Son yıllarda gluten, beslenme dünyasının en çok konuşulan konularından biri haline gelmiştir. Glutensiz ürünlerin market raflarında hızla artması, birçok kişinin herhangi bir tanı olmadan gluten tüketimini sorgulamasına neden olmuştur. Peki gluten gerçekten herkes için zararlı mıdır, yoksa bu durum kişiye özel mi değerlendirilmelidir?
Gluten Nedir?
Gluten; buğday, arpa ve çavdar gibi tahıllarda doğal olarak bulunan bir protein grubudur. Temel olarak iki ana protein fraksiyonundan oluşur. Bunlar gliadin ve glutenin’dir. Glutenin sindirimi, diğer proteinlere kıyasla daha zordur. Özellikle gliadin fraksiyonu, sindirim enzimlerine karşı daha dirençlidir. Bu durum bazı bireylerde sindirilmemiş protein parçacıklarının bağırsak duvarıyla etkileşime girmesine yol açabilir. Genetik yatkınlığı olan kişilerde bu etkileşim bağışıklık sistemini tetikleyerek inflamatuar süreçleri başlatabilir.
Glutenin Sindirimi ve Bağırsak Üzerindeki Etkileri
Gluten, sindirimi zor proteinlerden biridir. Özellikle genetik yatkınlığı olan bireylerde gluten tam olarak parçalanamaz ve bağırsak duvarında olumsuz etkilere neden olabilir. Bu durum bağırsak geçirgenliğinin artmasına, yani halk arasında bilinen adıyla “sızdıran bağırsak” tablosuna zemin hazırlayabilir. Bağırsak sağlığı bozulduğunda yalnızca sindirim sistemi değil, bağışıklık sistemi ve genel metabolik denge de etkilenir.
Çölyak Hastalığı ve Gluten
Çölyak hastalığı, gluten tüketildiğinde bağışıklık sisteminin ince bağırsaklara zarar vermesiyle ortaya çıkan otoimmün bir hastalıktır. Bu bireyler için gluten kesinlikle tüketilmemesi gereken bir proteindir. En ufak miktarlar bile bağırsak hasarına yol açabilir. Çölyak hastalarında glutensiz beslenme bir tercih değil, zorunluluktur ve yaşam boyu sürdürülmelidir.
Çölyak hastalığı, klasik belirtilerle ortaya çıkabileceği gibi atipik veya sessiz seyir de gösterebilir. En sık görülen belirtiler arasında kronik ishal, karın ağrısı, şişkinlik, kilo kaybı ve yağlı dışkılama yer alır. Ancak birçok bireyde sindirim sistemi belirtileri ön planda olmayabilir. Sürekli yorgunluk, demir eksikliği anemisi, kemik mineral yoğunluğunda azalma, cilt döküntüleri, ağız içi aftlar, adet düzensizlikleri ve çocuklarda büyüme geriliği gibi belirtiler de çölyak hastalığının habercisi olabilir. Bu nedenle tanı süreci çoğu zaman gecikebilir.
Çölyak Dışı Gluten Hassasiyeti
Son yıllarda çölyak tanısı olmamasına rağmen gluten tükettikten sonra şişkinlik, gaz, karın ağrısı, baş ağrısı, yorgunluk ve konsantrasyon problemleri yaşayan bireylerin sayısı artmıştır.Tanısı net sınırlarla çizilmemiştir ve genellikle eliminasyon diyetiyle değerlendirilir. Bu noktada bireysel takip ve uzman kontrolü büyük önem taşır. Bazı bireylerde gluten, vücutta inflamatuar yanıtı tetikleyebilir. Kronik inflamasyon ise insülin direnci, kilo kontrolü güçlüğü ve bazı otoimmün hastalıklarla ilişkilendirilmektedir. Ancak bu etkinin herkes için geçerli olmadığı unutulmamalıdır.
Gluten hassasiyeti olan bireylerde sürekli yorgunluk hissi, odaklanma güçlüğü ve cilt problemleri görülebilir. Bu belirtiler çoğu zaman başka nedenlere bağlansa da, beslenme düzeni gözden geçirildiğinde glutenle ilişkili olabileceği fark edilebilir. Özellikle kronik yorgunluk yaşayan danışanlarda besin intoleranslarının değerlendirilmesi önemlidir.
Glutensiz Beslenme Herkes İçin Gerekli mi?
Glutensiz beslenme, son yıllarda ‘daha sağlıklı’ algısıyla yaygınlaşmıştır. Ancak bilimsel açıdan bakıldığında, herhangi bir tanı veya hassasiyet olmadan gluteni tamamen hayatından çıkarmanın ek bir fayda sağladığına dair güçlü kanıtlar yoktur. Aksine, bilinçsiz glutensiz diyetler lif, B grubu vitaminler ve bazı mineraller açısından yetersizliğe yol açabilir. Glutensiz etiketli ürünlerin sağlıklı olduğu düşünülse de, bu ürünlerin bir kısmı yüksek oranda rafine nişasta, şeker ve katkı maddesi içerebilir. Bu nedenle glutensiz beslenme uygulanacaksa, doğal ve işlenmemiş besinlere dayalı bir planlama yapılmalıdır. Etiket okuma alışkanlığı bu noktada kritik öneme sahiptir.
Sonuç
Beslenmede tek tip doğrular yoktur. Gluten konusu da bireysel farklılıklar göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir. Bir diyetisyen olarak temel yaklaşımımız; kişiye özel, bilim temelli ve sürdürülebilir beslenme modelleri oluşturmaktır. Gereksiz kısıtlamalar yerine, vücudun verdiği sinyalleri doğru okumak ve doğru yönlendirmek esastır. Gluten; bazı bireyler için ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen, bazıları için ise herhangi bir olumsuz etkisi olmayan bir protein grubudur. Bu nedenle “gluten dost mu düşman mı?” sorusunun tek bir cevabı yoktur. Asıl önemli olan, bireyin kendi vücudunu tanıması ve beslenme düzenini uzman desteğiyle şekillendirmesidir.

















