2025 dönüşüm yılından 2026 kapıların açıldığı yıla geçiş Bazı yıllar vardır, seni değiştirir. Bazı yıllar ise değiştiğini harekete geçirir. 2025, değiştiğin yıldı. 2026 ise değiştiğin hâli yaşama geçirdiğin yıl. 2025, ruhun için bir eşikti. Kolay olmadı. Çünkü dönüşüm, çoğu zaman huzurla değil; sarsıntıyla gelir. O yıl sana yeni bir hayat vermedi. Önce eskisini söktü. Katman katman. Sessizce değil, fark ettire…
Soğuk bir aydınlık. Ansızın bir ışık patlaması yaşıyordu gökyüzü. Öylesine sıcak, öylesine kavrulmuş, Sanki aydınlığı yarmaktı niyeti. Çıplak gözle güneşe bakmak istedi; Gözleri alabildiği kadar alsın ışığı diye. İçinin karanlığını, güneşin ışığıyla tamamlamaktı umudu. Yazın çıkan güneşin içini ısıtmadığını, Ruhunun hep soğuk olduğunu uzun zamandır biliyordu. Kış güneşi belki de ruhunun soğukluğunu ısıtırdı. Güneş, çıplak ve pervasızdı; dokunur gibiydi insanın…
Hepimizin bazen vazgeçmekte zorlandığı kişiler, durumlar ya da varlıklar olmuştur. Özellikle insan ilişkilerinde, hatta duygusal bağımlılıklarda, bizi yoran ve ilerlememizi engelleyen bağlar kurabiliriz. Bu bağlar çoğu zaman alışkanlıktan, korkudan ya da yalnız kalma endişesinden beslenir. Bırakmak zor gelir; çünkü insan, tanıdığı acıyı bile bilinmeyen bir iyiliğe tercih edebilir. Oysa gerçek bağlılık, bir şeyi sıkı sıkıya tutmak değildir. Gerçek bağlılık, serbest…
Yeni bir yıl, yeni umutlarla geliyor. İnsanoğlu yaratılışından dolayı bir şeylere bağlanmak zorundadır. Umut etmek, yaşam sevincinin başlama noktasıdır. Geçmişi değiştiremeyiz; gelecek için planlar yapıp rota hazırlayabiliriz. Bunları yaparken anı yaşamak zorundayız, çünkü bizim olan ne geçmiş ne de gelecektir; bizim olan sadece yaşadığımız andır. Sağlıklı bir şekilde uyanabiliyorsak, sevdiklerimiz yanımızdaysa her şeyin bir çaresini, bir yolunu bulabiliriz; yeter ki…
Ne güzel de demiş Şair Necip: “Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam.” Hayatta sahip olunabilecek en değerliler; hayatı hayat yapacak olanlar... Bir masanın dört ayağı gibi insanı dimdik ayakta tutacak olanlar... Bir sevgili olsun ki gönül köşkü boş kalmasın, yürek sevgiyle atsın; sevgilisiz bir kalbin var mıdır etten farkı? O sevgili ki her şeye sevgiyle baktıran; o sevgili, küçücük şeylerden bile…
Kim sever seni benim kadar? Söyle düşlerine seni kim katar? Sisli bir…

Hayat, çoğu zaman genellemeler üzerine kuruludur; zihnimiz düzen ister, kurallar koyar, kaideler…
Herkese merhaba canlarım. Evet, bir yılın daha sonuna geldik. Hem benim hem…
Uzaylılar gelecek, deprem olacak, büyük tufan kopacak, sel olacak, kıyamet yaklaştı… Bunlardan…
Suna hastanenin bahçesinde bir ağacın altında hemşireyle birlikte oturuyordu. Hemşire Suna’yı konuşturmaya…
Çocukların dil, kavramsal ve bilişsel gelişimleri açısından bebeklik dönemlerinden itibaren kitaplarla ilişki…
Henüz vakit varken ağlayın; çünkü ölüler ağlayamaz. Hatta yaşamıyorken konuşamaz kimse, derdi…
Geçtiğimiz günlerde büyük bir duayeni andık; Mehmet Doğan. Türkçe dilinin zenginleşmesinde ve…
Öz şefkat, kısaca zor zamanlar geçiren bir arkadaşımıza — örneğin kendini yetersiz…
Bir gün alıp başımı gitmek istedim, şöyle bir uzaklaşmak, olabildiğince uzaklaşmak. Ruhumda buhranlar, gönlümde incinmeler, kalbimde kırıklar kafamda düşünceler, dalgın adımlarla yalnızlığımla yoldaş olup insanlardan uzaklaşmak istedim. Sükûnet bir şarkı…



Hesabınıza giriş yapın