Öyküler

Yapboz

1

Büyük bir yankıyla evrene eşsiz, masum ve noksan Müjgan geldi. Ahali kıpır kıpır heyecanıyla armağana ahvalini sordu. Süzdüler uzunca, başladılar arzularını dile getirmeye, dillendikçe yontuldu. Yontuldukça yara bere içindeki kanatlarına baktı. Mağlup, yılgın ve bitkin suretini izledi. Lütfedilip mateminin esintisini içeri almadılar. Kayıtsızca esaret içinde ki, solgun diyarı izlediler. Kendi benliğine vuslat bir beden içerisinde yaşadı. Nefes almaya mecali bulamazken, fırtınaya karşı durdu. Çok kez yığıldı, çok kez puzzlesi baştan dizildi. Kendinden parça koymaya çalıştıkça , zemheriye maruz kaldı. Fırtınada kanatları yükseldi de, uçmayı bilmeyen Müjgan yere düştü. Her düşüşü dizlerinde yara izi bıraktı. Yürümeye çalıştıkça yaraları kabuk bağlamadı. Çürük bedeniyle toplanmaya çalıştı. Çürümeye terkedilen bedenini sorguladı. Sonrada bitkilere baktı. Sahi çürüyen canlılara n’olurdu? Ya tamamen çürüyecekti, yada çürüyen kısmı kesmeliydi. Yüreğini mi mahkum edecekti, yoksa sağaltıp evrene gözünü mü açacaktı? Süzüldü mistik hüzün perdesiyle, gelen ışığı kapattı. Güneşe bıraktı kendisini, doyasıya eğlendi. Issız bir diyara denk geldi, tıkırtı çekti ve kıpır kıpır heyecanıyla sokuldu. Derin bir adama denk geldi, kalbini kaybetmek isteyen Müjganı heyecanlandırdı. Takılı kaldı derin kuyusunda, yarasını yârine gösterdi. Saydam ruhuna denk geldi, yüzleşmediği başka bir hayatla tanıştı. Farklı puzzle bulunan, içinde acı bulundurmayan bir ömürdü. Bu ömre sonsuza dek tutulmak istedi. Uzattı ellerini, bıraktı kendisini derinlerde kaybolmak istercesine, mutluluğa sarıldı.

Bir şey onu geri itti. Ah Müjgan bilmez misin, mutluluk içinde acı bulundurmaz. Güzellikten önce kahkaha sesleri gelir. Kaybolduğu derinlik şimdi zifiri olmuştu. Kahkaha sesleri düşmanı, mutluluk hayal olmuştu. Yapayalnız, puzzle yanlış biri olarak yaşadı. Sorguladılar, neden hiçsin, diye. Sorular cevapsız kaldı, çünkü puzzle sahiplerine hesap soramazdı. Sustular, sonsuza dek kendi evrenlerine kabul etmediler? Bir oyun misali, dizdikleri puzzle beğenmediler. İstediklerini kabul ettirmeye alışkın insan , yine istedikleri gibi yalnız kalmaya mahkum ettiler. Yine sorguladılar, dalga geçer gibi evrenini sorguladılar.

Müjgan kendince hep çığlık çığlığa dillendi. İçine içine kelimeleri gömdü. Ben sizin yarattığınız canavarım diyemedim. Bilmiyorum, içimin ışığı kimi aydınlatır. Dünyamı aydınlatmazken evren bana hesap sordu. Ben küçük bir kızdım, çabalamayı bıraktıran insanlar oldu. Tanıdığım üç beş insan dışında evreni bilemezdim ki.. Görmüyor musun evren, ben seni tanımıyorum. Duymuyor musun evren, ben kendimi tanımıyorum.

Yaralı bir kuş gibiydim. İleri gitmek için çırpındıkça, geçmişten kalan yaralar izin vermedi. Görkemli, şatafatlı ve mavi gökyüzünde huzur olmak istedim. Ödünç verdiği huzur, kalbimi dağladı. Nefes almaya çalıştıkça, yaralarım sızladı. İnatla geçmişi unutmaya çalıştıkça, gelecek keskin kılıç oldu. Yaralarım kanadı, kanadı ve içime aktı. Sustum, geçmişime değil, geleceğimi görmezden gelene ve adım adım kendime küstüm.

Sevgiye vuslat yönüm radarlara takıldı. Sahi bahçem dışında başka evren var mıydı? Arabaları, yönleri ve dünyayı evde mi bilmeliydim. Sıkı sıkıya sarıldığım hayalimle mutluluğu izledim. Gittikçe alacakaranlık oluşuyordu. Duyduğum kahkaha seslerine gözümü yumdum. Korkularım hala bulunduğum derinliğini bilmediğim, aydınlığa dönen zifiriydi. Ellerime uzanan yollara baktım. Gözyaşlarım izin vermedi, mutluluktan ilk kez ağlıyordum. Mutluluk şefkatle yaklaştı, içten gülümsemesiyle sokuldu. “Şafak bitti Müjgan, yarınlar seni istiyor. Tutun yollara, bırak çıkmazlar da huzur getirsin. Bırak sevgiyi evren tamamlasın. Bilirsin sınavlar sonsuz, sen ise teksin. Bilirsin kötülük hep var, sen ise tek ışıksın. Işıklar mutluluğun olacak ve sen hep derin zifiride yaşayacaksın. Ben gelmedim, güzellik getirdi. İçindeki Müjgan’ı öldürme, adını bilmem ben, ruhunun derinliğindeki Müjgan buraya getirdi. Sen sadece güzelliği temsil et, bırak evren onların olsun. Bırak evren sana ayak uydursun, kendi puzzle kullanamıyorsan sen üzerini karala çünkü hayat senin ellerin..’’

Berivan İlhan
Yazar / Şair

Spor Ruh ve Beden Sağlığıdır

Önceki makale

Sevdamda Mahkum

Sonraki makale

Yazarın Diğer Yazıları

1 Yorum

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha Fazla Öyküler