Ne zor bir durum ancak yaşayan biliyor; ikilemi, arada kalmayı, tercih etmeyi veya eli kolu bağlandığında yapabilecek bir şeyi kalmadığında. Kararsızlık bir nevi ağır ağır öldüren zehir gibi. O anda insan bir mucize olsun istiyor. Yırtıcı bir hayvanın dişlerinin arasında, ölümü kabullenmiş ama henüz ölmemiş, acı çekerek ölçeğinin farkında ama bir şey yapamayacağını bilen bir av gibi.
Çaresizlik dişine kan değmiş yırtıcı bir hayvan mı?
Dünya hali diye bir tabir var; kimse kimseyi umursamaz, herkesin hali kendine gibi bakış açısı varken (tok aç’ın hâlinden anlamaz). İnsan süper bir gücü olsun istiyor içine düşmüş olduğu çıkmazlıktan bir an önce kurtulmak için.
Peki bunun sebebi neydi? Daha önceden atılmış yanlış bir adım yüzünden mi yoksa içinde bulunduğu hâli kader deyip, dünya hali ne bağlamak mı?
Acaba zengin nasıl zengin oluyor? Fakirler bir ömür boyu fakir kalmayı becerebiliyor.
Bir anekdot var. Küçük bir çocuk her gece Tanrı’ya dua etti; “Bana bir bisiklet versin” diye. Baktım o vermiyor, ben de çaldım, şimdi bir bisikletim var ve yine her gece Tanrı’ya dua ediyorum, “Beni affetsin” diye.
Bu hikâyede çocuk çaresizliği mi değerlendiriyor yoksa bu Tanrı’nın bir mesajı mıydı? Çaresizlik bazen hata uğruna doğru hamle mi? Ya da hikâyedeki çocuk gibi önce elde edip bir ömür boyu Tanrı’ya yalvarmak mı?
Dünya değişti diyorlar; aslında değişen insan. Dünya yüz yıllar önce nasılsa, yine öyle; değişen insanlık ve yaşadığı çaresizlik.
Dünyayı çaresizlik değiştiriyor.
Çok güzel bir söz var! Mutfakta ölmeyi bekleyen ıstakozlar için Titanic’in batması bir mucizeydi. Birinin felâketi, birinin mucizesi olabiliyor.
Peki milyarlarca insanlık içerisinde, yüzlerce çaresizlik içinde yaşayan insanlar kimler için neyin mucizesi?
Savaş mucizenin bir eseri mi? İnsan mucizeyi kendisi yaratabilir mi?
Çaresizlik kötü bir durum; akıl duruyor, insan ne yapacağını bilmiyor, çözüm arayışı içerisine düşüyor, çözüm bulamıyor; tüm kapılar, yollar yüzüne kapanıyor.
Çaresizlik kaçınılmaz bir durum mu? Dur elbet! Her zaman bir çözüm yolu var mıdır?
Elbette!
Demem o ki, hayat mücadelesi aklın akılla savaşıdır.
Bazı hususlar vardır ki yaşamın kopmaz bir parçası olmuş; peki bu kopmayan parçayı biz mi ekledik?