Bu siteyi kullanarak Gizlilik Politikası'nı ve Kullanım Şartları'nı kabul etmiş olursunuz.
Kabul et
HayrendişHayrendişHayrendiş
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Kategoriler
    • Aile
    • Araştırma
    • Bilim & Kurgu
    • Bilişim & Teknoloji
    • Biyografi
    • Sevgi & Aşk
    • Çeşitli Bilgiler
    • Çocuk
    • Denemeler
    • Edebiyat
      • Öyküler
      • Şiirler
      • Hatıralar
      • Mesajlar
      • Sözler
    • Eğitim
    • Felsefe
    • Finans
    • Genel
    • Gezi
    • Güncel
    • Günlük
    • Hayvanlar Alemi
    • Hukuk
    • İlahiyat
    • İş ve Meslek
    • Kişisel Gelişim
    • Kitap & Dergi
    • Kültür & Sanat
    • Maneviyat
    • Motivasyon
    • Müzik
    • Nostalji
    • Psikoloji
    • Sağlık
    • Sevgi & Aşk
    • Sosyoloji
    • Spor
    • Tarih
      • Tarihi Mekanlar
    • TV & Sinema
    • Yaşam
    • Yemek & Mutfak
  • Okuma Listem
    • Okuma Geçmişi
    • İlgi Alanları
  • İletişim
Arama
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim
© 2024 Hayrendiş - Sitede yer alan makale, yazı ve şiirlerin tüm hakları yazarlarına ve Hayrendis.com'a aittir. Kaynak gösterilerek de olsa kullanılamaz. Web Tasarım: YD Web
Okunuyor: Su Kasidesine Tasavvufî Bir Bakış
Paylaş
Bildirimler Daha fazla göster
Yazı Tipi Yeniden BoyutlandırıcıAa
HayrendişHayrendiş
Yazı Tipi Yeniden BoyutlandırıcıAa
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim
Arama
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Kategoriler
    • Aile
    • Araştırma
    • Bilim & Kurgu
    • Bilişim & Teknoloji
    • Biyografi
    • Sevgi & Aşk
    • Çeşitli Bilgiler
    • Çocuk
    • Denemeler
    • Edebiyat
    • Eğitim
    • Felsefe
    • Finans
    • Genel
    • Gezi
    • Güncel
    • Günlük
    • Hayvanlar Alemi
    • Hukuk
    • İlahiyat
    • İş ve Meslek
    • Kişisel Gelişim
    • Kitap & Dergi
    • Kültür & Sanat
    • Maneviyat
    • Motivasyon
    • Müzik
    • Nostalji
    • Psikoloji
    • Sağlık
    • Sevgi & Aşk
    • Sosyoloji
    • Spor
    • Tarih
    • TV & Sinema
    • Yaşam
    • Yemek & Mutfak
  • Okuma Listem
    • Okuma Geçmişi
    • İlgi Alanları
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2024 Hayrendiş - Sitede yer alan makale, yazı ve şiirlerin tüm hakları yazarlarına ve Hayrendis.com'a aittir. Kaynak gösterilerek de olsa kullanılamaz. Web Tasarım: YD Web
Hayrendiş > Edebiyat > Su Kasidesine Tasavvufî Bir Bakış
Edebiyat

Su Kasidesine Tasavvufî Bir Bakış

Zübeyde Demir
Zübeyde Demir
Yayınlanma 20 Mayıs 2025
86 Görüntüleme
Yorum yapılmamış
3
Paylaş
11 Dak. Okuma
Paylaş

Kâinatta kesretten vahdete bir yolculuğun rûhudur, Su. Hayattır, mânâdır, mayadır, riyâzet ve akıldır, ilme meyyâldir. Mutlak Hâkim olan Yüce Allah (c.c) kâinatta en çok Su’yu sevmiş ve canlı olan her şeyi sudan yaratmıştır. Mümin bir kul için Hacc’ın vecibelerinden olan zemzem de, yeryüzündeki en mübarek sudur. Nice âlemler su ile mânâ serverine ulaşır. Menfî bir yaratılıştan tamamıyla uzak olan su, Allah’ın yarattığı ilk maddelerdendir. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “O öyle bir yaratıcıdır ki gökleri ve yeri altı günde yarattı. Ve Arş-ı su üzerinde idi.” (Hûd-7) Su gönle şifa, ruha huzur bir seyyâldir. Hazreti Su, berekettir, nimettir, rahmettir, şefkâttir, feyizdir; bir rahmet eseri olarak semâlardan, Hakk katından arza inmekle, Âlemlerin Sultân’ının yarattıklarına bir şifa vesîlesi olmaktadır. Ağızdan çıkan kelimelere göre de komut alan Su, Kâinatın Sultânı’nın (c.c) akıl nimetini vasfında barındırır ki, yapılan araştırmalara göre, suyun çevresindeki enerjiyi “hafızasında” tutabilme, olumlu ve olumsuz niyetlere farklı tepki verebilme gibi vasıfları gözlemlenmektedir. Su ve insanın mayası birdir. Necip Fâzıl’ın da dediği gibi “İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya…”

İslâm-Türk edebiyatında su üzerine çeşitli şiirler yazılmıştır. Bu edebî mahsuller, toplumda su üzerine estetik bir kaygı oluştuğunun birer yansımasıdır. Hazreti Su, Divân Edebiyatındaki nice şairlerce de bilhassa âb-ı hayât olarak takdim edilir. Su’yu “hazret” olarak nitelememden maksat ise, onun Yüce Allah’ın (c.c) katından insanlığa ve kâinata bir rahmet olarak lutfedilişindendir. Su, yaşam kaynağı olması, diriltme özelliği ile adeta ölümsüzlük kaynağı olan âb-ı hayât olarak anılmasına zemin hazırlamıştır; bu onun kadîm ismidir. Âb-ı hayâttan içen ebedî hayata kavuşur, hasta ise şifa bulur. Su, tasavvufî düşüncede ise, Allah’ın Cemâl ve Celâl sıfatlarını yani Mutlak Yaratıcı’ya (c.c) mahsus bir güzellik ve yüceliği içinde barındırır. Marifet Kapısının bir sembolüdür su, hâkezâ bu kapının ârifleri saflık, temizlik dolayısıyla suya benzetilir. Ârifler bir diğer yönüyle, denizlere kavuşmak üzere akan sular gibi, nehirler gibi özüne -Hakk’a- dönme çabası içerisindedirler. Su, kâinatı meydana getiren Anâsır-ı erbaa’dan biridir. Anâsır-ı erbaa, yani kâinattaki dört ana unsur, toprak, hava, su ve ateştir. Bu dört element inanç yapısına yansımakla birlikte, İslâm-Divan şiirinde de bazı peygamberleri sembolize etmiştir. Hz. Âdem ‘toprağı’, Hz. İbrahim ‘ateşi’, Hz. İsa ‘havayı’, Hz. Muhammed (s.a.v) de ‘suyu’ işaret etmektedir.

Kasîde-i Der- Na’t-ı Hazret-i Nebevî diğer ismi ile Su Kasîdesi, İslâm-Türk Edebiyatı’nda Fuzûlî’nin Hz. Peygamber’e karşı hayranlık, gönülden sevgi ve saygısını dile getirdiği en bilinen lirik eseridir. Fuzûlî (y. 1480 veya1494 – 1556, Kerbela ya da Bağdat), asıl adı Mehmet bin Süleyman olan, kaynaklara göre Türk Bayat boyundan, 16. yy’da yetişmiş ve döneminde bilhassa zirve yapmış Türk Divân şâiridir. Fuzûlî, bir peygamber âşığı olmasının yanında, ıstırabı bal yapan tek şairdir. Türk Edebiyatından şairin eserlerini kaldırırsak ortaya tatsız tuzsuz bir dönem kalacaktır. Onun şatafatlı bir şekilde hayatını idame ettirdiğini sananlar yanılırlar, oldukça garip bir yaşantısı vardır. Geçimini bir dönem türbe bekçiliği yaparak sağlamıştır; mahzûn ve garip bir hâletirûhiyyesi vardır, adeta hüzünle beslenir. Aşk ve ıstırap, onun şiirlerinin adeta köşe taşıdır. Fuzûlî’nin yazmış olduğu Su Kasîdesi, naatlar içerisinde günümüze kadar halkın en fazla benimsediği bir eser olagelmiştir. Eser, Ali Şir Nevâi’nin şiirine yapılmış bir nazîredir. Su redifli şiir yazmak İslâmî Edebiyat’ta bir gelenek olmuştur; su redifini ilk defa kullanan şâir, Ali Şir Nevâi’dir. Su redifini Kasidede ve Naat-ı Şerîf’te ilk defa kullanan ise Fuzûlîdir. Peygamber efendimizi övmek amacıyla yazılan naatlardan biri de Kasîde-i Bürde’dir. Fakat bu kasîde, edebî gücünün ve üslûbunun yanında, Peygamber aşkını iliklerine kadar hissettiren bir ruhâniyete sahiptir; dönemindeki şairlerce ve eşrafça çokça övülmektedir. Fakat Fuzûlî, bu şiirin Peygamber efendimizin (s.a.v) aşkını anlatmaktan dolayı güzel olduğunu, sırf bu yüzden sevildiğini dile getirmektedir. Hatta Naat yazmasının bile kendisine nasip olmasından ötürü gönlü hoştur, bunun kendisine Allah’ın bir lütfu olduğunu dile getirmiştir. Su Kasîdesi’ndeki ilk beş metni, okunuşu ve bugünkü dille söylenişi ile incelediğimizde, Hakk katından yeryüzüne inen suyun yine kâinata Rahmet -Su rahmettir- peygamberi olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v.) arasındaki bağlantı bize anımsatılır;

Kasîde-i Der- Na’t-ı Hazret-i Nebevî

1. Beyit:

“Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su”

(Ey gözlerim! Boşuna gönlümdeki tutuşan ateşlere gözyaşlarından su saçma ki; böyle tutuşan ateşlere su fayda etmez, bu başka.)

Şâir, beyitte gözlerine seslenerek, boşuna ağlamaması, gönül külahına suyu saçmaması gerektiğini, bu ateşin sönmeyeceğini söyler ki, gözlerin aşırı ağlaması mübalağa sanatına birer örnektir. Gözün su saçması ise ağlamaktır. Beyitte gönül, şekil bakımından ateş yanan bir külaha, ateşgâha benzetilerek Teşbih sanatı yapılmıştır. Âşığın gönlünde peygambere karşı bir aşk ateşi, bir sevgi ateşi bulunmaktadır. Âşık, o kadar harlı yanan bir ateşin su karşısında daha da kuvvetli bir şekilde harlanıp yanacağından bahsetmektedir. İlk beyitte ateş-su tezatı göze çarpmaktadır. Bileşiğindeki elementlerden de kaynaklı olarak suyun, ateşi daha çok kuvvetlendireceği bilinmektedir. Su ateşe, ateş suya benzer. Kasidede redif su üzerine kurulduğu için, beyitlerde genellikle Su metaforu üzerine oluşturulmuştur.

2. Beyit:

“Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhit olmuş gözümden günbed-i devvâra su”

(Şu dönen kubbenin rengi su renginde midir? Yoksa gözümden akan yaşlar mı dönen kubbeyi kaplamıştır, bilemiyorum.)

Beyitte şâir, peygamber aşkı ve hasreti ile o kadar çok ağlamıştır ki, gördüğü her yeri gözyaşları ile görmekte, baktığı her şeye suyun haresinin rengiyle bakmaktadır. Dönen kubbenin mi su renginde olduğu yoksa şairin gözünden akan yaşların mı gök kubbeyi oluşturduğunu; ağlamaktan gök rengindeki deryaların mı olduğunu bilememesinden dolayı beyitte Tecahül-i Arif sanatı yapılmıştır. Beyit Mübalağa sanatı üzerine kurulmuştur. Çünkü şair, çok fazla ağladığından dolayı her yeri ve her şeyi su renginde görmesinden bahsetmektedir. Bu mısrada Seyr-i Süluk ilkesi vardır. Seyr-i Süluk, kulun Hakk’a ulaşma yolunda belirli tasavvufî âdâb ve erkâna uygun hareket etmesidir. Beyitte “devvâr” sözcüğü önemlidir. Gökteki her bir katmanın dünya çevresinde bir yöne döndüğünü ve bu katmanların su olduğunu düşünürsek, günümüzde Semâ olarak bilinen Mevlevi ayininin bir âdeti olarak Dönme (devvâr) eylemi, sûfî olma yolunda bir zikirdir. Azerbaycan Türkçesi’nde soru edatı yoktur. Bu edat vurgu ile sağlanır ki ‘âb-gûndur?’ kelimesi, ‘gûn (mu) dur’ yani ‘su renginde midir’ kelimesiyle karşılanır.

3. Beyit:

“Vehm ilen söyler dil-i mecruh peykânun sözin
İhtiyât ilen içer her kimde olsa yâra su”

(Yaralı gönül senin ok temrenine benzeyen kirpiklerinin ismini korkarak söyler. Nitekim yarası olan hasta da suyu ihtiyatla içer.)

Divân Edebiyatı’nda sevgilinin kirpiklerinin ok temrenine benzetilmesi sıkça görülen bir motiftir. Beyitte şâir, Peygamberin kirpiklerine benzettiği ok temreninin ismini bile korkarak söylediğini çünkü aşk yarası ile yaralı olduğundan, hasta olduğundan dem vurmaktadır. Temren (peykân), okun ucundaki çelik, keskin kısımdır. Temrenin çelikten imal edilmesi yani çeliğin demirin suyla dövülerek elde edilmesi ile temren ve su arasında benzerlik bulunmaktadır. Âşığın bu temrenin isminden sakınması ise, hastanın suya karşı ihtiyatla yaklaşması gerektiğindendir ki, temrenin içeriğinde az miktar da olsa su huzmesi mevcuttur. Şâir, beytin ikinci kısmında hastanın yaralı iken içtiği suyun hastaya şifa olmayacağını, okun temreninin âşığın yarasını daha çok kanatacağını, bu nedenle suyu ağır ağır, sakin bir şekilde içmesi gerektiğini söylemektedir. Beyitte mecruh, peykân, yâra kelimeleri ile Tenasüp sanatı yapılmıştır.

4. Beyit:

“Suya virsün bâğbân gülzârı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse bin gül-zâre su”

(Bahçıvan gül bahçesini suya versin ama zahmet çekmesin; binlerce gül bahçesini sulasa da yüzün gibi bir gül açılmaz.)

Şâir beyitte, ‘bahçıvan isterse gül bahçesini sele versin ama zahmet çekmesin, isterse binlerce gül bahçesini sulasın yüzün gibi bir gül açılmaz; bundan sonra bir daha senin gibi güzel yüzlü bir peygamber gelmeyecek, o devir kapandı’ diyor. Bu beyit Naat-ı Şerif’tir; son peygamber Hz. Muhammed’in (s.a.v) övüleceğinden bahsedilmektedir. Beyitte su, bâğbân, gülzâr, gül kelimeleri ile Tenasüp sanatı yapılmıştır. Şâir, buradaki gül Teşbihiyle Peygamber Efendimizi kastetmektedir. Beyitte geçen bir-bin kelimeleri arasında Tezat vardır. Ayrıca tek kelimesi, hem ‘bir’ hem de ‘gibi’ anlamlarında Tevriyeli olarak kullanılmıştır.

5. Beyit:

“Ohşadabilmez gubârını muharrir hattına
Hâme tek bakmaktan inse gözlerine kare su”

(O kadar ince çizgilerini bile senin hattına benzetemezler; kalem gibi gözlerine kara su inse bile sana baksa dursa da sana benzetemezler.)

Beyitte, Peygamber efendimizin eşsiz güzelliği anlatılmaktadır. Şâir, ‘bu güzellik bir daha gelmeyecek’ diyor. Hâlık ile mahlûk arasında bir mevcudu olan Hz. Muhammed (s.a.v) ile âlemlere rahmet olarak gönderilen yağmur suyu arasında saflık bağlamında bir benzerlik bulunmaktadır. Gubar ise, toz, zerre demektir. Hat sanatlarından biri olan Gubârî hat, kaynaklarda gubârü’l-hilbe, kalemü’l-hilbe, kalemü’l-cenâh olarak da anılır. Rikā‘ ve nesih yazılarına daha yakın olması sebebiyle gubârîyi bu iki yazının karışımından meydana gelmiş, 1 iğne ucu kadar ince yazılmış bir yazı biçimidir. Beyitte şâir, sevgilinin iğne ucu kadar ince çizgilerini bile senin hattına benzetemezler, yapamazlar, acizdirler ve beceremezler, diyor. Gözlere kara su inmek, kör olmak demektir. Âşık, sevgilinin hattını çizmeye çalışanların gözlerine kara su inse bile, kör olsalar bile sevgiliye benzetemezler, demek istiyor; mücerred bir sevgili metaforu bulunmaktadır.

Bu Yazarın (Zübeyde Demir) Diğer İçerikleri:

Esselamü Aleyküm Ey Kâbe

Ayât-ı Hakk

Katreyi Umman Eylemek

Divan Edebiyatında Sebk-i Hindî ve Nâ’ilî

Aşikârım Duy Sesimi

ETİKETLER:önerilenlersu kasidesitasavvuf edebiyatıZübeyde DemirZübeyde Demir yazıları
Bu İçeriği Paylaş
Facebook Whatsapp Whatsapp Bağlantıyı kopyala Yazdır
Tepki Ver
Hayran1
Mutlu0
Üzgün0
Uykulu0
Sinirli0
Şaşkın0
Göz Kırp0
Avatar photo
YazanZübeyde Demir
Bağlantılar:
Şair
Önceki İçerik Pencere Önü Fesleğenim
Sonraki İçerik Ümmetin İmtihanı ve Zilletin Anatomisi
Yorum yapılmamış Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sosyal Medya

FacebookBeğen
XTakip Et
InstagramTakip Et
YoutubeAbone Ol

Yeni İçerikler

Temizlik İmandandır, Hizmet İnsanadır
Gülşah Çetiner
Genel
31 Mayıs 2025
35 Görüntüleme
Ümmet; Sağır, Dilsiz, Kör Olmuş Halde
Murat Er
Güncel
31 Mayıs 2025
113 Görüntüleme
Annelik Kutsaldır
Ayşenur Dürlü
Aile
31 Mayıs 2025
39 Görüntüleme
Merkür Retroda Satürn Metroda
Nilüfer Şen Çakar
Genel
31 Mayıs 2025
23 Görüntüleme
İnsan Ait Olduğu Toprağın Çiçeğidir
Rabia Aktaş İleri
Felsefe Maneviyat
30 Mayıs 2025
69 Görüntüleme

En Çok Yorumlananlar

Minimalizm
Yaşam
Pilav
Hatıralar Öyküler
26 yorum
Aynanın Söylediği
Öyküler
26 yorum
Yorgunuz
Güncel
26 yorum
Her Şey Kendini Tanımakla Başlar
Öyküler
25 yorum

Bunları da beğenebilirsin

Şiirler

Yankı

10 Nisan 2023
DenemelerEdebiyat

Güher-Nisâr Kalem

11 Kasım 2023
TV & Sinema

Zamana Karşı Filmi Eleştirisi

9 Ekim 2024
Denemeler

Ayrılığın Ertesi

22 Ağustos 2023
//

Hayatın Lezzeti “Hayrendiş” Olmakta!

Kurumsal

  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim

Hızlı Menü

  • Tüm Gönderiler
  • Bugün Eklenenler
  • Okuma Listem
  • İlgi Alanları
HayrendişHayrendiş
Bizi takip edin
© 2024 Hayrendiş - Sitede yer alan makale, yazı ve şiirlerin tüm hakları yazarlarına ve Hayrendis.com'a aittir. Kaynak gösterilerek de olsa kullanılamaz. Web Tasarım: YD Web
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim
Tekrar Hoş Geldiniz!

Hesabınıza giriş yapın

Username or Email Address
Password

Şifreni mi unuttun?