Bir ruhun geçmişe, aileye ve hakikate yaptığı sessiz yolculuk.
Müptela
Yedi yaşındaydım… Renklerim henüz olgunlaşmamıştı, her şey gri bir anının pusunda gizlenirdi. Oysa içimde, anlamını bilmeden özlemini duyduğum bir ışık vardı. Büyüdüm, zaman izlerini yüzüme işledi ama anılar, onlar hep tazeydi. Sanki kalbimin derinliklerine sabitlenmiş, beni terk etmeye utanan misafirlerdi.
Okula giderken yürüdüğüm o taş sokaklar şimdi sessizliğin içinde yankılanıyor, her adımımda b abamın sesi çınlıyordu kulaklarımda: “Kızım, doğruluk insanı inci gibi parlatır; ışığıyla hem kendini hem de yolu aydınlatır.”
O vakitler bu sözlerin ağırlığını kavrayamazdım, bana masal gibi gelirdi. “Doğruluk ne demek Baba?” diye sorduğumda, gözleri nemlenir, gökyüzüne dalardı. Sonra yavaşça “Yol aydınlığıdır kızım.” derdi. Ve nasırlı elleriyle saçlarımı okşarken, o dokunuşta sanki bir dua gizli olurdu.
Karanlıktan korkardım ama babamın “yol aydınlığı” dediği o söz, içimde bir meşale yakardı. Gözlerimi kapadığımda ıssız bir yolda tek başına yürüyen bir insanı görürdüm; sonra gökten bir ışık düşer, yol parıldardı. O ışık doğruluktu belki ya da hakikatin kendisiydi.
Yıllar geçti, küçük kızın kalbinde büyüyen hayaller yerini derin sessizliklere bıraktı. Yine de her sükûtta o çocuk kalbimin yemini yankılanırdı: “Asla doğruluktan vazgeçme…” Kendime kaleler kurdum, düşlerimle ördüm duvarlarını. Gökyüzünü, yalnızca uçurtmaların dans ettiği bir huzurla boyadım. Sonra anladım ki doğruluk sadece bir ahlâk değil, bir hâl imiş. Bir insanın kalbine yerleşen nurmuş, karanlığa düşeni bile aydınlatan.
Şimdi biliyorum, o çocuk hâlâ içimde yaşıyor. O hâlâ doğruluğun ışığında, hakikatin izini sürüyor. Ve ben, bütün eksiklerimle, bütün yanılgılarımla… doğruluğa müptelayım. Babamın bahsettiği o yol aydınlığına.
Ailem
Zamanla öğrendim ki insan sadece kan bağıyla değil, kalp bağıyla da büyür. Ailem, bana bu dünyanın en sessiz duasıydı. Annemin sabrı, babamın doğruluğu, evimizin içindeki görünmez bir rahmetti.
Her sabah tandırın kokusu eşliğinde uyanırdım. Annem hamur yoğururken dudaklarında hep aynı dua olurdu: “Allah kalbimizi doğruyla, soframızı bereketle doldursun.” Ben o zaman bilmezdim ama o dua, evimizin duvarlarına sinmiş bir huzurdu. Babamın sözleri gibi, annemin sessizliği de öğretirdi; biri hakikatin dilini konuşur, diğeri sabrın hâlini yaşatırdı.
Bir akşam sofrada sessizce otururken Babam bana baktı: “İnsan, ailesiyle aynaya bakar kızım. Doğruluk, sabır ve şefkat, hepsi evde öğrenilir.” Annem başını eğdi, gözlerinde bir tebessüm gezindi. O an anladım, aile sadece bir çatı değilmiş; ruhun ilk mabediymiş.
O küçük evin içinde öğrendim sevgiyi, paylaşmayı, sessiz kalmanın bile bazen bir dua olduğunu. Kırıldığımda annemin eli konuşmadan teselli ederdi, babamın bakışı hatırlatmadan öğretirdi. Ve ben her defasında içimden geçirirdim: Ne mutlu bana ki doğrulukla pişmiş bir yuvada büyüyordum.
Evin duvarlarına sinen ekmek kokusu yerini anılara bıraktı şimdilerde. Babamın sesi, annemin duası şimdi yüreğimin yankısı. Ama bilirim, her yolculukta, her zorlukta onlar benimle. Babamın doğruluğu rehber, annemin duası sığınak. Ve ben, her düşüşümde onların mirasına tutunurum: doğruluk, sabır ve sevgi.
Aile… İnsanın hem yarası hem merhemiymiş. Ve ben, o yuvadan kalan her parçayla hâlâ ışığa yürüyorum.
Dua
Bazı geceler vardır, insanın sesi kendi içine çarpar da yankılanmaz. Ne kelime yeter, ne gözyaşı; sadece derin bir sessizlik, kalbin atışlarını bile susturur. İşte o gecelerden birinde, ellerim kendiliğinden semaya kalktı. Ne isteyeceğimi bilmeden, sadece içimden yükselen bir sızıyla.
Gözlerimi kapadım. annemin küçükken söylediği o dua geldi aklıma: “Allah’ım, kalbimizi doğruyla, soframızı bereketle doldur.” O an anladım ki dua, bir kelime değil, bir hâlmiş. İnsanın bütün yorgunluğuyla Yaradan’a yaslanmasıymış.
Rüzgâr perdeleri usulca savururken, babamın sesi çınladı zihnimde: “Doğruluk, yol aydınlığıdır kızım.” İçimden geçirdim; belki de dua, o yolun üzerindeki ışıklardan biridir.
O gece konuşmadım, yalnızca içimle konuştum. Kelimeler değil, hisler döküldü gönlümden. Çocukluğum, gençliğim, tüm kırgınlıklarım hepsi birer birer sustu. Sanki içimdeki karanlık, bir sabırla aydınlanıyordu. Ve sonra hissettim… Bir huzur yayıldı içime; adı olmayan, ama varlığıyla kalbi yakan bir huzur. Sanki dua, göğe değil, kalbime dokundu.
O an anladım; dualar bazen kabul edildiği için değil, insanı eğdiği için güzeldir. Sabah olduğunda pencerenin önünde bir ışık vardı. Ne güneşti o tam, ne gölge. Ama bilirdim, o ışık içime düşen cevaptı. Ve ben, o andan itibaren duaya değil, duanın içindeki huzura müptelaydım…
Kırılmak
Hayat bazen insanın kalbine ince bir çizik atar da o çizik hiç silinmez. Kırılmak aslında dağılmak değildir; aksine içindekini görmeye başlamaktır. Ben de kırıldım… Sözlerle, suskunluklarla, bekleyişlerle.
Ve yine babamın bir sözü geldi aklıma: “Cam kırıldığında ışık daha çok dağılır kızım.” O an anladım, belki de kırılmak, ışığın yeni bir biçimde görünmesidir. Annem derdi ki: “Sabır, insanın içindeki fırtınayı dindiren dua gibidir.” Şimdi o sözleri yüreğimde taşırken, kırıldığım her anın bir öğretmen olduğunu fark ettim. Hiçbiri boşuna değilmiş. Her sızı, bir kapı aralamış içimde.
Kırıldıkça içimde bir ses büyüdü: “Affetmek, unutmaktan değil, anlamaktan geçer.” Ve ben, kırıldığım herkese teşekkür etmeyi öğrendim. Çünkü hepsi beni Hakikate biraz daha yaklaştırdı.
Yolculuk
Her yol bir vedayla başlar. Benim yolum, çocukluğumun o sessiz sokağından çıktı; Babamın elini tuttuğum yerden. Rüzgâr yüzüme dokunduğunda anladım: hiçbir yol, insanın içinden geçmeden tamamlanmıyor.
Yola düşerken yanıma bir şey almadım; ne mal, ne mevki, ne umut. Sadece bir dua ve birkaç anı… Birinde babamın doğruluk sözü, diğerinde annemin sabır duası vardı. Adımlarım uzadıkça dünya küçüldü, içim büyüdü. Her adımda bir nefes, her nefeste bir şükür saklıydı.
Yolda anladım ki aradığım şey varmak değil, olmaktı. Çünkü insan, vardığı yerde değil, yürüdüğü yolda şekillenir. Hakikat hiçbir zaman uzak değilmiş. Yeter ki insan, içindeki sesi susturup kalbini dinlemeyi bilsin…
Yolunuz gül renginde, gül kokusunda olsun her daim.
















