Her insan belki de bir hırsızdır; asla kabul edemeyeceği duygu hırsızı… Evet, ne mal ne de bir para çalınır burada. İnsan bazen bir duyguyu çalar fark etmeden veya bilinçli bir saygısızlıkla. Bazen bir kalbe izinsiz girer, o kalpte derin izler bırakır. Ve bazen de sevmiş gibi davranarak masum duyguları arsız bir hırsız gibi sömürür, bir ömrü sessizce eksiltir.
İşte bu yüzden diyorum! Her gönül, kendine ait olmayan duygularla sınanırsa, o duygu artık bir yasak elmadır. Dokunması tatlı, sonrası pişmanlıkla acı.
Duygular da emanet olur bazen. Bir bakış, bir söz, bir tebessüm… Kalpten kopar, kalbe düşer. Ama her kalp, emaneti taşıyacak kadar sadık değildir. Bazen bir gönülde açılan yer, diğer gönülde bir yıkıma dönüşür. İnsan bazen sırf değerli hissetmek için başkasının sevgisini sömürür. İşte bu, duygunun hırsızlığıdır.
Günümüzde ne çok kişi sevmiş gibi yapıyor, ne çok kişi karşısındakini dinliyor gibi yapıp aslında sadece kendini konuşturuyor. Bir gönlü umutla süsleyip sonra da “Ben sana bir şey vaat etmedim.” diyerek geri çekilen insanlar… İşte en çok onlar, yasak elmanın tadını bilmeden ısıranlar.
Oysa sevgi, bir gönül izniyle gelen misafirdir. Kalbe zorla girilmez. Duygular sahiplenilmez, emanet alınır; incitilmeden, kirletilmeden korunur. Aksi hâlde bu sadece bir duygusal hırsızlık değil, bir insanın iç dünyasını yağmalamaktır.
Birine “Seninle bir gelecek hayal etmedim.” diyebilirsin ama onun seni hayal ettiği geleceği çalmış olursun. Birini “Ben seni sevmiyorum.” diyerek terk edebilirsin ama onda sevgiye olan inancı söndürmüş olursun.
Gönül çalmak mecaz değildir artık. Birine verdiğin huzuru geri alıp sessizce gitmek, bazen silahsız can katline eşdeğerdir…
Sevmek de, susmak da, geri çekilmek de bir edep ister. Kalbe yasak elmayı uzatmamak gerekir. Zira bazı yaralar aşkın değil; ihmalin, hoyratlığın ve duygusal gaspın eseridir. Gönül kırmadan, umut çalmadan, sevgi taklidi yapmadan yaşamak ne güzeldir.
Yasak elmayı sunan da, el uzatan da bilsin: Bazı günahlar tövbe ile silinir ama bazıları sadece vicdanla ömür boyu taşınır.
ÂDEM İLE HAVVA
Yasak elmaya uzanan ilk eldi belki de her şeyi başlatan… Bir emre itaatsizlikten öte, bir merak, bir yakınlık, bir zayıflık, bir insanlık hâliydi. Âdem ile Havva’nın hikâyesi sadece cennetten yeryüzüne değil, kalpten kalbe uzanan o ince çizgiyi de anlatır bize. Her insan kendi cennetini kaybeder bazen; yanlış bir kelimeyle, vaktinden erken uzanan bir el ile…
Bugün de hâlâ o yasak elmayı sunanlar var. Kimi güzel sözlerle, kimi eksik ilgiyle, kimi ise sevgiyi sahiplenmeden oynadığı rol ile… Ve kimi, o elmayı ısıranın kalbine hesap soruyor, kendi uzattığını unutup.
Âdem ile Havva’nın hikâyesi bize sadece düşüşü değil, affı da anlatır aslında. Ancak biz ne düşmeyi kabulleniyoruz ne de affetmeyi öğreniyoruz. Birinin gönlünü kendimize cennet yapıyor, sonra da o gönlü yeryüzüne fırlatıp gidiyoruz. İşte asıl düşüş budur; kişinin kendi içinden kovulması…
Âdem de Havva da yanlıştan dönmesini bildi. Ama biz… Ne yanlışın adını koyabiliyoruz ne de içimizdeki kırıkları onarabiliyoruz. Seviyormuş gibi yapıyoruz ama sevmiyoruz, değer veriyormuş gibi yapıyoruz ama vefa göstermiyoruz. Bir duyguyu uyandırıp sonra da “Ben sana bir şey demedim ki.” diyerek arkamıza bile bakmadan gidiyoruz.
Çünkü hepimiz haklı görüyoruz, boy aynasından bakıyoruz; gerçekten yüzümüzü görebiliyor muyuz?
Oysa bir gönüle girmenin vebali vardır. Her sevgi, bir sorumluluk taşır. Tıpkı Âdem’in sorumluluğu gibi, tıpkı Havva’nın teslimiyeti gibi.
Evet, her insan bir yasak elmanın hikâyesini yaşar hayatında. Ama mesele elmaya uzanmakta değil, o elmayı neden ve nasıl tuttuğundadır. Kimisi masum bir niyetle yaklaşır, kimisi ise kendi arzularının peşinde… Fakat unutulmamalı: Sevgiyle başlayan her şey, sevgiyle korunmalıdır. Yoksa kalpten kovulan her duygu, insanı kendi yalnızlığına sürer.
Ve belki de artık sormanın vaktidir: Sen o elmayı uzatan mısın, yoksa kendine uzatılanı sorgusuz kabul eden mi?
Yolunuz gül renginde, gül kokusunda olsun her daim…
Kıymetli Amine hocam fevkalade bir konuyu kaleme aldınız cânı gönülden tebrik ederim iyiki varsınız