Bu siteyi kullanarak Gizlilik Politikası'nı ve Kullanım Şartları'nı kabul etmiş olursunuz.
Kabul et
HayrendişHayrendişHayrendiş
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Kategoriler
    • Aile
    • Araştırma
    • Bilim & Kurgu
    • Bilişim & Teknoloji
    • Biyografi
    • Sevgi & Aşk
    • Çeşitli Bilgiler
    • Çocuk
    • Denemeler
    • Edebiyat
      • Öyküler
      • Şiirler
      • Hatıralar
      • Mesajlar
      • Sözler
    • Eğitim
    • Felsefe
    • Finans
    • Genel
    • Gezi
    • Güncel
    • Günlük
    • Hayvanlar Alemi
    • Hukuk
    • İlahiyat
    • İş ve Meslek
    • Kişisel Gelişim
    • Kitap & Dergi
    • Kültür & Sanat
    • Maneviyat
    • Motivasyon
    • Müzik
    • Nostalji
    • Psikoloji
    • Sağlık
    • Sevgi & Aşk
    • Sosyoloji
    • Spor
    • Tarih
      • Tarihi Mekanlar
    • TV & Sinema
    • Yaşam
    • Yemek & Mutfak
  • Okuma Listem
    • Okuma Geçmişi
    • İlgi Alanları
  • İletişim
Arama
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim
© 2024 Hayrendiş - Sitede yer alan makale, yazı ve şiirlerin tüm hakları yazarlarına ve Hayrendis.com'a aittir. Kaynak gösterilerek de olsa kullanılamaz. Web Tasarım: YD Web
Okunuyor: Mehman Genberov
Paylaş
Bildirimler Daha fazla göster
Yazı Tipi Yeniden BoyutlandırıcıAa
HayrendişHayrendiş
Yazı Tipi Yeniden BoyutlandırıcıAa
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim
Arama
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Kategoriler
    • Aile
    • Araştırma
    • Bilim & Kurgu
    • Bilişim & Teknoloji
    • Biyografi
    • Sevgi & Aşk
    • Çeşitli Bilgiler
    • Çocuk
    • Denemeler
    • Edebiyat
    • Eğitim
    • Felsefe
    • Finans
    • Genel
    • Gezi
    • Güncel
    • Günlük
    • Hayvanlar Alemi
    • Hukuk
    • İlahiyat
    • İş ve Meslek
    • Kişisel Gelişim
    • Kitap & Dergi
    • Kültür & Sanat
    • Maneviyat
    • Motivasyon
    • Müzik
    • Nostalji
    • Psikoloji
    • Sağlık
    • Sevgi & Aşk
    • Sosyoloji
    • Spor
    • Tarih
    • TV & Sinema
    • Yaşam
    • Yemek & Mutfak
  • Okuma Listem
    • Okuma Geçmişi
    • İlgi Alanları
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2024 Hayrendiş - Sitede yer alan makale, yazı ve şiirlerin tüm hakları yazarlarına ve Hayrendis.com'a aittir. Kaynak gösterilerek de olsa kullanılamaz. Web Tasarım: YD Web
Hayrendiş > Biyografi > Mehman Genberov
Biyografi

Mehman Genberov

Halide Halid
Halide Halid
Yayınlanma 20 Mayıs 2025
153 Görüntüleme
Yorum yapılmamış
1
Paylaş
16 Dak. Okuma
Paylaş

“Önce Vatan” serisinden:

Mehman’sız Mehman’la “Kara Gözlüm”…

ŞEHİT Hanımı…

Bundan önce de onlar hakkında yazmıştım. Her biri başka sever, başka bekler yârini; kimisi aşkının yasını acılarla kıvranarak tutarken, kimisi hâlâ bir kaybın yokluğuna inanamıyor. Mert, onurlu, ŞEHİT yârinin adını şerefle korumak, ondan yadigar evladı veya evlatları kaldıysa, onları babalarının ismine layık büyütmek gibi görevi zarif omuzlarında taşır ŞEHİT Hanımı… Gözlerinde hasret yağmurundan deniz yaratır ŞEHİT Hanımı. O denizde yıllarla pak, temiz koruduğu sevgisini yıkayıp dahi berraklaştırır. Bazen haksızlıklara, yalanlara, manevi şiddetlere maruz kalır ŞEHİT Hanımı. Bütün bunlara rağmen sınmaz, eğilmez, her zaman ayakta durmaya çalışır. Maalesef bu adı hakkıyla taşıyamayan eşler de az değil. Ama onlar bu kahraman hanımlarımızın gölgesinde kayboluyorlar.

Size sunacağım sıradaki kadın kahramanım Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin yarbayı, 2. Karabağ Savaşı’nın ŞEHİTİ, yiğit subayımız Mehman Ganbarov’un eşi Huraman Hanımdır. Yine pencerenin karşısında, yine bakışları Mehman’ın geri döneceği yollara odaklanmış, yine telefonundan hep beraber dinledikleri “Kara Gözlüm” şarkısının zarif müziği etrafa yayılmış:

Yoktur ne zamandır ne kararım, ne güzarım
Gitmiş beni yad eylememiş sevgili yarım.
Ben onun yollarını bak ne kadar beklemişim:
O benim kalbime taşmış ben onu bilmemişim.
Uyumayıp sübhe kadar fikri hayal eylemişim.
Meger ben sevdiyimi nazlı yara söylemişim.
Kara kaşlım, kara gözlüm kalbimi kan eyledin
Salıp aşkın ateşine sonra perişan eyledin.

Bu şarkının sözleri sanki onların yarım kalan aşk hikayesini anlatıyor. Sevgili eşinin geri dönmeyeceğine inanamıyor ki Huraman. Mehman zamansız gidişiyle Huraman’a bir ömür bitmeyecek hayat hikayesi bıraktı.

Akrabalar kuzenler. Çocuklukları beraber geçmiş. Köyleri yakın olduğu için hafta sonları birbirlerinin evine giderlerdi. Kendi topraklarından kovulana kadar mutlu çocukluk geçirmişlerdi. Ermeni cellatları topraklarımızı işgal ettikten sonra Karabağlı soydaşlarımız kendi topraklarından ayrılmak zorunda kalıyorlar.

Mehman’la yaklaşık sekiz yıl ayrı kalıyorlar. Mehman’la Huraman’ların ailesi farklı şehirlere yerleştikleri için sık sık görüşemiyorlardı. Bir süre sonra büyüklerin istişaresi sonucu iki aile Berde şehrine yerleşiyor. Berde’de aynı okula gitseler de ayrı ayrı sınıflarda okuyorlar.

Mehman ortaokulu bitirmiyor. Askeriyeye olan ilgisi onu askeri liseye götürüyor. O dönemlerde Mehman Bakü’den hemen Huraman’lara gelir, dayısının hanımı onun için sofra açar, her iki aile hep beraber yemek yer, diyip güler sonra da evlerine dönerlerdi. Yüzleri gülse de herkesin kalbinde bir yara kanardı — ayrı düştükleri toprağın yarası.

Zaman sanki kuş gibi uçuyordu, artık Mehman’ın Huraman’a bakışları değişiyor, ikisinin de kalbinde aşkın kıvılcımları alevlenmeye başlıyordu. Mehman Yüksek Askeri Okul’da eğitim alıyordu. İki gencin aşk hikayesi usul usul yazılıyordu. O dönemde de nişanlanıyorlar.

Mehman teğmen rütbesi ile okulu bitiriyor, askeri birliklerden birinde hizmete başlıyor. Onlar 2003 yılının 13 Haziran tarihinde evleniyorlar. Gençlerin sevgi hikayesi artık ömür hikayesine dönüşüyor. Huraman’la Mehman’ın zorluklu askeri hayatı başlıyor. Sevgili eşinin nereye tayini çıkıyorsa, Huraman da onunla beraber gidiyordu. Ondan hiçbir zaman ayrı kalmıyordu ve ayrı kalabileceğini bile düşünmek istemiyordu.

Mehman subay olarak ilk hizmetine Bakü’de Üçtepe denilen kasabada başlıyor. O dönemde ilk göz ağrıları Nurlan doğuyor. Bebeğe Nurlan adını veriyorlar. Oğlunun doğumundan 3-4 ay sonra Mehman’ın Gedebey iline tayini çıkıyor. Mehman bu ilde 6 yıl hizmet ediyor.

Nurlan ilk okula Gedebey’de gidiyor. Altı yıldan sonra ikinci evlatları doğuyor. Bebeğe Ceyhan adını veriyorlar. Ceyhan doğduktan sonra Mehman’ın sık sık hizmet yerleri değişiyor. Astara, Lenkeran, Beylegan, Ağcabedi, Füzuli ve diğer şehirleri karış karış dolaşıyorlar.

Çok çalkantılı bir hayat yaşıyorlar. Çok güzel günleri de oluyor. Askeri birliklerde yaşanan başlıca sıkıntılar ulaşımla ilgiliydi. Bazı yerlerde hastanelerin ve okulların çok uzakta olması nedeniyle sıkıntı yaşanıyordu. O dönemde köy ve ilçenin yolları perişan durumda olduğundan gidiş-dönüş ulaşımı çok zordu. Ama iki genç el ele vererek bütün zorluklara göğüs geriyorlardı.

Mehman, Ağcabedi’de görev yaptığı dönemde T.C. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın Piyade Okul Komutanlığında MAP Tabur Komutanlığı kursuna katılmak için Türkiye’ye gönderiliyor. Kaderin bir cilvesi olarak bu seyahati ailesiyle beraber gerçekleştirebiliyor. Türkiye’de çok güzel günler geçiriyorlar. Türkiyeli dostları onları çok sıcak karşılıyor ve aralarındaki arkadaşlık bir aile dostluğuna dönüşüyor.

Kursu tamamladıktan sonra Füzuli’ye geri dönüyorlar.

O dönem Ermeniler henüz rahat durmuyorlardı. Her gün mevzilerimize ateş açıyorlardı. Tüm dünyada olduğu gibi Azerbaycan’da da zorlu bir pandemi dönemi başlarken, aynı zamanda 2. Karabağ Savaşı da patlak veriyordu.

Huraman’ı çok zor günler bekliyordu. O günler öyle zor olacaktı ki, çocukluğunda yaşadığı zorluklar onların yanında yalan olacaktı. Savaş başladığında Mehman eve geliyor, hanımı ve evlatları ile vedalaşıyordu. Askeriyeden eşyalarını getiriyor, eve bir miktar para bırakıyor ve diyor ki, “Günlük ihtiyaçlarınızı, yiyeceklerinizi ihmal etmeyin. Cahid kardeşime söyleyeyim, gelip sizi alsın.”

Huraman itiraz ediyor. Mehman’a, “Birden söylersen ha, kimseye hiçbir şey söyleme. Zaten gitmeyeceğim,” diye kesin kararını bildiriyor. Mehman vedalaşırken Nurlan’a evi, Huraman’a da çocukları emanet ediyor. Bu görevi vermekle sanki bir daha geri dönmeyeceğini hissettiriyor.

Kapıdan gülerek çıkıyor, giderken “Ağdam’ı kurtarmaya gidiyoruz” diyor. Topraklarımızı düşmenden kurtarmak için çok acele ediyordu. Hem aceleciydi, hem de çok mutluydu. Mehman’ın bu gelişi ve dönüşü Huraman’ı büyülüyor. Kadın sanki rüya görüyor. O hayat dolu, güleryüzlü Huraman’ın yerinde tam başka bir Huraman duruyordu.

Hayatının ayrılmaz parçası olan eşi savaşa gidiyor ama ŞEHİT gibi geri döneceğine inanamıyordu. Şarkıcı kız usluca “Kara Gözlüm” söylüyor, Huraman’ın hasret dolu bakışlarında ise yaşlar birikiyordu. Mehman’ın evden ayrıldığı gün, 27 Eylül’de artık savaş başlıyor. 28 Eylül’den itibaren ise bomba, kurşun sesleri etrafa yayılıyordu.

Huraman kendi kendine, Mehman geri dönene kadar hiçbir yere gitmeyeceğine söz veriyordu. İlde bazı aileler kendi illerine dönüyordu. Diğer aileler ise eşleri geri dönmeden buradan gitmeyeceklerine yemin ediyorlardı. Mehman’ın gittiği ikinci gün Huraman ona telefon açmaya çok çalışsa da bir türlü ulaşamıyordu.

Kayınvalidesi de ard arda ona telefon açıyor, Mehman’dan haber alamadığını söylüyordu. Huraman, annesini sakinleştirmeye çaba gösteriyor, “Mehman beni ararsa mutlaka size yönlendiririm, konuşursunuz. Endişe etmeyin,” diyordu. Her tarafta atışma, top, silah sesleri işitiliyordu. Evlerin camları sanki paramparça olacakmış gibi titriyordu.

Huraman’ın kardeşleri, kaynı sık sık ona telefon açıyor, “Orada bulunman artık imkansız. Mehman da sizden dolayı endişede. Ceyhan da bebektir,” diyorlardı. Kadınsa, “Mehman dönene kadar ben hiçbir yere gitmem,” diye ısrar ediyordu.

Günün birinde, gece saat 00.00 sularında Mehman telefon açıyor. Sesi de çok kötü geliyordu. “Kuzen sen hiç endişelenme. Burada hat çekmiyor. Konuşmak için dağın tepesine tırmanmışım. Telefon açamasam merak etmeyin.” Eşi ona annesinin de çok endişe ettiğini söylediğinde, “Merak etme, annemle de konuşacağım,” diyor ve telefonu kapatıyordu.

Ertesi gün yine Mehman’a ulaşılamıyordu. Meryem anne de sık sık gelinini arayarak oğlundan iyi bir haber almayı bekliyordu. Herkes sanki diken üstünde oturmuş gibiydi. Her gün çevrede ailelerden birine şehit ya da yaralı haberi geliyordu. Bütün bunlara rağmen Huraman sözünden geri durmuyordu. Mehman’ın geri dönüşünü bekliyordu.

Artık üç gündü ki onunla irtibata geçemiyorlardı. Üç gün Huraman için sanki üç yıldı. O hala anlamıyordu ki, birkaç saatten sonra eşinin hizmet arkadaşının açtığı telefon onun Mehman’lı dünyasını darmadağın edecekti:

“Mehman yaralı, onu Bakü’ye hastaneye götürdüler. Ben geliyorum, çocukları da hazırla, sizi onu ziyarete götüreceğim. Mehman bana ‘Huraman’a de çocukları da alsın,’ diye arkadaşına bildirmiş.”

Huraman evden nasıl çıktığını, o yolları nasıl geçtiklerinin farkında değildi. O an kadının neler yaşadığını Yüce Allah’tan başka kimse bilemezdi. O sık sık evlerini, dostlarını, akrabalarını arıyor, Mehman’ı soruyordu, fakat kimse ona net olarak bir söz söylemiyordu.

“Mehman yaralıysa neden benimle kendisi konuşmuyor?” diye eşinin arkadaşına soruyordu. Adam kadına teselli vererek, “Endişelenme kardeşim. Kendisine telefon vermiyorlar, o yüzden de seninle kendisi konuşamıyor,” diyordu.

Araba sanki kanat takmış gibi uçuyordu. Huraman camdan bakınca Bakü yönünde ilerlemediklerini fark etti, Mehman’ın annesinin evine gidiyorlardı.

“Ama biz Bakü’ye gitmiyoruz. Mehman Bakü’de, oraya gidiyoruz dememiş miydin?” diye heyecanla soruyordu.

Bahçenin kapısına vardıklarında çevrenin kalabalık olduğunu gören Huraman dengesini kaybediyordu. Bahçeye nasıl girdiğini hatırlamıyordu. Bahçenin ortasında Azerbaycan bayrağına bükülü cenaze görünce gözlerine inanamıyordu. Kayınvalidesini, görümcesini cenazenin başında görse de, inanamıyordu. Hüngürtüyle, “Bu o değil, bizi aldatıyorlar,” diye bağırıyordu.

Cenaze Berde ŞEHİTLER mezarlığına getiriliyordu. İmam cenazenin açılmayacağını, bunun dinimizde günah olduğunu söylüyordu. İmamın bu sözlerini duyan Huraman, “Dünya dağılsa bile benim onun yüzünü görmem lazım. Aksi halde ben duramam. Ya beni de onunla birlikte mezara koyacaksınız, ya da onun yüzünü açacaksınız,” diye feryat koparıyordu.

Ne mezarlıktaki kalabalık, ne imamın ısrarı onu sakinleştiremiyordu. Kadının sakinleşmeyeceğini gören imam sonunda, “O zaman bayraklarla cenazenin önünü kapatın ki başka kimse görmesin, sadece ailesi görsün,” diyordu.

Huraman hüngür hüngür ağlayarak Allah’a, “İlahi, ne olursun yüzünü açtığımda tabuttaki kişinin Mehman olmadığını görürsem, dizin dizin sürünürüm,” diye yalvarıyordu.

Kardeşleri, görümcesi, kayınvalidesi ve kaynı bir araya gelip bayrağı geniş açarak tabutun önünü kapatıyorlar ki, cenazeyi kimse göremesin. Bu acı dolu sahneyi görmeden hayal etmek çok zor. O anda Huraman, görümcesine diyor ki, “Hatire, eğer ben net göremezsem, sen Mehman’ın kardeşisin, dikkatli bak. Sen güçlü dur.”

Mehman’ın yüzü açıldığında Huraman sanki bu dünyaya veda ediyor. Mehman’ın yüzünü gölgeli görüyor; görüyor ve sonra neler oldu hiçbirini hatırlamıyor. Mehman’ın şehadetinin 40. gününe kadar neredeyse her gün Huraman ambulansla hastaneye kaldırılıyor.

Annesi onları yalnız büyütmüştü. Babası çok erken vefat etmişti. Çok zor günler geçirmişlerdi. Kızının paramparça halini gören anne, bir gün ellerini avuçlarına alarak, “Senden tek ricam var, yavrum. Sütüm sana helal olsun. Sen çocuklarının yanında dik dur. Kendini toparla. Bana bak, siz evlatlarım için saçlarımı süpürge ettim, düşmedim. Senin de düşmeye, bu çocukları yalnız bırakmaya hakkın yok,” diyor.

Annesinin bu kalp dağlayan sözlerinden sonra Huraman başını kaldırdığında kardeşlerini görüyor. Kardeşlerinden biri kalp hastasıydı. Annesinin, kardeşlerinin ve çocuklarının üzgün bakışları onu sanki rüyadan uyandırıyor. O an kendine söz veriyor: “Ben ayağa kalkacağım. Ben Mehman’ın çocuklarını yalnız bırakmayacağım, onları kimseye muhtaç etmeyeceğim.”

Kardeşleri onu kayınvalidesinde bırakmıyorlar çünkü onların evi Mehman’ın şehadetinden dolayı bir an bile boş olmuyordu. Dertli anne, hasta gelin ve iki yavru çocuk… Bunları düşünen kardeşi Huraman’ın kayınvalidesine, “Hala, ben ablamı götürüyorum. O burada kalırsa ölür, onun çocuklarına biz ebeveynlik yapamayız. Onları Bakü’ye götürelim,” diyor.

Huraman’ın Bakü’deki hayatı o kadar da kolay olmuyor. Neredeyse her gününü psikologda geçiriyor. “Yaşat” Vakfı ve “Zafer” Şehit Ailelerine Destek İctimai Birliği onlara çok destek oluyor. Huraman ayakta durmak için kendinde güç topluyor. Böylece onun için hayat yeniden başlıyor.

“Ruhen yaşamasam da, çocuklar için hayatta kalmam gerekiyor, her gün ölmem ve dirilmem gerekirse bile,” diyor Mehman’lı günlerini hayallerinde yaşatan şehit hanımı. Kendisi olmazsa, çocuklarına bakacak kimsenin olmayacağının bilincindeydi. En sorunlu konu ise küçük oğlu Ceyhan’dı. Ameliyat olması gerekiyordu. Mehman hayattayken çocuk üç ameliyat geçirmişti. Dördüncü kez ameliyat olması gerekiyordu.

Anne anlıyordu ki, bu ameliyatta evladına kendisinden başka kimse destek olamayacak. Bu yüzden güçlü olması ve ayaklarının yere sağlam basması gerekiyordu. Mehman’ın cenazesi Berde’de defnedilmiş, eşi ve çocukları ise Bakü’de yaşamaktaydı. Uzak mesafeye rağmen sık sık Mehman’ı ziyarete gidiyorlardı.

Mehman’ın annesi başta olmak üzere kardeşleri ve bacısı onları yalnız bırakmıyordu. Onlar da sık sık Bakü’ye gidiyorlardı. Kayınvalidesi Meryem Ana, Huraman’a çok destek oluyordu. Bir gün ona şöyle söylüyordu:
“Ben bir anneyim, kızım. Eğer ben dik duruyorsam, sen de çocukların için dik durmalısın. Oğlumun kokusunu senden alıyorum. Mehman sana hep ‘dayıkızı’ derdi. Sen sadece Mehman’ın kuzeni değilsin, çocuklarının annesi, onun çok sevdiği kadınısın. Seni her zaman ayakta, başı dik görmeliyim.”

Yıllar geçiyor, Mehman’sız günlerinin artık 5. yılı oluyor. Büyük oğlu Nurlan, Azerbaycan Devlet Petrol ve Sanayi Üniversitesi Enerji Mühendisliği Fakültesi “Sabah” grubu 2. sınıf öğrencisidir. Küçük oğlu Ceyhan ise 7. sınıfta okuyor.

Aileye Mehman’ın yakın dostları, Vatan Savaşı Kahramanı Albay Nizami Mövlanov, Emekli Askerlerin Nesillerini Aydınlatma Kamu Birliği Genel Başkanı Emin Hesenli ve “Zafer” Birliği Başkanı Sevinç Orucova her zaman destek olmuşlar.

Sohbet zamanı Huraman hayattan küstüğünü, geçen yıldan itibaren kendini toparlamaya başladığını söyledi. Bütün yaşananlara rağmen ayakta duruşuna ve akıllı evlat payından dolayı Rabbine her zaman şükrediyor.

Yine pencere önü, yine uzaklara dikilmiş bakışlar, yine hayallerinde yaşattığı Mehman’lı günler, yine de yarım kalan hayat hikayesinin devamı ve uzaklardan işitilen beraber dinledikleri “Kara Gözlüm” şarkısı…

ÖZGEÇMİŞ

Mehman Neriman oğlu Genberov, 27 Mayıs 1981 tarihinde Ağdam ilçesinde doğdu. İlk eğitimini Ağdam ilçesinin Maksutlu köy okulunda aldı ve göçkün hayatı yaşadı. 2002 yılında, Haydar Aliyev’in adını taşıyan Azerbaycan Yüksek Askeri Okulu’ndan mezun oldu.

Mehman, 25 yıl boyunca ordumuza şerefle hizmet etti ve Azerbaycan’ın savaş bölgelerinde görev yaptı. Ali Başkomutan İlham Aliyev’in emriyle, 20 yıllık kusursuz hizmetinden dolayı madalya ile ödüllendirildi. 2015 yılında Türkiye Cumhuriyeti Kara Kuvvetleri Piyade Okul Komutanlığı’nda MAP Tabur Komutanlığı kursuna gönderildi.

Mehman Genberov, 30 Eylül tarihinde Fuzuli’nin kurtuluşu sırasında şehit düştü. Cenazesi Berde şehrinde defnedildi. İki erkek evladı vatana emanet kaldı.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 9 Aralık 2020 tarihli Kararnamesi ile, Mehman Genberov ölümünden sonra Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün yeniden sağlanmasında yaptığı özel hizmetler ve işgal altındaki toprakların kurtarılması sırasında düşmanı yok etme muharebe görevini yerine getirirken gösterdiği kahramanlık ve cesaret nedeniyle “Karabağ Nişanı” ile onurlandırıldı.

Ayrıca, 15 Aralık 2020 tarihli Kararnamesiyle “Vatan İçin”, 25 Aralık 2020 tarihli Kararnamesiyle ise “Füzulinin Azad Olunmasına Göre” madalyaları ile ödüllendirildi.

Ölümünden önce kendisine “Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin 10. yıl dönümü”, “Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin 90. yıl dönümü” jübile madalyaları, 3. sınıf “Kusursuz Hizmet” madalyası, “Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin 95. yıl dönümü” jübile madalyası, 2. sınıf “Kusursuz Hizmet” madalyası, “Azerbaycan Ordusunun 100. yıl dönümü” jübile madalyası ve 1. sınıf “Kusursuz Hizmet” madalyası ile ödüller verildi.

 

Bu Yazarın (Halide Halid) Diğer İçerikleri:

Günün Kutlu Olsun Çocuk

Aile Kutsal Bir Mekandır

Anar Velizade

Nevruz Bayramı Anılarımda

Başın Sağ Olsun Dünya

ETİKETLER:Halide HalidHalide Halid yazılarıMehman Genberovönerilenler
Bu İçeriği Paylaş
Facebook Whatsapp Whatsapp Bağlantıyı kopyala Yazdır
Tepki Ver
Hayran0
Mutlu0
Üzgün0
Uykulu0
Sinirli0
Şaşkın0
Göz Kırp0
Avatar photo
YazanHalide Halid
Bağlantılar:
Araştırmacı Yazar
Önceki İçerik Ümmetin İmtihanı ve Zilletin Anatomisi
Sonraki İçerik Çocuğun Gelişim Süreci
Yorum yapılmamış Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sosyal Medya

FacebookBeğen
XTakip Et
InstagramTakip Et
YoutubeAbone Ol

Yeni İçerikler

Temizlik İmandandır, Hizmet İnsanadır
Gülşah Çetiner
Genel
31 Mayıs 2025
41 Görüntüleme
Ümmet; Sağır, Dilsiz, Kör Olmuş Halde
Murat Er
Güncel
31 Mayıs 2025
117 Görüntüleme
Annelik Kutsaldır
Ayşenur Dürlü
Aile
31 Mayıs 2025
40 Görüntüleme
Merkür Retroda Satürn Metroda
Nilüfer Şen Çakar
Genel
31 Mayıs 2025
24 Görüntüleme
İnsan Ait Olduğu Toprağın Çiçeğidir
Rabia Aktaş İleri
Felsefe Maneviyat
30 Mayıs 2025
70 Görüntüleme

En Çok Yorumlananlar

Minimalizm
Yaşam
Pilav
Hatıralar Öyküler
26 yorum
Aynanın Söylediği
Öyküler
26 yorum
Yorgunuz
Güncel
26 yorum
Her Şey Kendini Tanımakla Başlar
Öyküler
25 yorum

Bunları da beğenebilirsin

Tarih

Holokost Anısı: Auschwitz Toplama Kampı

25 Nisan 2022
Spor

Hepsi Bizim, Yaşatmalıyız

12 Eylül 2023
Kişisel GelişimYaşam

Empati Duygumuzun Yaşamımızdaki Yansımaları

30 Nisan 2023
AileÇocukPsikoloji

Ergenlik Dönemi

8 Şubat 2022
//

Hayatın Lezzeti “Hayrendiş” Olmakta!

Kurumsal

  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim

Hızlı Menü

  • Tüm Gönderiler
  • Bugün Eklenenler
  • Okuma Listem
  • İlgi Alanları
HayrendişHayrendiş
Bizi takip edin
© 2024 Hayrendiş - Sitede yer alan makale, yazı ve şiirlerin tüm hakları yazarlarına ve Hayrendis.com'a aittir. Kaynak gösterilerek de olsa kullanılamaz. Web Tasarım: YD Web
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim
Tekrar Hoş Geldiniz!

Hesabınıza giriş yapın

Username or Email Address
Password

Şifreni mi unuttun?