Doğal dengenin sağlıklı işlemesi ve korunması için muhtaç olduğumuz kanatlı dostlarımızın bazıları:
KUMRU: Pencerenizin dışındaki mermere ya da balkonda bir yere kuşlar için çeşitli kırıntılar bırakınca ilk gelen genelde kumru olur. Sevgi kuşu olarak da anılan, zarif yapılı, kahverengi tüylü, eşine sadakatle bağlı bir kuştur. Eşini kaybederse başka eş istemez. Yuvalarını ağaçlarda ya da kayalarda yaparlar, yavrulara anne baba birlikte bakarlar. Ot, tohum, bitkiler ve çeşitli küçük böcekleri yerler.
GÜVERCİN: Yiyecek olduğunu görünce gelirler ve kumruları kovarak krallıklarını ilan edip kendileri yemeye başlarlar. Vahşi bir görünüşü olan gri beyaz bu kuşlar bitkisel beslenirken tohumlar ve fındık da sevdikleri yiyeceklerdir. İnsanlar çok eski zamanlardan beri güvercinleri posta güvercini olarak beslemişlerdir. Çeşitli hastalıklardan korumak için sarımsak vermişlerdir. Takla atmaları yırtıcı kuşlardan korunma ve savunma mekanizmalarıdır.
SERÇE: Son kalan kırıntılara koloniler halinde yaşayan, sosyal bir kuş olan serçeler gelir. İnsanlara yakın çevrede yaşayan çok gürültücü ve neşeli bir topluluktur. Ömürleri 3 yıldır. Türkiye’de 8 çeşit serçe vardır. Meyve de böcek de yerler.
BÜLBÜL: İstanbul’da karayoluyla Anadolu Feneri’ne giderken yolun iki yanındaki ormanlarda çeşitli kuş sesleri içinde özellikle bülbül sesi hemen dikkatinizi çeker. Sinekkapan familyasından 32 cins olan sesi çok güzel bir kuştur. Güllerin açtığı mevsimde daha canlı öttüğünden güle aşık kabul edilmiştir. Yumuşak ve küçük böceklerle beslenir.
LEYLEK: Bahar geliyorsa mart ayında yurdumuz kuşların göç yolunda olduğu için leylekleri bekleriz. Ağustos sonu – eylül gibi giderler, gitmeleri çok hazin olur. Marmara ve Karadeniz’in ağaçlıklı bölgelerinde yuva edinen leylekler gelince önce eski yuvalarını ararlar. Hatta erkek leylek önce gelip dişiye yuva hazırlar. Her yıl Mekke’den geçerek geldikleri için HACI olarak anılırlar. 14 yıldır Adem amcasına misafir olan Yaren leylek bu yılda geldi ve yavrularını büyüttü. Böcek, balık, sürüngenler ve küçük kuşlar gibi çok geniş beslenme yelpazeleri vardır.
MARTI: İstanbul denizleri martısız olmaz, onlar da insanlara o kadar alıştılar ki vapurla giderken atılan simitleri havada kaparlar. En az 8 yıl yaşayan bu kuşların bazı türleri 30 yıl da yaşar. Gri veya beyaz olan martılar büyük kuşlardır, cesurdurlar. Genellikle çöplerle beslenirler. Gruplar halinde plajlarda, ağaçlarda, hatta su üzerinde yüzerken uyurlar. Genel olarak uçurumlarda yuva yaparlar, şehir martısı olunca yuva için bir çatı ararlar.
KARGA: Kuşların en kindarı olan bu kuşa bir zarar verdiyseniz, sizi asla unutmaz, görünce saldırır. Havanın soğuyacağını kargaların yere inmesi ile anlarız. Orta boylu siyah ve zeki kuşlardır. Bir çok kültürde fiziksel ve ruhsal âlemler arasında aracı görülürler. Tek eşli ve sadıktırlar, yavrulara anne baba birlikte bakar. İslam dininde MÜMİN denen bu kuşlar dürüstlük ve sadakati temsil eder. 45 çeşit türleriyle dünyanın her yanında yaşarlar, yuvaları ağaç dalları arasındadır. Hem ot hem et hem de çeşitli böcekleri yerler. Kargaların büyük olanı kuzgunlar tüm kuşların en zekisidir.
SÜLÜN: Daha çok Karadeniz bölgesinde yaşayan bu kuşu Şilede de görebilirsiniz, otelin bahçesine gruplar olarak gelirler. Başlarında kırmızı-kavuniçi tüyler bulunanlar dişilerdir. Fizik olarak güzeller ama sesleri çok çirkindir. 11 cinsi olan bu kuşlar da erkek ve dişiler birbirlerine benzemez. Doğadaki bitkiler, böcekler, karıncalar ve hatta keneler başlıca yiyecekleridir. Nesilleri tükenme noktasına gelmiştir. Eti protein, demir, potasyum ve selenyum bakımından çok zengindir. Ömürleri 3 yıldır. Sülün dilimizde uzun boylu ve ince yaptığı kişiler içinde kullanılan bir kelimedir.
KEKLİK: Şarkılara da konu olmuş olan keklikler eti yenen bir kuştur. Kayalık ve taşlık yamaçlarda yaşarlar. Güzelliğin aklın zekanın ve ihanetin sembolüdürler. Türk kültüründeki efsaneye göre kınalıkeklik ötüşü ile kahramanın yerini düşmana bildirmiştir. Sürüler halinde yaşayan Şanlıurfa’nın sevilen bu kuşu bitki tohumları, böcekler, larvalar yedikleri gibi kene de yiyebildikleri için biyolojik savaş olarak kenenin çok olduğu bölgelerde doğaya salınmışlardır.
TAVUS KUŞU: Ana vatana Hindistan ve Seylan olan kuşların en güzelidir. Rivayete göre şeytanın cennete girmesine, Adem’in yasak meyveyi yemesine sebep olduğu için cennetten kovulmuştur, sesi çirkindir. Türk kültüründe güzellik, itibar olarak simgelenmiş, İslamiyet‘te cennet kuşu olarak nitelenmiştir. Antik Yunan’da tanrıça Hera’nın Argos’u öldürünce gözlerini bu kuşun kuyruğuna yerleştirmiş olduğu söylenir. Ömrü 15 yıldır, gruplar halinde yaşar, hem ot hem et ve böcek yer, hayvanat bahçelerinin en çok ilgi çekendir.
KARTAL: Gökyüzünün asil yırtıcılarının 60 türü vardır. Koruyucu ruhu ve adaleti temsil ederken güç ve kuvveti de ifade eder. Adına türküler yakılmış Kartal’ın görme yetenekleri çok gelişmiştir. Güçlü ve kilitlenebilir pençeleri sayesinde kendinden daha ağır avları bile uçarak taşıyabilirler. Harpya kartalı dünyanın en güçlü kuşu olarak kabul edilir. Çoğunlukla balıkla beslenirken, tavşan, sincap gibi av hayvanlarıyla da beslenir. Avını bırakmamak için kıyıya kadar yüzer. Yurdumuzda 11 türü vardır. Genelde tek eşidir, ağaç tepelerinde ya da yüksek kayalıklarda yaşarlar, yalnız avlanırlar. Kartallar doğal dengenin korunması açısından büyük önem taşırlar, bu nedenle kartalların korunması gerekmektedir.
Bizlerin zararlı böceklerden (kene vs gibi) kurtulmasını sağlayan kanatlı dostlarımızı koruyalım nesillerinin tükenmesini önleyelim.
Tabii ki bu yazıdaki kadar az değiller, bunlar pek çok şehirde görülen herkes tarafından tanınan kuşlardır.