Hani derler ya, “Perşembenin gelişi…”
Sonunda ayyuka çıktı. Başka bir deyişle, bahis şikesi…
Bahis baronları, kötü yöneticiler, kulüpçü medya… ve Türk futbolu yere çakıldı. Bu sadece ay icebergin görünen yüzü; devamı gelecektir.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın geniş kapsamlı soruşturma yürüttüğü skandalın sonu, “Temiz Eller Operasyonu” olsun.
Bahis oynadığı tespit edilen 1024 futbolcu açıklanırken, Süper Lig dışındaki alt ligler ertelendi. Yasa dışı bahis olaylarına hakemler, futbolcular ve menajerlerin bulaştığı tahmin edilirken gözler yöneticilere çevrildi.
Yasa dışı bahis, adı üzerinde yasa dışı olduğu için banka hesaplarından oynanmıyor. Maalesef ülkemizde bu konuya açık pek çok ödeme kuruluşu mevcut. Devlet de bunlara el koyunca, hepsinin altyapı verileri ele geçmiş oldu.
Bu noktada halkın beklentisi şu: Kimsenin gözünün yaşına bakılmadan bu berbat olayın spor alanlarından temizlenmesidir.
Ancak bu olayın seyri konusunda gizlilik olmasına aldırmaksızın, TFF’nin alelacele açıklama yapması kafamı karıştırmadı değil. Futbol Federasyonu, sanki olay ortaya çıksın, belli olsun ya da birilerinin delilleri karartmasına imkân tanır gibi…
TFF’nin yaptığı açıklamalar oldukça sağlıksız. Çünkü olayın merkezinde teknik adamlar ve diğer paydaşlar var. Bunlar, Misli.com ile TFF arasında yapılan anlaşma ile ortaya çıkmıştır.
Skandal tam da bundan sonra baş gösterirken, yayıncı kuruluş büyük bir skandala imza atıyordu. TFF ile anlaşarak “veri tabanında maçları izleyebilirsiniz” diyerek hakemleri davet eder.
Oysa dünyanın her yerinde bahis şirketleri ile hakemler arasında duvar örülür. Mevcut başkan ne bu konuya ne de o dönemin ve daha sonraki TFF başkanlarının isimlerinden bahsetmiyor.
Türk futbolundaki bu bilinmezliklerin bitmesi için bu işin sonuna kadar gidilmesi şart. Burada futbolun tüm paydaşlarına ve herkese büyük görev düşüyor.
25-30 yıldan bu yana her geçen gün bir önceki yıldan daha da kirlenerek bu günlere gelindi. Her alanda gördüğümüz yasal eksiklikler, futbol alanında da mevcut.
Kulüp üyeliği ile yetinmeyip aynı ligde iki kulübün sahibi olan kişilere dahi yaptırım ya da yasak getiremeyen bir adalet sisteminden söz ediyorum.
Suçu sabitlenmediği sürece herkesin masumiyet karinesine inancımız tam. Ancak bazı konularda adeta gözümüzün içine soka soka yapılınca gidişatı tahmin etmek de zor değil.
“Cinayet mahalline ilk gelen katilidir” şablonundan yola çıkarak, birileri panik butonuna yapışıp kaldılar.
Umarız bu çıkış, futboldaki temizlenmeye kadar gider. Türk futbolu elden gitmeden toparlanmalı. Yoksa kötü niyetli yöneticiler, kötü mecralardan dolayı kötü uygulamalarıyla adeta duvara tosladı.
Bu kadar ahlaksızlık fazla…
İyiliğe ve temizliğe, dünyanın olduğundan daha çok bizim ihtiyacımız var.
“Spor, ruh ve beden sağlığıdır.”
















