Çok süslü cümleler yazmak gerek anneleri anlatmak için… Rehber, sırdaş, en iyi arkadaş, ilk aşk… Bu sıfatlar uzar gider. Ama bazen anlatmakta zorlanıyor insan; gittiyse annen uzaklara, bir bayramda öpemiyorsan elini, sarılamıyorsan mutluyken, ağlayamıyorsan omuzunda… O kelimeler boğazına takılır kalır.
Hele de annen sana annelik yaparken, sen de annene annelik yapmışsan ve giderken annen, ondan kalan en güzel mirasları, kardeşlerini sana emanet etmişse… Sanki konuşmaya, anlatmaya, içini dökmeye hakkın yokmuş gibi gelir.
Doğurmadan anne olmuşsundur, o yükü bile isteye almışsındır omuzlarına ve dimdik, güçlü bir kadın olmak zorundasındır. Halbuki annen yanında olsa, o minicik kız çocuğu olacaksın; naz edeceksin, şımaracaksın hatta…
Hep derler ya anneler: “Evladın olsun anlarsın.” Ben, evladı olmadan anlayanlardanım.
Annem çok küçükken evlenmiş, daha çocuk yaşta sayılırmış. Benimle birlikte büyümüş. Öyle derdi… Ne çok oyunlar oynardık 🙂 O zaman anlayamazdım elbette, şimdi şimdi anlıyorum. O, oynayamadığı bütün oyunları benimle oynamış…
Çok erken gitti annem. Her ölüm erkendir ama daha yapacak çok şey vardı… Babam daha önce gitmişti. Hoş, babam varken de annem bize hem anne hem baba olmuştu. Belki de ondan, ben de annem gibi her şeyimi kardeşlerim için yaptım…
Bir çocuğum olmadı ama iki kardeşim var… “Bir doğurmadın, bir emzirmedin,” derdi anneannem… Evet, bir doğurmadım, bir emzirmedim… Annemden kalan en güzel miraslarım…
Doğuranların, doğurmadan anne olanların, doğurduğunu bağrına basanların, doğurduğunu bağrına bile basamamış olanların, doğurmadığını bile bağrına basanların, baba olması gerekirken hem anne hem baba olanların, kendi anne, vicdanı anne, ruhu anne olanların, kocaman yürekleri ile her yavruya annelik yapmaya çalışanların, yavrusunu kara toprağa vermiş annelerin gününü kutluyorum.
Kendisi toprağa dönmüş olan annelere rahmet, geride bıraktıkları sevenlerine sabır diliyorum. Çok geç olmadan, toprağına sarılmak zorunda kalmadan gidin; sarılın, öpün o güzel elleri, yanakları…
Sevgi, merhamet, vicdan anneden gelir. Bırakmayın onları da orta yerde…
Ve;
İçinizdeki çocukla olan sohbetiniz hiç bitmesin… Hayatınızın en güzel bölümü çocukluğunuz, en masum yanınız çocukluğunuz… Onu sakın ihmal etmeyin…
En güzele emanetsiniz…
Sevgi ve saygıyla…