Bir insanın hayatı değişeceği ya da aynı şekilde olduğu gibi devam edeceği, daha o insan doğmadan belirlenmiştir. Okuyup çabalamak, bir yerlere gelmek bir başarının simgesi değil, olması gereken durum diye düşünüyorum. Başarı arayanın değil, kaderinde yazılı olanın armağanıdır.
İnsan, üç günlük dünya hayatında ne kadar çaba harcarsa harcasın, sonunda sofrada payına düşeni alır. Gözünü güç ve açlık bürümüş insanların, dünya üzerinde tek güç sahibi olması isteği; bu süreçte bu acımasızlığı yapan kişilerin daha doğmadan bu duruma geleceğini yaratan biliyor ve müsaade ediyor. Peki, bu gerçek bir hayat mı? Allah engel olmak istese olamaz mıydı? Kâinatta her şeye hükmetmeye haiz yaratan Allah, milyonlarca çocuğun, insanların hayatlarını kaybetmesi ya da hayatlarına devam etmesi yine onlar gibi yarattığı bir kişinin kaderine mi bağlı? Düşünmesi bile ne acı. Demem o ki, insan kendi kaderini belirleyemez; insan içinde bulunduğu anı yaşamaktan başka, elinden gelen başka hiçbir şey olmaz.
Bu süreç, dünyanın var oluş tarihinden günümüze kadar hep güç ve kazanma hırsı ile dönmüş inançlı, inançsız milyonlarca kişinin hayatları ve kanları ile ayakta kalmış, tamamen insan eti yiyerek dönmeye devam eden bir dünya işte. Böylesine gaddar bir dünyanın yaşanabilir bir ortam olması için de, belki de gaddar olmak hak edene hakkıdır diye düşünüyorum. Bana kalırsa, dünyayı yaşanır kılan tek şey, bir çift gülen gözlerin olduğunu görmek ve kendisinden başka birilerine bir faydası olduğunu görmek; insana yaşama sevinci veriyor. Hayatında bir şeylerin değişmesini istemeyi unutuyor, o anda takılı kalmak ve hep o gülen gözlerin içinde kendisini görmek ister.
Bazen hayat insanı öyle bir çıkmaza sokar ki, aklına gelen her şeyi legal, illegal yapma düşüncesi düşer; aklına anlık kurtulmak ister. Hayat sınavını sadece mazlumlar üzerinden mi yapıyor?
“Belki de dünyayı yaşanır kılan, gaddar güçlerin ve acımasız kaderin ötesinde, sadece bir çift gülen göz ve bir başkasına dokunabilme yetisidir. İşte insan, o anda gerçek anlamda hayatta olduğunu hisseder.”
“Hayat, adaletsiz, acımasız ve kontrolümüz dışında ilerlese de, insan her anını hissederek, her nefesiyle kendi varlığını anlamlandırır.”