Mutluluk, insanoğlunun en eski arayışlarından biridir. Mutluluk, hepimizin peşinde koştuğu ama çoğu zaman elimizden kayıp giden o histir.
Peki, mutlu olmak gerçekten bu kadar zor mu sizce? Evet, dediğinizi duyuyorum; çünkü çağımızın hastalığı mutsuz olmak, yeni adı ise tükenmişlik sendromu.
Nasıl mutlu oluruz diye sorduğumda çok çeşitli örneklerle karşı karşıya kalacağız. Birkaç örnek verelim o halde:
- Mutluluk deyince aklımıza çok büyük şeyler geliyor; çok para, harika bir iş, tatiller, villalar…
- Kimimiz için yeni bir ev, kimimiz için başarı dolu bir kariyer, kimimiz içinse sadece bir dost sohbeti.
- Bazen mutluluğu gelecekte ararız: “Şunu kazanırsam mutlu olacağım, bunu alırsam mutlu olacağım.”
Bunun gibi bir sürü örnek verebiliriz. Oysa ki mutluluk, ertelenmekten hoşlanmaz. Çünkü hayat, ertelemeyecek kadar kısa ve değerlidir.
O zaman bana göre mutluluk nedir, ben anlatayım; size göre de mutluluk nedir, yazının yorumlarında paylaşalım.
Mutluluk büyük beklentilerde değil, küçük anlarda gizlidir. Ne kadar çok şeye sahip olduğumuzdan çok, sahip olduklarımızı ne kadar fark ettiğimizdir aslında.
Sabah kahvemin ya da fırından yeni çıkmış ekmeğin mis gibi kokusunda, yürürken yüzüme vuran rüzgârda ya da en sevdiğim şarkıda, sevdiklerimin gözlerindeki gülümsemede… Eve geldiğimde annemin kapıyı açacak olmasıydı aslında en büyük mutluluk.
Elbette hayat her zaman kolay değil. Hayat hep güllük gülistanlık da değil. Canımız sıkılacak, moralimiz bozulacak, bazen hiçbir şey yolunda gitmeyecek. Zorluklar, kayıplar, hayal kırıklıkları mutluluğu elimizden alacak. Ama işte tam da o zamanlarda küçük bir kahve molası, dostlarla edilen samimi bir sohbet ya da kendi kendine “Geçecek bu günler” diyebilmek, her şeye rağmen “yeniden” diyebilmektir.
Kısacası mutluluk, ulaşılması gereken uzak bir hedef değil; aslında kapıyı açıp nefes almak, sahip olduklarımızın kıymetini bilmek. Onu dışarıda aramayı bırakıp içimizde büyütmeyi öğrenirsek, belki de aradığımız mutluluk çoktan yanımızdadır.
Mutluluğu yol arkadaşı edinmeliyiz.
Ama biz ne yapıyoruz? Mutluluğu hep erteliyoruz: “Biraz daha para biriktirirsem, yeni eve taşınırsam, terfi alırsam.” Oysa mutluluk için takvimde özel bir gün yok: Şimdi, şu anda.
Yani aslında mutlu olmak için yeni bir hayat kurmaya gerek yok. Belki sadece sabah çayla simidini yiyebilmektir, sağlıkla. En büyük mutluluk sağlıktır aslında.
Mesela düşünün, hep filmlerde olur; gerçek hayatta sizin de kaç kez olmuştur aslında: Sabah işe geç kaldın, otobüse koşa koşa yetiştin, şoför tam kapıyı kapatıyordu ki sen son anda bindin. O his yok mu? Dünyayı kazanmış gibi seviniyorsun. İşte mutluluk bu kadar basit.
Bazen de en sıradan şeyler bizi gülümsetiyor. Mesela çamaşırları tam asacakken yağmur başlıyor ama sen son anda balkona çekiyorsun, kurtuldular! İşte o küçük zafer hissi bile gününün güzel geçmesini sağlıyor.
Hayat dediğin zaten küçük sürprizlerden ibaret. Yeni yıkanmış arabanın üstüne kuşlar pisliyor, tam kahve keyfi yaparken elektrikler gidiyor. Ama işin sırrı şu: Bunlara sinir olmak yerine gülüp geçebilirsek, mutluluk bizden pek uzaklaşamıyor.
Peki, mutluluk nerede satılıyor? Satılıyor mu acaba?
Mutluluk… Hepimiz istiyoruz ama kimse tam olarak nerede bulacağını bilmiyor. Marketlerde satılsa eminim deterjan reyonunun yanında olurdu. Etiketinde de “İki alana bir bedava” yazardı. Sabah dokuzda kapıda kuyruk başlardı, akşamına raflar boşalırdı.
Ama işin aslı şu: Mutluluk satılmıyor. Çünkü o, koca alışveriş poşetlerinin içinde değil; cebinden çıkardığın ve çoktan kaybolduğunu sandığın 20 lira… İşte gerçek mutluluk bu anlarda gizli.
Kısacası mutluluk satılmıyor; çünkü zaten her yerde, bedava!
Mutluluk, satın alabileceğimiz bir şey değil; içimizde bir duygu. Parayla satın alınamayacak kadar değerli olan bir duygu.
Peki, biraz daha örnek verelim ve mutluluğa ulaşmak için farklı yollar deneyelim. İşte bu yollardan bazıları:
- Şükretmek: Elinde olanlara odaklanıp onlara değer verdiğinde daha mutlu hissedebilirsin. Hayatımızda eksik olan şeylere odaklanmak yerine, sahip olduklarımız için şükretmek mutluluğa giden en kestirme yollardan biridir. Sağlıklı bir bedene, iyi bir aileye, sıcak bir yuvaya sahip olmak gibi temel ihtiyaçlarımızın bile ne kadar büyük birer lüks olduğunu fark ettiğimizde, daha dingin ve huzurlu hissederiz. Şükran duygusu, kalbimizi minnetle doldurarak bizi olumsuz düşüncelerden uzaklaştırır.
- İnsan ilişkileri: Sevdiklerinle zaman geçirmek, onlarla dertleşmek ve destek olmak hem seni hem de onları mutlu eder.
- Bağ kurmak ve anlam oluşturmak: İnsan sosyal bir varlıktır ve bağ kurma ihtiyacı içindedir. Sevdiklerimizle geçirdiğimiz kaliteli zaman, onlara destek olmak ve onlardan destek görmek, bizi hayata bağlar. Aynı zamanda kendimize ait bir amaç edinmek ve bir şeylere anlam katmak da mutluluğun önemli bir parçasıdır. Gönüllü olmak, bir hobi edinmek veya tutkuyla bağlı olduğunuz bir işte çalışmak, hayatınıza anlam katar.
- Anı yaşamak: Geçmişteki pişmanlıklarına ya da gelecekle ilgili endişelerine takılı kalmak yerine, o anın tadını çıkarmaya çalış.
- Kendine iyi bakmak: Düzenli uyku, sağlıklı beslenme ve egzersiz hem fiziksel hem de zihinsel sağlığını iyileştirerek mutluluğuna katkı sağlar.
Mutluluk, bu adımları attıkça içinde kendiliğinden beliren bir his aslında. Onu dışarıda aramak yerine, kendi iç dünyana dönerek keşfedebilirsin.
Sonuç olarak, mutluluk peşinden koşulan bir hedef değil, yaşamın her anında var olan bir durumdur. Onu bulmak için uzaklara gitmeye, büyük paralar harcamaya gerek yok. Yeter ki etrafımızdaki küçük güzelliklere, içimizdeki şükran duygusuna ve bağ kurmanın gücüne sarılalım. Unutmayın, mutluluk içeride başlar, dışarıda hissedilir.
Belki de size dışarıdan sesleniyordur ama televizyonun sesi açık olduğu için duyulmuyor olabilir. TV’nin sesini kısıp MUTLULUĞA kulak verelim.
MUTLU kalın! Sevgilerimle.
