Trabzonspor’un gençleri, U19 futbol takımının Avrupa’da final oynamasıyla meydana getirdiği heyecan bile futbolda altyapıya ilgiyi gündemde ancak ve ancak bir hafta tutabildi! Varsa yoksa Süper Lig ve 4 takım…
Altyapıdan geçtim, 1. Lig, 2. ve 3. liglerde neler olup bitiyor kimse bilmiyor. Bilinen kısmı da, nerede olay çıkmışsa, o ya bir gazetenin minik bir köşesinde haber olmuş ya da beş on saniyelik görüntü ile neler olup bittiği, kimin kiminle olaylara sebep olduğu haberi verilip geçiliyor.
Oysa bu olaylar neden çıkıyor? Sebep ya da sebep olanlar kimler? Yönetmeliklerin neresinde ne eksik bırakılmış? Yanlışlık nerede?
Araştıran olmadığı gibi soran da yok… Sanki ekonomideki serbest piyasa futbol âleminde de uygulanıyor. Ne denetleme var, ne sorgulama, ne yaptırım… Hak getire!
En tepedeki kurum, Gençlik ve Spor Bakanlığı ise devekuşu misali, gömmüş kafasını kuma… Ancak bir finalde tribünlerde ya da kupa merasiminde kürsüde ortaya çıkıyor.
Gün geçmiyor ki şaibesiz düşme ya da şampiyonluk ya da yükselme maçları olsun. Futbolumuza yeni bir soluk olarak lanse edilmeye çalışılan Kadın Futbol Ligimizde son iki haftada yaşananlar her şeyi gün ışığı gibi önümüze seriyor aslında…
İki maçta 31 golle alınan galibiyet… Puan olarak değil de gol averajı ile şampiyon olmanın en kolay yolu! Türkiye Futbol Federasyonu’nun bu durum ile alakalı kararı büyük bir merak konusu.
Alt liglerde de averajla düşmeler, play-off’a kalmalar… Hemen hepsinden pis kokular geliyor ama bu kokular nedense birilerini hiç etkilemiyor.
BAL ligleri ve amatör liglerden bahsetmeye bile sıra gelmiyor; gelse de upuzun bir ferman yazmak lazım!
Yapanın yanına kâr kaldığı bu ortamın değişmesi için:
- Kanun lazım
- Düzenleme lazım
- Zekâ ve ahlak lazım
- En başta da vicdan sahibi yöneticiler lazım…
İnşallah diyerek biz yine gençlerimize dönelim.
Türk futbolunda 70’li yıllarda öz kaynakları ile fırtına gibi esen Karadeniz’imizin bordo-mavili ekibinin U19 futbol takımının finale kadar gitmesini çok önemli bir mesaj olarak almamak için direnen bir spor dünyamız var.
Elbette bu başarı kupa ile taçlandırılamadı diye değersizleştirilemez… Değersizleşmemeli. Bilakis başta Trabzonspor Kulübü, yöneticileri, camiası, teknik heyet ve oyuncular ile ailelerini tebrik etmek boynumuzun borcu.
Sıcağı sıcağına bu ekibi mental olarak gelecek yıllara nasıl hazırlarız diye çalışmalar yapmak lazım.
Onların özelinde tüm takımlarımızın altyapı ekiplerine bunu uygulaması; disiplinli çalıştıktan sonra üstesinden gelinemeyecek hiçbir şeyin olmadığını anlatmak, onları motive etmek için ne gerekiyorsa hemen uygulamaya geçirmek gerek.
İmkânsa imkân, tesis ve sahaysa saha ve tesis, eğitimse eğitim… Ekonomik ve psikolojik destek… Değerli olduklarını onlara hissettirmek…
Eğitimli ve donanımlı, her bakımdan doyurulan, mutlu ve işini severek yapan teknik ekip oluşturmak her spor kulübünün görevi olmalı.
Bunu sağlayacak merci ise Gençlik ve Spor Bakanlığı ile onun kolları… En başta da TFF…
Bizim için yazmak kolay, yazıyor, yönlendiriyor ve talep ediyoruz. Bıkmadan usanmadan da yazarız.
Önemli olan devlet ve spor politikamızın bu durumu ciddiye alıp, Türk gençlerinin, dolayısı ile Türk sporunun geleceği için devrim niteliğinde kararlar alarak sil baştan yapması…
Spordan, özellikle de futboldan siyaset elini çekip almalı. Koskoca camia yöneticilerinin yanaklarını okşayıp “arkanızdayız” demekten vazgeçmelidir.
Yoksa, tıpkı U19’da olduğu gibi başarılı ve mutlu günler üç günden öteye geçmez. Gençlerimizin hevesi kırılır. Kulüpler Avrupa’nın çöplerine dövizleri oluk oluk akıtırken, kendilerini uçuruma, iflasa sürüklemekten geri durmayacaklar.