Çocukluğumda müstakil bir evimiz, evimizin çok güzel bir bahçesi, bahçede de bir kümesimiz vardı. Doğaya, bahçeye, börtü böceğe çok merağım vardı. Tavukları, kazları, ördek ve hindileri hep gözlemlerdim. Annem kümese doğru yönelir, taze günlük yumurtaları toplardı. Yumurtanın rafadanını, omletini, menemenini yapar, bizi özenle beslerdi. Annemin kümeste yumurta toplayışını da seyrederdim bazen. Annem, tavuk, kaz ve ördek yumurtalarını topladıktan sonra, “Ya bu hindiler yine kümeste yumurtlamamışlar, Allah bilir yine hangi ağacın, hangi çalının altına yumurtlamışlar,” diyerek başlardı söylene söylene hindi yumurtalarını aramaya…
Yine bir gün bahçede kümes hayvanlarını izliyordum. Annemin hindilere söylenmemesi için hindileri takibe aldım. Hindiler, sessiz sakin, buldukları ilk ağacın, ilk çalının altına ya da otların arasına, kocaman, neredeyse tavuk yumurtasının iki katı kadar büyük ve hafif benekli yumurtalar yapıyor ve aynı sessizlikte oradan ayrılıyorlardı. Yumurtaları toplayıp sepete koydum, sonra da tavuklara yöneldim. Tavuklar, hindilere göre daha düzenliydiler. Yumurtalarını kümesteki folluğa yapıyorlardı.
Yumurtalarını yapar yapmaz, bir mahalleyi ayağa kaldıracak kadar gıdaklamaya başlıyorlardı. “Bakın, ben bir yumurta yaptım! Bakın, işte bu benim eserim!” dercesine bağırıyorlardı.
Tavukları ve hindileri karşılaştırdım. Hindinin yumurtası, tavuk yumurtasına göre daha büyük, daha lezzetli ve daha besleyiciydi. Hindi bu yumurtayı sessiz sedasız, gürültüsüz yapıyordu. Yumurtası, hindiye göre daha küçük olan tavuk ise bir yumurta yaparken kıyametleri koparıyordu.
Ertesi gün bakkala alışverişe gittim. Bir müşteri tavuk yumurtası alıyordu. Gözlerim hindi yumurtası aradı ama bulamadım. Demek ki hindi, tavuk kadar reklam yapmamış, yumurtalarının tanıtımını yapamamıştı. Bu yüzden bakkallar, marketler tavuk yumurtası ile doluydu.
Günümüzde de çevremize, iş dünyasına, kurumlara baktığımızda, bazı insanların tıpkı hindinin yumurtası gibi çok kaliteli ve güzel işler yaptıklarına şahit oluyoruz. Ancak bu güzel işleri yapan kişiler, mütevazılıklarından dolayı bu işleri sessiz sedasız, yaygarasız yapmaktadırlar. Bu yüzden toplum tarafından bilinmemektedirler. Bunlar, perde arkasında, görünmeyen kahramanlardır. Hiçbir yerde onlardan söz edilmez.
Bazıları da, yaptıkları her küçük işten sonra, tıpkı tavuğun gıdaklaması gibi tüm ahaliyi ayağa kaldıracak kadar gürültü çıkarırlar. “Bakın, bakın, bunu ben yaptım!” diye, hatta biraz daha ileri giderek başkalarının yaptığı işleri de sahiplenirler… Piyasaya baktığımızda da prim yapanlar, el üstünde tutulanlar da bunlar…
Hindiler hâlâ sessiz sedasız yumurtluyorlar, tavuklar da gıdaklayabildikleri kadar gıdaklıyorlar.