Gençler! Geleceğimizi, ülkemizi, kendimizi emanet edeceğimiz, güvenmemiz gereken evlatlarımız. Peki biz onlara gereken sevgiyi, ilgiyi gösteriyor, doğruyu yanlışı öğretebiliyor muyuz? Ya da zamanın ruhu buna ne kadar izin veriyor? Bu sorunun cevabını yine geçmişimizde arayalım. 40-50 yıl önce aile kavramında belirli bir otorite hakimdi. Baba evin reisi, çocukların üzerinde belli bir hâkimiyeti vardı. Anne çocuklarını gözetir, hatalarını, yanlışlarını bazen güzellikle, bazen ciddi bir lisanla anlatır, koruyucu görevi üstlenirdi. Gençler anne babalarının yanında saygılı olur, her istedikleri yapılmaz, manevi değerler anlatılır, doyumsuz paraya endeksli yaşamamaları sağlanır, hem dini hem okul eğitimi alan eski kuşak çalışma hayatına kolaylıkla adapte olurdu. Sevgiyi çok vermenin zarar vereceğini o yılların tecrübeli büyükleri bilirdi.
Dönelim günümüze; uzman olarak şu durum beni endişelendiriyor: Her dediği yapılan, her istediği alınan, sınırsız özgürlük verilen zamane gençliği kolayca paraya erişmek, rahat bir hayat hayali, yanlış arkadaş seçimi ile aileden uzaklaşıyor. Gayesiz bir yaşam ya da gelecek kaygısı, beklentisiz bir başıboşluk madde bağımlılığına yönelebiliyor. Zaman zaman aileler de çaresiz kalıyor. Çok geç vakit eve gelmeler, okula gitmek istememeler durumu daha vahim hale getiriyor. Aile biraz baskı yapsa “Polisi ararım, KADES’e basarım, sizi şikâyet ederim, sığınma evine giderim.” diyen bir genç şeması görüyoruz.
Oysa bu uygulama amacından saptırılmamalıdır. KADES uygulaması, evinde şiddet gören, hayati tehlikesi olan kadınları koruma amaçlı doğru ve güzel bir uygulamadır. Ama ailenin çocuklarını terbiye etmek, eğitmek, disiplin uygulamak gerektiğinde her genç ailesine tehditle bu uygulamayı kullanma hakkına sahip olmamalıdır. Aile eli kolu bağlı olursa çocuklarını kim terbiye edecek? Arka sokaklarda dolaşan, madde kullanan bir gençlik hem topluma hem aileye bedeller ödetir.
Anne babalara uzman tavsiyem: Çocuklarınızın arkadaşlarını iyi tanıyın. Ailelerini de tanıyın. Doyumsuz, gayesiz, sorumluluktan uzak bir gençlik aileyi yorar, üzer, yıpratır. Evlatlarınızı spora, sosyal aktiviteye yönlendirin. Çok verici olmayın. Hayatın zorluklarını tanısınlar. Para kazanmanın zorluğunu yaşasınlar. İnternette çok vakit geçirmesinler. Anne baba otoritesini çocukluktan itibaren hissettirin. Yoksa geleceğimiz evlatlarımızı arka sokaklarda heba ederiz.
Mutlu, sağlıklı, çalışkan bir gençlik dileğimle…


















