Her öğrencinin öğrenme hızı farklıdır. Yavaş öğrenen öğrenciler, öğrenme sürecinde daha fazla zamana, tekrara ve desteğe ihtiyaç duyan çocuklardır. Bu öğrenciler, uygun yöntemler uygulandığında öğrenme süreçlerinde başarılı olabilirler.
Bu noktada öğretmene düşen en önemli görev, öğrenciyi yakından tanımak ve gelişimini bireysel olarak izlemektir. Öğrencinin güçlü yönleri ve zorlandığı alanlar belirlenerek, ihtiyaçlarına özel bir öğrenme yolu çizilmelidir.
Yavaş öğrenen öğrenciler büyük grup çalışmalarında zorlanabilir. Bu nedenle küçük gruplarla veya birebir etkinliklerle desteklenmeleri önemlidir. Böylece öğrenci daha rahat iletişim kurabilir, kendini ifade edebilir ve sorularını çekinmeden sorabilir.
Görsel materyaller, somut örnekler, renkli kartlar ve grafikler gibi araçlar, bu öğrencilerin konuları daha iyi anlamasına yardımcı olur. Ayrıca, öğrenilen bilginin kalıcı olması için sık sık tekrar yapılmalı, bilgiler adım adım ve anlaşılır biçimde sunulmalıdır.
Öğrenciye yapılan geri bildirimler olumlu, açık ve yönlendirici olmalıdır. Hatalar yapıcı şekilde ele alınmalı, başarıları ise mutlaka fark edilip övülmelidir. Bu yaklaşım öğrencinin özgüvenini geliştirir ve öğrenmeye karşı olumlu bir tutum kazanmasını sağlar.
Öğrencinin öğrenme sürecine aktif olarak katılması da çok önemlidir. Küçük hedefler belirleyip bu hedeflere ulaştıkça öğrencinin gelişimi desteklenebilir. Örneğin, “Bu hafta bir metni başından sonuna kadar anlayarak okumak ve içeriğini arkadaşlarımla paylaşmak” gibi basit ama somut hedefler öğrenciye başarı hissi verir.
Aile desteği de bu süreçte önemli bir yere sahiptir. Öğrencinin okulda öğrendiği bilgiler evde pekiştirilmeli, aile bireyleri ile iş birliği içinde olunmalıdır. Kısa okumalar, basit tekrarlar ve oyun yoluyla öğrenme gibi yöntemler evde de sürdürülebilir.
Son olarak, öğrencilerin sosyal ve duygusal gelişimi de göz önünde bulundurulmalıdır. Kendini yetersiz hisseden çocukların sınıf içinde desteklenmesi, başarılı oldukları alanların fark edilmesi ve arkadaşlarıyla olumlu ilişkiler kurması sağlanmalıdır.
Yavaş öğrenen öğrenciler, doğru yöntemlerle desteklendiğinde başarılı, özgüvenli ve öğrenmeye açık bireyler olarak gelişebilirler. Bu nedenle onları anlamak, sabırlı olmak ve süreci birlikte yürütmek büyük önem taşır.
Yazımı Lev Vygotsky beni çok etkileyen sözü ile bitirmek istiyorum. “Çocuk gelişimi, yalnızca olgunlaşmayla kendiliğinden ilerlemez; sosyal etkileşim gerektirir.” Gelişim, çevresel yapıların desteğiyle hız kazanır. Bu durumda sınıf ortamı, çocuğun öğrenme potansiyelini gerçekleştirdiği en dinamik sosyal alandır.