Şehrin ışıkları bir bir yanarken hepimiz karanlığın ardında kalanları farklı bir bakış açısıyla, algıladığımız şekilde görmeye başlarız. Kimimiz hüzün dolu, kimimiz hayranlık dolu bakışlar eşliğinde seyre dalarız. Gerçeklik algımız ne ise o düşer payımıza….
Çoğumuzun aklına gelmez, kendi içimize bakmak. Kendimizi gözlemlemek… Korkarız içimizdeki hırçın denizin dalgaları arasında boğulmaktan. Boğulanların çoğunun aslında en iyi yüzme bilenler olduğunu biliriz! Bu yüzden kendimize karşı yüzmeyi bilmeyiz.
Hayatımızın neresinde girdaplar var, ne yöne gidersek düşüncelerin akıntısına karşı koyamaz da kapılıp gideriz içimizdeki okyanusa biliriz. Aslında saklanacak koy nerededir onu da biliriz, biliriz bilmesine de görmek istemeyiz.
Neden mi?
Çünkü, biz en çok kendimize yalan söyleriz. İnsanoğlu kendine karşı dürüst olamamak konusunda öyle güzel oyunculuk sergiler ki; oscarlığa aday bir performans vardır o an içi ile dışı arasında. Bastırılan duygular, tutulmayan yaslar, kendini sabote etmeler, içine akıtılan gözyaşları ve ardı ardına sıralanan en acımasız eleştirilerin keskinliğinden akan can kırıklarını içinde saklar. Dışarıya karşı yüzünde kocaman bir tebessüm ve kahkahalar ile sahte bir duruş kuşanır ve her şeyi içinin en tozlu rafları arasında saklar.
Kendimize yediremeyiz dışarıya karşı güçsüz olmayı… ‘Amaaan, seninki de dert mi? ‘ diye gelecek olan sempatiden uzak söylemlere karşı gardımızı alırız güya! Herkese çok iyiyim diye yalanlar sıralarız. Oysa iyi değilizdir. Dışarıdakilere yalan söylediğimizi zannederiz fakat, aslında yine yalanın hasını kendimize söyleriz.
Yaralarımızı kanatmamak için susarız. Biz, en çok kendimize karşı susarız. Görürüz, görmezden geliriz. Duyarız, duymazlıktan geliriz. Konuşmaya sıra geldiğinde; aslında kelime haznemizde düşman gördüklerimizi bile, sözle kan kaybına uğratacak nice dil yaraları da açarız da, kendimize sıra gelince susarız.
…
Üç maymunu oynamayı bırakıp kendimize karşı dürüst olmadıkça insan olmanın, kendi sorumluluğumuzu almanın ne kadarının hakkını verebiliriz diye bir düşünmek lazım!
Başkalarına sıra gelince motivasyon sözlerinde mangalda kül bırakmayız. Bizden iyi psikolog bile yoktur! Yanımıza gelip bir derdini, sorununu anlatan tüm yükünü bizde bırakıp, sorunlarından kurtulmuş bir şekilde kuş gibi çıkar gider ya. Peki, biz neden aynı şeyi kendimize sıra gelince yapmıyoruz? ‘Hata nerede, eksik nerede?’ diye bir sorgulamak da lazım.
Uzun lafın kısası, her şeyin farkında olduğun yaşam sürecin içinde KENDİNİN DE FARKINDA OL, DUYGULARINI GÖR, DUY, ANLA. KENDİNE KARŞI DA BAŞKALARINA GÖSTERDİĞİN O KABULU VE SEVGİYİ GÖSTER.
Hayat içinde bulunduğun andan ibaret ve sen kendini anlamadıkça kimse seni anlamayacak.