Gülün Kanında Saklı Vefa
Bazen susar insan. Sözcükler kifayetsiz kaldığında değil, yüreği kelimelerle incitmekten korktuğunda… Susar ama unutmaz. İşte o suskunlukta yeşerir vefa. Herkesin konuştuğu yerde, bazen susmak en yüksek sadakattir.
Vefa, yalnızca hatırlamak değildir. Bir kalbin yükünü birlikte taşımak, zamanın pasını sevgiyle silmektir. Zaman değişir, insanlar değişir ama bir yüreğin kıyısına demir atmışsan, fırtınalar kopsun fark etmez; o limanı terk etmemektir vefa.
Ne yazık ki çağımız, hızın ve hazın büyüsüne kapılmışken, en çok vefayı unuttu. Bir şeyler eskimeye görsün, hemen atılıyor kenara. Oysa insan kalbi bir eşyadan ibaret değildir. Bir tebessüm, bir dokunuş, bir hatıra… Hepsi bir ömrün içinden damıtılmış kıymetlerdir. Ama ne çok kişi, gönül kıymetini zamanla karıştırıyor. Oysa gönül, zamanla değil, vefayla anlam kazanır.
Vefalı bir insanın gözleri sitemle değil, dua ile bakar ardında kalanlara. Çünkü bilir, herkesin yolu ayrı ama gönlü bir olursa, mesafeler bile hasreti aşka dönüştürür.
Bazen bir kabristan taşında, bazen unutulmuş bir mendilde, bazen de yıllar sonra çalan bir telefonun ucundaki “ben hâlâ buradayım” sesinde bulur insan vefayı. Küçüktür belki bu anlar ama insanı büyüten de işte bu küçücük sadakat sınavlarıdır.
Ve evet, her gül en çok kanadığında güzeldir… Çünkü vefa, acıyı inkâr etmez, ona sabırla anlam katar. Her düşen diken, bir öğretmen olur kalbe. Ve her açan gül, bir sabır destanının mükâfatıdır.
Bu yüzden diyorum ki birine gül veriyorsanız, dikenini de unutmadan verin. Çünkü gerçek sevgi, sadece güzelliği değil, onun uğruna çekilen çileyi de sahiplenmektir.
Gül kanarsa vefa konuşur…
Vefa Molası
Bazen hayatın hengâmesi içinde bir an durmak gerekir. Koşarken unuttuğumuz, konuşurken susturduğumuz, yaşarken ertelediğimiz ne çok şey var… İşte o anlarda gönle düşen bir esinti olur vefa.
Unutulmuş bir dostun sesi gibi, silinmiş izlerin yeniden belirdiği bir bahar sabahı gibi…
Vefa molası, insana insan olduğunu hatırlatır. Sadece hatırlamak değil bu; yâd etmektir, dua etmektir, içten gelen bir “hâlâ kıymetlisin” demektir. Belki yıllar geçmiştir, kelimeler eksilmiştir, yollar ayrılmıştır. Ama gönülden silinmeyense işte o vefadır.
Çünkü vefa, zamanın değil, yüreğin tuttuğu bir notadır. Kalabalıklar içinde yalnızlığa gömülmüş bir sese “duyuyorum seni” diyebilmektir. Göz göze gelmeden, aynı hissi paylaşmaktır. Uzağı yakın eden, küskünü barıştıran, soğuyanı ısıtan bir köprü gibi.
Ne zaman bir çiçek açsa bir mezar taşında, ne zaman bir anne sessizce dua etse evladına, ne zaman yaşlı bir çift el ele tutuşsa… İşte orada vefanın izleri vardır. Sözsüz, gösterişsiz ama yürekten…
Modern çağ, her şeye hız biçti. Ama vefa, hızla değil, durarak yaşanır. Yavaşlayınca fark ederiz kim bizimle yol aldı, kim yolun kenarında bekledi sessizce. Kimi bir tebessümle, kimi bir hatırayla, kimi bir sabırla…
Ve bazen, ne büyük hediye olur bir telefon, bir ziyaret, bir “aklımdasın” cümlesi… Çünkü gönül, en çok unutulmamak ister.
Şimdi, gelin hep birlikte bir vefa molası verelim. Kırdığımız bir kalbi onarmaya, unuttuğumuz bir gönlü hatırlamaya, bekleyen bir yüreğe “buradayım” demeye…
Belki bir gül oluruz o kalbin avuçlarında. Belki de bir damla gözyaşını silen yumuşak bir mendil…
Yolunuz gül renginde, gül kokusunda olsun her daim.
Kıymetli hocam yüreğinize sağlık nasiplendik Elhamdülillah çok teşekkürler iyiki varsınız
Evet, vefa ancak derin bir yara açıldığında sesini duyurur. Gül, zarafetin ve güzelliğin simgesi olarak açar. Ama bazen, dikenin sertliğiyle kanar; işte o zaman, yalnızca görünüşün değil, sadakatin de sınandığı bir an gelir. Vefa, gerçek bir bağlılık gerektirir. Sadakat, yalnızca huzur içinde değil, sancının içinde de kendini gösterir. Çünkü hakiki vefa, acının içinde bile solmayan bir çiçek gibidir. Gül kanadığında, o yaranın içinden sadakatin en saf sesi yükselir. Artık sözler değil, fedakarlık konuşur. Bir sevdanın, bir dostluğun, bir bağlılığın ancak zorluklarla sınandığında ne kadar gerçek olduğu ortaya çıkar. Vefa, yalnızca var olduğu zaman değil, yoklukta da kendini gösterdiğinde anlam kazanır kardeşim,selamlarımla..