Yılda iki kez gerçekleşen gün eşitliği (gece ve gündüzün eşit olması) durumuna “ekinoks” denmektedir. Birçok kültürde ve dinde yeri olan bahar ekinoksu kutlamaları, önemli doğa bayramlarından biridir. 21 Marttan sonra gündüzler uzamaya, geceler ise kısalmaya başlar. Havaların ısınmasıyla ilkbaharın küçük adımlarını hissederiz. Kış uykusunda olan doğa ve tüm canlılar tekrar uyanır, onlar için yeniden yeni bir hayat başlar. Karlar erimeye, çiçekler tomurcuklanmaya, bitkiler yeşermeye, toprak kendine gelmeye ve ekin için hazırlanmaya, göçmen kuşlarsa yuvalarına dönmeye başlarlar. Tüm bunlar olurken, martın başında eğer yaptıysanız marteniçkalarınız için gözleriniz postacı leylek kardeşleri arasın. Kim bilir, belki de sizin için müjdeli haberleri vardır. Ancak farkındayım, bu yılki yaşadığımız kış, ülke genelinde oldukça karlı ve soğuk geçiyor. Bu sebeple leylek kardeşlerin postaları biraz gecikeceğe benziyor, ne dersiniz?
İşte bu sihirli gün ve ardından gelen güzelliklerin bayramıdır bizim için en çok bilinen adıyla, Nevruz. Türk kültüründe kutlanan en eski bayramlardandır. Nev (yeni), ruz (gün) kelimelerinden meydana gelmektedir. Kökleri 15 bin yıl öncesine kadar dayanmaktadır. Yumurta tokuşturma adeti, Nevruz’dan gelen ve halen en çok bilinen, yaygın şekilde rağbet gören adetlerden biridir. Bu asırlık geleneğin en önemli sembollerinden biri “yaşam otu” adıyla da bilinen semenilerdir. Renk renk kapların içinde çeşitli baklagiller yetiştirilir ve baharın müjdecisi olan Nevruz Bayramı’ında yeşeren semeniler herkese dağıtılır. Semeniler, tabiatın canlanışını, neşeyi, coşkuyu, renkliliği, bolluğu, bereketi ve huzuru simgeleyen müjdeli ve yeşeren umutların saklı olduğu kaplardır.
İskandinav Nors mitolojisinde Tanrıça Ostara, doğurganlığı temsil eder ve yılın bu günü Ostara adıyla kutlanır. Bu sefer renkli yumurtalar süsler masaları. Yumurta, kadim zamanlardan beri bolluğun, bereketin simgesi haline gelmiştir. Ostara’nın başlıca diğer sembolü olan tavşan da hızlı üreyen bir canlı olduğundan yine bolluğun simgesi olmuştur.
Odin’in eşi, güzelliği ile meşhur Freyja da dönmek için 21 Mart’ı seçenlerden. Güneşli havayı, sıcağı seven Freyja, doğurganlığı simgeliyor.
Günümüz Almanya’sının isminin geldiği Allemanni kavmi, bu günü “tag-und nachtgleiche” olarak adlanmışlardır. Güneş tanrısının yer altından çıkarak karısı olan Eostre (Ostara) ile buluştuğu gün olarak kutlanır. Hatta tanrıça Eostre için söylenen şarkılar da var.
Farklı tarihlerde de kutlansa Paskalya, genellikle 21 Mart’tan sonraki ilk yeni aydan sonra kutlanan bayramdır. Kıyam Yortusu, Diriliş Pazarı ya da Diriliş Günü olarak da adlandırılır. Paskalya günü, evlerde enfes paskalya çörekleri, çikolatalar hazırlanır, haşlanmış yumurtalar süslenir, mumlar yakılır, dualar edilir ve dilekler dilenir.
21 Mart, ekvatorun kuzeyinde yaşayan, tarımla ilgilenen ve hayatını tarımla devam ettiren tüm halklar için şimdiye kadar önemli bir gün olmuştur. Baharın resmen başladığı söylenir. Bu coşku, her birimizin köklerinde hala canlı bir akarsu, damardır. Yaşatılan gelenekler vasıtasıyla atalarımızla olan bağlarımız güçlenir. Nedense şimdiye kadar gördüğüm şu ki, spritüel anlamda çoğu kişi ataları ile olan bağlarını kesme çabasındadır. Ancak hatırlatmak isterim, ruhlar aleminde yaptığınız sözleşme ile bu soyu siz seçtiniz ve ilahi sistem de anne ve babanız dahil olmak üzere atalarınızı var oluşunuzun vesilesi tayin etti. Nasıl ki, bir ağaç kökleri olmadan beslenemez, büyüyemez ve gelişemezse bizler için de tıpkı böyledir. Geçmişinizle ilgili bağlarınız için seçeneğiniz koparmak, kesmek, yıkmak yerine sevgiyle şifalandırmak olabilir.
Böylelikle görüyoruz, gelenekler, inanışlar birbirine nasıl da benziyorlar değil mi? Ayrıca birçok kültürde bahar ekinoksu, farklı isimlerle yılbaşı olarak da kutlanıyor. Dünya’nın çeşitli bölgelerinde yaşayan, farklı coğrafyanın insanları kendilerinden bir şeyler katarak yılın bu zamanına biraz daha neşe katmışlardır.
Her ne şekilde ne isimle kutluyorsanız, yılın bu günü hepimiz için kutlu olsun ve dilerim daha çok neşe getirsin. Bunun için neler mümkün?..