisel Gelişim
    • Kitap & Dergi
    • Kültür & Sanat
    • Maneviyat
    • Motivasyon
    • Müzik
    • Nostalji
    • Psikoloji
    • Sağlık
    • Sevgi & Aşk
    • Sosyoloji
    • Spor
    • Tarih
      • Tarihi Mekanlar
    • TV & Sinema
    • Yaşam
    • Yemek & Mutfak
  • Okuma Listem
    • Okuma Geçmişi
    • İlgi Alanları
  • İletişim
Arama
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim
© 2024 Hayrendiş - Sitede yer alan makale, yazı ve şiirlerin tüm hakları yazarlarına ve Hayrendis.com'a aittir. Kaynak gösterilerek de olsa kullanılamaz. Web Tasarım: YD Web
Okunuyor: İletişim Engeli
Paylaş
Bildirimler Daha fazla göster
Yazı Tipi Yeniden BoyutlandırıcıAa
HayrendişHayrendiş
Yazı Tipi Yeniden BoyutlandırıcıAa
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim
Arama
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Kategoriler
    • Aile
    • Araştırma
    • Bilim & Kurgu
    • Bilişim & Teknoloji
    • Biyografi
    • Sevgi & Aşk
    • Çeşitli Bilgiler
    • Çocuk
    • Denemeler
    • Edebiyat
    • Eğitim
    • Felsefe
    • Finans
    • Genel
    • Gezi
    • Güncel
    • Günlük
    • Hayvanlar Alemi
    • Hukuk
    • İlahiyat
    • İş ve Meslek
    • Kişisel Gelişim
    • Kitap & Dergi
    • Kültür & Sanat
    • Maneviyat
    • Motivasyon
    • Müzik
    • Nostalji
    • Psikoloji
    • Sağlık
    • Sevgi & Aşk
    • Sosyoloji
    • Spor
    • Tarih
    • TV & Sinema
    • Yaşam
    • Yemek & Mutfak
  • Okuma Listem
    • Okuma Geçmişi
    • İlgi Alanları
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2024 Hayrendiş - Sitede yer alan makale, yazı ve şiirlerin tüm hakları yazarlarına ve Hayrendis.com'a aittir. Kaynak gösterilerek de olsa kullanılamaz. Web Tasarım: YD Web
Hayrendiş > Felsefe > İletişim Engeli
Felsefe

İletişim Engeli

Hüseyin Çağrı Topaloğlu
Yayınlanma 3 Temmuz 2025
20 Görüntüleme
Yorum yapılmamış
5
Paylaş
5 Dak. Okuma
Paylaş

Herhangi bir yerde sosyal bir varlık varsa, oradaki yaşamın ve bağın en önemli taşı iletişimdir. Bu taşla insan bazen kapı döver, bazen de kapı kapanmasın diye eşik nöbeti tutar. Hayvanlar hayvanlarla, insanlar insanlarla, hatta bitkiler de bitkilerle. Bu da yetmez ve dilleri farklı türlerin arasında da, birbirleriyle yolları kesiştikçe farklı şekillerde iletişim kurulur. İstesek de istemesek de insan, tükenene kadar bir irtibat hâlindedir. Bazen kendini anlatmak ister, bazen kendi ötesini anlamak ister. Bu dileklerinin özünde bilgi açlığı ve yalnızlığın zayıflığını kapatma ihtiyacı yatar.

Koca evrende insan, yanında insanlar varken bile yalnızdır. Bir de gerçekten tek başına kalsa, esamesi bile okunmaz. Tabii ki çok fazla insan, insanların arasında da yalnız olmaktan şikâyetçi olacaktır; ama gerçek ve tam anlamıyla yaşanan yalnızlık, şikâyetini bile yaptırmayacak güçtedir. İnsanı öyle derinden yorar ve meşgul eder ki siz sadece yaşamaya çalışmak zorunda kalırsınız. Ayrıca yalnızlık, övgüsü yapılabilecek kadar dar bir kavram da değildir. Yalnız kalabilme konforu övülebilir, fakat tamamen yalnızlığın büyük bir dikte kuvveti vardır ve insan için acziyetten ibarettir. İnsan, bu zayıflığını yenmek için insanlığa ulaşması gerektiğini bilir. İnsanlığa ulaştığındaysa kimi zaman kötülükle karşılaştığı için, kimi zaman da kibrine yenildiği için yalnızlığa özlem duyar ve bunu dile getirir. Böylece insan, toplumun içinde kendini bulma içgüdüsüyle var olur. Bu varlığı sürdürebilmenin de yegâne yolu güçlü olmaktan geçer. Her çağda gücün farklı karşılıkları ve tezahürleri olmuştur. Kimi zaman silah, kimi zaman kitap, kimi zaman da hitap. Yine de her gücü elde etmenin en kestirme yöntemi bilgidir.

Sadece bilmek değil; bildirmek veya bildirmemek de gücün büyük göstergelerindendir. Bu fark edildiğinden beri bilgiye yaklaşımımız köklü bir değişim geçirdi. Artık bilginin doğruluğundan ziyade, bize ne hissettirdiği veya hangi ideolojiyle örtüştüğü daha önemli hâle geldi. Özellikle sosyal medyanın etkisiyle insanlar, sadece kendi düşüncelerini pekiştiren verileri arıyorlar. Gerçekler bir kenara itilip, duygusal bir bağ kurulabilen içerikler tercih ediliyor. Bu durum, tartışmaların yüzeyselleşmesine ve derinlemesine düşünme yetimizin zayıflamasına yol açıyor. Birçok insan, kendi bakış açısını destekleyen bilgilere sarılıyor; bu da kutuplaşmayı artırıyor. Eleştirel düşünme becerilerimiz zayıflarken, önyargılarımız güçleniyor. Duygularımızın ve ideolojilerimizin gölgesinde kalan bilgi, gerçekliği çarpıtıyor. Çarpıtılmış gerçeklik ve fanatizm, insanlar arasındaki iletişimin en büyük ve en sinsi düşmanı. Bu düşmanın kendine ait bir cephesi yok ve insanların psikolojik, fizyolojik, felsefi ve dini her savaşında, tarafların güçlerini dengede tutacak şekilde yer alıyor. Kazanmaya yetecek baskın güce sahip bir tarafı olmayan her savaş, insanlığı içten içe çürütür. İçi çürümüş insanlar arasında gezinmek zorunda olmaksa, bütün dünyanın sitemidir. Belki de en çok bu yüzden yalnızlığı över insanlar.

Peki, bu savaşı insanlığın hep birlikte kazanma şansı var mıdır? Elbette var; ama gel de bunu insanlara anlat. Niye böyle söylüyorum? Çünkü bu savaşı kazanmanın yolu, silahın namlusunu kendimize çevirmekten geçiyor. Kendi düşüncelerimizi sorgulamak ve farklı bakış açılarına açık olmak, bu karmaşık dünyada daha sağlıklı bir iletişim kurmamıza yardımcı olabilir. Bu yüzden kendime sık sık soruyorum: Gerçekten ne düşünüyorum? Düşüncelerim, hayatın karmaşası içinde kaybolmuş küçük, alelade parçalar mı, yoksa beni derin bir anlama taşıyan yol haritası mı? Benim düşüncelerimin herkesten farklı olarak bana yol gösterici olduğunu nasıl anlayacağım? Elbette başkalarının da düşünebildiğini fark ederek. Bizden farklı şartlarda, tecrübelerde ve duygusallıkta yaşarken, doğal olarak bizle aynı düşünme ihtimalleri, bizden farklı düşünme ihtimallerinden düşüktür. Aslında diğer insanları; paralel evrenlerde, farklı şartlarda yaşayan benlerin aynı evrende kesişmesi olarak görebilmeliyiz. Tıpkı klişeleşmiş olsa da “Her insan kardeştir.” düsturu gibi. Böylece paralel evrenler teorisine kafa yormadan önce, paralel zihinler gerçekliğini kabullenebiliriz. “Ben olsam şöyle yapardım.” demek çok kolay ama o noktaya gelmek çok zor. Çünkü biz o insanla aynı geçmişi paylaşmadık. Bizim kumaşımız leke tutmayacak cinsten diye üryanlığı kınama hakkımız olmamalı. Üşüyeni çıplaklıkla suçlamaktan kurtulmamız gerekir. Suçlamaya gücümüz yetiyorsa, kucaklamaya da gücümüz yetebilir. Doğru iletişim, derin bir okyanusa dalmak gibi hissettirir; ne kadar derine inersen, o kadar bilinmezliğin korkusunu yaşarsın ama o derinlikte mutluluğun inci tanelerini de bulabilirsin. Bunu söylerken bile yine muhatabımı düşünemediğimi fark ediyorum. Ben, insanları anlamaya çalışacak kadar güce sahibim diye herkesten bunu ummam da, yine iletişim engelli olduğumu gösteriyor. Engeller aşılabilir; fakat engelini kabullenip çare aramak elzemdir. İşte bu yüzden, tek taraflı iletişim her zaman sağlıksızdır. Sağlıklı ilişki bağları için herkesin hoşgörü karantinasında vakit geçirmesi gerekir. Çünkü hor görünün ve anlayış eksikliğinin tedavisi, kısa vadeli bir iş değildir. İletişimde sağlık gönüllülük işidir; ama yine de biraz da olsa toplumsal teşviğe muhtaçtır.

Bu Yazarın (Hüseyin Çağrı Topaloğlu) Diğer İçerikleri:

Tahammülsüzlük Üslubu

Kaliteli İnsan

Şanslı mısınız?

Dedemin Saati

Kendini Özlemek

ETİKETLER:Hüseyin Çağrı TopaloğluHüseyin Çağrı Topaloğlu yazılarıiletişim engeliiletişim sorunuönerilenler
Bu İçeriği Paylaş
Facebook Whatsapp Whatsapp Bağlantıyı kopyala Yazdır
Tepki Ver
Hayran0
Mutlu0
Üzgün0
Uykulu0
Sinirli0
Şaşkın0
Göz Kırp0
YazanHüseyin Çağrı Topaloğlu
Bağlantılar:
Yazar
Önceki İçerik 26 Mayıs 1989 Liverpool – Arsenal Maçı – 1
Sonraki İçerik Kendine Veda
Yorum yapılmamış Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sosyal Medya

FacebookBeğen
XTakip Et
InstagramTakip Et
YoutubeAbone Ol

Yeni İçerikler

Kendine Veda
Arife Özden
Şiirler
3 Temmuz 2025
23 Görüntüleme
26 Mayıs 1989 Liverpool – Arsenal Maçı – 1
Gökhan Yılmaz
Spor
3 Temmuz 2025
25 Görüntüleme
Fast
Ahmet Aydın
Şiirler
3 Temmuz 2025
44 Görüntüleme
İtalya Gezi Notlarım
Nezihat Keret
Gezi
2 Temmuz 2025
78 Görüntüleme
Sanrı
Ramazan Taşcı
Şiirler
2 Temmuz 2025
45 Görüntüleme

En Çok Yorumlananlar

Minimalizm
Yaşam
Pilav
Hatıralar Öyküler
26 yorum
Aynanın Söylediği
Öyküler
26 yorum
Yorgunuz
Güncel
26 yorum
Her Şey Kendini Tanımakla Başlar
Öyküler
25 yorum

Bunları da beğenebilirsin

Denemeler

Zamanında Yüzleş

6 Aralık 2023
Şiirler

Eyvahlar Olsun

26 Kasım 2022
BiyografiEdebiyat

Bir Çiğnenen Ülkenin Hak Bağıran Sesi Ahmed Cavad

8 Ocak 2023
Psikoloji

Stresin Vücuda Etkileri ve Stresi Azaltmanın Yolları

23 Mart 2024
//

Hayatın Lezzeti “Hayrendiş” Olmakta!

Kurumsal

  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim

Hızlı Menü

  • Tüm Gönderiler
  • Bugün Eklenenler
  • Okuma Listem
  • İlgi Alanları
HayrendişHayrendiş
Bizi takip edin
© 2024 Hayrendiş - Sitede yer alan makale, yazı ve şiirlerin tüm hakları yazarlarına ve Hayrendis.com'a aittir. Kaynak gösterilerek de olsa kullanılamaz. Web Tasarım: YD Web
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim
Tekrar Hoş Geldiniz!

Hesabınıza giriş yapın

Username or Email Address
Password

Şifreni mi unuttun?