Yaşamanın anlamı nedir diye sordum kendime; sevmektir, sevilmektir, anlaşılmaktır, dedim…
Sevilmediğin, anlaşılmadığın zaman kendini karanlığa mahkum edersin; gökyüzünün rengi mavi iken sen kara görürsün ve özgürlüğe yelken açmayı unutursun.
İçindeki seni kaybetme, umudunu yitirme, olaylara sadece kendi pencerenden bakma; hayata güzel bak ki güzel gör, ki hayatın bir anlamı ve önemi olsun…
“Yaşam silahla atılan oka benzer.”
Doğru yöne atarsan neşe elde edersin, ama sürekli ok yanlış yöne giderse pişman olursun; ardından keşkeler ortaya çıkar.
Ah, bıktım bu hayattan, yaşamak istemiyorum; hayatın rengini yitirmiş gençler görüyorum etrafımda, bu tür cümleler duymaya başlıyor ve çok üzülüyorum. Yaşadığımız dünya o kadar güzel ki; Mevla’m her şeyi öyle bir nizam içinde yaratmış ki; gökyüzü, deniz, doğa, en güzeli de kuş sesleri ve kainatın her ücrasında Esmaül Hüsna’nın birer tecellisi saklı.
Biz kendimizi içimize hapsettiğimiz için huzuru kaybetmişiz, kendimizi sonu olmayan bir yalnızlığa sürüklemişiz ve biliyoruz ki yalnızlık sadece Allah’a mahsustur.
Sürekli olumsuz düşünerek hayatımızı farklılaştıramayız; kafamızın içinde onca soru işareti varken kendimizi tanıyamayız, kimliğimizi belirleyemeyiz, kendimize sürekli yabancılaşırız; bu şekilde hayata renk veremeyiz. Kendimize bir çizgi çizmeli, yüreğimize güzellikler ekmeliyiz.
Biliyoruz ki bu dünya bir rüyadır ve bir gün uyandığımızda içimiz neden bahar kokmasın, yüreğimiz neden çiçek açmasın, eğer biz bu kokuyu duymamışsak halimiz
“Çölde gezen derviş gibi susuz çöle benzer.”
Evet sevgili dostum, yaşadığımız hayat aslında o kadar güzeldir ki; hayata çirkin bir gözlükle baktığımız için kirli görüyoruz.
Güzel bakan güzel görür, kötü bakan ise kötü görür; bu sözü kendimize rehber etmeliyiz.
Hayat bazen bize her istediğimizi vermez; “Her şey güzel olacak” bu yalanı kim öğretti bize? Zorluk çekmeden, yüreğimize çile tohumu ekmeden meyvesini yemek olur mu? Allah vermiyorsa bin hayır; ara, karıncanın bile rızkını veren Hüda seni mi ihmal eder sanırsın? Ey can, nasipten öte yol yok biliyorsun, değil mi?
Üzülme, tam tersi Allah’ın bir hikmeti gizlidir bin sırda.
Bu hayatta hepimiz birer yolcu, birer misafiriz; gideceğimiz yolu, geldiğimiz yeri unutmamalıyız.
Biliyoruz ki bu dünya bir imtihan yurdudur; eleklerden binlerce kez elekleneceğiz ki her bir sancının, sızının ardından gösterdiğimiz metanet cennetin anahtarı olsun. Evet sevgili dostum, cenneti öyle elleri cebinde kazanamazsın; bu masalı kim anlattı sana?
Her imtihanda bir umudumuz olmalı, Yusuf misali; ve biliyoruz ki güzel şeyler sabırdan sonra gelir. Öyle her şey bir anda olmaz azizim; önce tohum atarsın, yeşerir, sonra meyve verir. İmtihandan geçmeyen ömür çiçeksiz bahara benzer, azizim.