İnsan bazen durup düşünmeli: Yeni bir rota çizmenin zamanı gelmedi mi? Çünkü zaman, bahaneleri makul gösteren bir araç değil. Sığ kalmak, çoğu zaman koşulların değil, kişinin bilinçli ya da bilinçsiz tercihinin bir sonucudur.
Peki, sığ kalmak nedir?
Sığ kalmak; hayatın sunduğu değişimlere, dönüşümlere ve kişiyi geliştirecek bütün bilgi ve deneyimlere kapılarını kapatmaktır.
Oysa bilgiye ulaşmak hiç olmadığı kadar kolayken; okumak, araştırmak, izlemek, sağlıklı kaynaklara erişmek hem bize hem çocuklarımıza büyük bir kazanım sağlar. Sorunlara çözüm bulmak da, kendimizi geliştirmek de artık elimizin altında.
Bu durumu küçük bir benzetmeyle açıklayabiliriz:
Küçücük bir su birikintisinde yaşayan kurbağa, bütün dünyasının o su olduğunu zanneder. Zihni onu buna ikna eder. Bir gün yağmurlar yağar, su taşar ve o birikinti bir göle dönüşür. Alan genişledikçe kurbağa hem beslenmesinin hem yaşam alanının hem de konforunun değiştiğini fark eder. Meğer o minicik su birikintisi sandığından çok daha küçükmüş. Sınırlarını bilmediği için tüm yaşamını oradan ibaret zannetmiş.
Biz insanlar da çoğu zaman böyleyiz. Çevremiz, öğrendiklerimiz, bize gösterilenler… hepsi kendi “su birikintimiz”.
Ne kadar çabalarsak çabalayalım; düşüncelerimizin dar çerçevesi bizi daha büyük bir dünyayı görmekten alıkoyabilir. Çoğu insan koşullarından şikâyet eder ama o sığlıktan çıkmak için risk almaya da cesaret edemez.
Sürekli kurban rolündedir ama kendisini kurtarabilecek tek kahramanın yine kendisi olduğunun farkında değildir.
Bilmemek ona konfor sağlar; öğrenmek istemez çünkü öğrenmek sorumluluk yükler. Oysa zaman, hızla dönen bir çark gibi durmadan ilerliyor. Aynı görünümde, aynı yaşta, aynı ruh hâlinde kalmıyoruz. Hayatın akışına ayak uydurabiliyorken düşüncelerimizi neden bir kafese kilitliyoruz?
Bu sorunun cevabını sadece kişi kendi içinde bulabilir. Belki de şu an bu satırları okurken, kendi kafesine mi sığındığını yoksa yeni bir göle açılmaya hazır olup olmadığını sorguluyordur.
“Karanlıkla yüzleşmeyen kişi, hayatını kader diye adlandırdığı gölgelerle yaşar.” — Carl Gustav Jung

















Sevgili Lale hanım, yazınızı okurken insanın farkında olmadan en büyük haksızlığı kendisine yaptığını fark etmek ve yine yeniden düşüncesini usulca avuçlarıma bıraktığını hissetmek sanırım sizin farkınız…
Gönlünüz en güzel renkleri yazıya dökmüş ve bu renkleri gördüğüm için size çok teşekkür ederim, iyi ki varsınız…
Sevgilerimle.