Mutfak tam olarak neresi ve zaman içinde neye dönüştü, neler oldu? Evin kumanda merkezi. Sınıfsal bir yer. Aletler ve onların nasıl kullanıldığı. Teknoloji, toplumsal cinsiyet, sohbet yeri, zaman, zaman terapi merkezi. Ve olmazsa olmaz Türk kahvesinin kokusunun en yoğun olduğu yer.
1930’lardan 2020’lere kadar ne aşamalardan geçmiş, nerelerden nerelere gelmiş? Araştırmacı yazarlar mutfağın dönüşümünü araştırmışlar ve insanlarla konuşmuşlar. Eskiden piknik tüpünün konduğu yer mutfakmış. Cumhuriyetin ilkeleriyle beraber mutfakta gelişmeler olmuş. Bir laboratuvar gibi temiz, hijyenik yer. Çelik malzemeler kullanılıyor. Hepsi bir bütün oluşturuyor. Buna Asrilik deniliyor. Zamanla asriliğin sembolünden bir anda tüketimin olduğu yere dönüşüyor.
- 30’larda buzdolabından ve elektrikli olmayan ev aletlerinden bahsediyoruz.
- 50’lere doğru mutfağın yeri, konumu değişiyor. Mutfağa masa giriyor.
- 70’lere doğru kente göç başlıyor. Apartmanlar yapılıyor, taşınılıyor ve mutfak gene gözden düşüyor. Daha karanlık, hatta aydınlığa bakan yerler oluyor. Türk sinemasında “Cici Kız” ve “Vesikalık Yarim” adlı filmlerde de görebiliriz.
Özal döneminden sonra tüketimin artmasıyla elektrikli mutfak aletlerini de içerisine alan bir boyut kazanıyor. Fırın, ocak ve doğal gazın gelmesiyle çeşitleniyor.
90’lar ve 2000’ler de aletler de çeşitleniyor. 1+1 evler de ortaya çıkıyor. Salon içince mutfak ve küçük, dolabı az. Depo ve saklama alanı dar.
Frankfurt Mutfağı
Mutfakların bugünkü haline kavuşması. Mutfağı bir tür fabrikaya çevirmeye çalışıyorlar. İşlevsellik ön plana çıkıyor. Kadının zamandan tasarruf ederek, çok az zamanda, çok az hareket ederek çalışabilmesi. Her yer dolap olduğu için de uzanarak elektrikli aletlerine, pişirme alanına, deposuna ve saklama alanına yetişebiliyor. Bunların arasındaki mesafe o kadar az olmalı ki kadın hızlıca ve rahatça yapabilsin işini. Bu akım kadını özgürleştirebilmek için aslında. Kadın bunu külfet gibi görmeyecek. Öte yandan kadın, sosyalleşme alanı olan salondan uzaklaşıyor. Çocukları orada ve aklı onlarda kalıyor. Mutfakta sadece iş yapabiliyor. Bu akımdan sonra Münih mutfağı çıkıyor.
Münih Mutfağı
Amerikan mutfağı gibi. Mutfak salonun içinde ama biraz daha ayrı duruyor. Tabi ki bu aşamaya aspiratör sayesinde geçiş kolaylaşıyor. Aspiratör kokuyu çektiği için salonda yemek yapılabiliyor. Misafirlere de zaman ayırıp sosyalleşirken, bir yandan da yemek yetiştirilebiliyor.
Bana enteresan gelen, 50’ler de “mucize mutfak” diye bir mutfak tanımı var. Rusya’da Amerika fuarında bu mutfağı sergiliyorlar. Normalde savaş malzemeleri sergilenirken, o sene mucize mutfak fuarda sergileniyor ve herkesin de dikkatini çekiyor. Ama alt yapısındaki ana fikir, komünizm ve kapitalizmin çatışması. Gene bir savaş aslında. Amerikalılar ne kadar rahat ve refah içinde yaşıyorlar demek için bu çatışmayı fuara taşımışlar.
1. Dünya Savaşı’ndan sonra mutfak aletleri gelişmeye başlamış. Kadını zamandan özgürleştirme asıl amaç. Teknolojiler kadınlar için yapılıyor ama sorun, onlara sorulmadan yapılıyor olması. Ev aletleri iş olmaktan çıkıp, keyifli bir havaya sokulmaya çalışılıyor. Ürünler kadınlar üzerinden anlatılıyor. Bazı ürünleri reklamlarda erkekler de kullanıyor ama orada da feminist yaklaşımlardan uzak kalınmıyor. Kadın hep kontrolde. Reklamda örneğin, adam yemek yapıyor ve kadın iş yerinden çıkarken akıllı fırını telefonundan takip edebiliyor. Adam balık yapıyor. Kadın gene akıllı telefonundan buzdolabında limon var mı diye bakıyor ve olmadığını fark ediyor. Adam fark etmemiş bile. İşte burada hala kontrol kadında mesajı veriliyor. Ve kadınımız eve gelirken limon alıp geliyor. Adam şaşırıyor çünkü hala farkında değil evde limonun olmadığından.
Bir başka konu da gelin-kaynana çekişmesi, yer mutfak, konu pişen yemek. Hayret beğeniyor yemeği kayınvalide ve “Bunu dışardan mı geldi?” gibi gelinin yapamayacağını ima ediyor. Evin çocuğu anlatıyor, akıllı fırının yaptığını. Aslında mesajlardan biri de, yeni nesilde farkındalık var mutfakta.
Konu konuyu açıyordu dinlerken, belki merak ederseniz diye aşağıya bilgilerini bıraktım. Diğer konular:
- Airfryer’ın önlenemez yükselişi ve sağlıklı mı?
- Türk kahvesi makineyle mi daha güzel sizce yoksa mangalda mı? Ya da ocak başında sohbet ederken mi? Daha hızlı piştiği için makinede dedikodular yarım mı kalıyor?
- Çay hala favori içeceğimiz mi, yoksa yeni nesil kahveyle mi geliyor?
- Mutfak sandalyesindeki sohbet her zaman salondaki rahat kanepelerden daha mı verimli geçer? Mutfak hala ücretsiz terapi merkezi mi?
Ez cümle bence, insanın can komşusu olmalı, çat kapı gidebileceği, mis gibi kahve içebildiği. Yeni yaptığı yemeği bir tabak da ona yollayabildiği. Boş tabağın da geri dönüşteki sürprizi.
“Nereden Başlasam” adlı podcast, Mirgül Cabas ve Can Kozanoğlu. Konukları Defne Karaosmanoğlu ve Leyla Bektaş Ata. Yazdıkları kitap: Mutfak Aletleri.