Yeryüzünde yaşayan iki farklı cinsten biri olan erkek, toplumun bir başka kesimini belirler. Ataerkil toplumlarda erkeğin gücü daha belirgindir. Önce evlat, sonra abi, eş, baba görevlerini üstlenirler. Çoğu zaman babaların sağ kolu, evin ikinci erkeği olurlar.
Sorumluluk duygusu verilen erkek çocuk, bir meslek edinmeye yönlendirilmelidir. Ev geçimi ve düzeni önce ailede öğrenilir. Sorumluluk duygusu verilmeyen çocuk, gençlik yıllarında farklı yerlere savrulur. Aileyi yorar, yıpratır. Erkek, genelde kadına göre daha geç olgunlaşır.
Doğu toplumlarında el üstünde tutulan erkek çocuklar, daha hakimiyetçi ve otoriter bir yapıya yönelirler. Bir de bastırılan, susturulan çocuklar vardır. Onlar da maalesef toplumda sağlıklı bir yer edinemez, söz sahibi olamazlar. Erkek çocuklarına sorumluluklar yükleyin.
Çocuk yaştan itibaren (genelde 13-14 yaş), hem okumalı hem de mizacına uygun işler yapabilirler. Evlilik zamanları, kız çocuklarına göre biraz daha geç olmalıdır. Bir işi olan genç, ev yönetimi ve sorumluluk olgunluğuna erişmiş olmalıdır.
Zamanımızın gençleri maalesef bu sorumluluktan kaçıyorlar. Serbest birliktelik, nikahsız aynı evde yaşamlar, Müslüman Türk toplumunda kabul edilemez bir gerçektir. 1860’larda başlayan Avrupa (Fransa) özentisi bizi buralara getirdi. Önce televizyonlar, sonra sosyal medya, tüketim çılgınlığı gün be gün aile yaşamına darbe vurdu.
Kadın ve erkek farklı yerlere savruldu. Kadının beyanı esas alındı. Zaman zaman ezilen, yıpranan kadın, ev işinden ve düzeninden uzaklaştı. Eve yorgun gelen kadın, yemek yapmamayı yeğledi, hazıra yöneldi. Erkek de durmadı, o da dışarı yöneldi.
Boşanmalar arttı. Bir evde sevgiyle büyümesi gereken çocuklar, sağlıksız ruh hali ile bir yerlere savruldu. Tahammül azaldı, dünya hırsı ön plana çıktı. Erkekler ve kadınlar, evlerinin dışında mutluluk aramaya başladı.
Bu konuda azımsanmayacak kadar çok erkeğe terapi yapıyorum. Daha yeni bebeği olan baba, babalığını unutmuş, sorumluluğunu bitirmiş, dışarılarda gayri meşru hayatlarda mutluluk arıyor. Ya da gençler evlenmek istemiyor.
Sorun nerede? Çözüm ne? İkisi de insanda. Bu özentiyle gidersek aile birliğimiz derin yara alacak, belki yok olacak. Düşünelim, çözüm için geç kalmayalım.
Mutlu yuvalara sevgilerimle.