Bir söz var ya: Sanırım son zamanlarda en sevdiğim ve beni en çok anlatan söz budur. Her anlamda evde olmak ya da eve varmak… Son birkaç aydır nereye gidersem gideyim, evimi ve evimdeki o sıcaklığı özlüyorum. Bana ait o ortam, dünyanın en güvenilir, en sakin, en huzurlu yeri ev.
Ev deyince insanın aklına pek çok kavram gelebilir. Benim aklıma gelen ilk kavram “huzur.” Huzur da bana göre dünyanın en kıymetli hissi. İnsana huzur veren her şey çok değerli. İnsanların bayıldığı bu yaz mevsiminde benim günlerim evimi özlemekle geçiyor. İçsel huzurumu yitirmeden, sakince yaşadığım, kafamı yastığa huzurla koyduğum o sıcak yuvamı özlüyorum.
Bazı insanlara göre ev, içindeki insanlardan ibarettir. Benim için ise bunun çok ötesinde. İnsanın olduğu gibi görünebildiği, filtresiz yaşayabildiği, içsel huzuruna katkı sağlayan en büyük sığınak. Bir şeylere anlam yüklemeyi bırakalı çok oldu. Buradaki ev, sadece çatısı ve duvarları olan bir ortam değil. Sanırım bu şekilde düşünsem ev benim için bu kadar kıymetli olmazdı. Benim için ev kavramını kıymetli kılan durum, bunların çok daha ötesinde.
İnsanın sabahları gözünü açtığında, yüzünü yıkayamadan, tam gözlerini açamadan, uyuklaya uyuklaya gitmesine alt yapı hazırlayan tanışıklık, insanın evini ev yapar. Tanıdık olmak… Kaygı duymadan, düşmekten korkmadan, istediğini giymek, istediğini yemek ya da istemiyorsan yememek… Her şeyin plansızca yapılabilmesi. İstediğin filmi izleyebilmek, canın sıkılınca huzurla pencereden dışarıya bakabilmek… Bir evi ev yapan bütün bunlar ve belki de aklıma gelmeyen daha fazla şey.
Güvende olma hissi. Korksan da güvende olduğunu hissetmek. İnsan bunu ancak kendi çatısının altında hissedebilir. Başka insanlar nasıldır bilmem. Ben bir yere gidince evim buram buram burnumda tütüyor. Evimin kokusu bile bir başka. Evimde içtiğim kahvenin tadı da, yediğim yemeğin lezzeti de bambaşka. Canın kahve içmek isteyebilir, aynı anda istemeyebilir. Kimse sana gelip “Bunu içmen gerekiyor” demez. Çünkü senin evin. İster içersin, ister içmezsin. Canın çay içmek ister, bir güzel demleyip içersin ince belli bardağında. Kimse sana “Nasıl bir dengesizlik!” diyemez. Çünkü senin evin.
Evimdeki ince belli bardakta içtiğim çayın tadını bile özlerim ben. Sıcacık, dumanı üzerinde… Bir bardak içip biraz dinlenirsin. Sonra canın çay içmek isterse tekrar ısıtır içersin. Kimse sana “Çay ısıtılmaz!” diyemez. Çayını istediğin şekilde içersin. Çok basit gibi görünen bu kadar şey, aslında müthiş bir özgürlüktür. Keyfinin kahyası da sensin evinde.
Bir yere ait olmayı istemekten geliyordur belki de bütün bunların alt yapısı. Evinde olunca evine mi ait olur insan? Bu sorunun cevabını genelleyerek veremem. Herkesin farklı bir cevabı vardır muhakkak. Lakin ben evimde olunca evine ait olmaktan ziyade, kendime ait hissediyorum kendimi. İnsanın sadece kendine ait hissetmesi, güven duygusunu da özgürlüğü de beraberinde getiriyor. Ben evimde huzuru yakalıyorum. Ne kendimi eve ne de evi kendime ait hissetmenin çok ötesinde. Okuldan dönüp evimin kapısını açıp ayakkabılarımı çıkarıp, koltuğa ayaklarımı uzatıp oturunca dinleniyorum ben. Bu bahsettiğim, benim için bütün dinlenmelerin ötesinde.
Sanırım “her anlamda eve varmak ya da evde olmak” sadece eve gitmek, evde olmak değildir. Huzuru bulmak, özgürlüğü tatmak, keyfinin kahyası olmak, mutlu bir uyku demek… Birçok şeyin başlangıcı ve akabinde artarak sana iyi olduğunu ve güven duygusunu hissettirmesidir. Kötü kalabalıklardan, kaostan uzaklaşmak demektir. Zaten kaostan uzaklaşmak, başlı başına evde olmanın güzelliğine minnet ettiriyor insana. Ben her gün “Rabbim, şu huzurumu aratma.” diye dua ediyorum. Çünkü en konforlu, en huzur veren yerde olmak büyük bir nimet. Evimizden ve huzurumuzdan mahrum olmayalım. Bu, çok kıymetli bir hazinedir.
Sizleri bilemem ama ben evime vardığımda her anlamda evime varmış olacağım. Sinirimi geçirdiğim, yaralarımı sardığım, dünyamı aydınlattığım, huzurumu yakaladığım, dumanı üzerinde çayımı içebildiğim, canım isteyince filtre kahvemi demleyebildiğim evime varmış olmak birçok şeye bedel. Her anlamda evde olmak ve eve varabilmek dileğiyle…