Zaman ne kadar da hızlı akıyor…
HAYRENDİŞ AİLEM
Üç yıl önce kelimelerle yola çıktım; her biri bir yüreğe dokunsun, her biri bir haneye umut olsun diye… Hayrendiş sayfasında attığım ilk adımı dün gibi hatırlıyorum. İçimde taşıdığım mesleki sorumlulukla, ama en çok da insan olmanın verdiği ortak duygularla başladım yazmaya. Kimi zaman bir annenin sessiz gözyaşına, kimi zaman bir çocuğun içli bakışına, kimi zaman da bir babanın suskun dirayetine tercüman oldum.
Üç yıl boyunca her yazıda aslında yeniden kendimi anlattım; aldığım tüm eğitimlerden, tüm statülerimden, tecrübelerimi anlattım; sizlerden gelen her yorumda biraz daha büyüdüm. Danışmanlıklarımla arttım, çoğaldım. Şimdi, bu yolda birlikte yürüdüğümüz üçüncü yılın eşiğinde, kalbimdeki minnettarlığı satırlara döküyorum. Çünkü her yazı, sizinle daha anlamlı, daha derin, daha insana dair ve farkındalık yolu oldu.
Tam üç yıldır, her ay düzenli olarak yazıyorum… (2 kere fire vermişim ki insan hayatı kontrol edemez bazen.) Koçluk, aile danışmanlığı, kişisel gelişim ve insan ruhuna dair ne varsa; hepsine kalbimle dokunmaya, kelimelerle anlam katmaya çalıştım. Her yazı bir arayış, her cümle bir buluşma oldu. Bazen danışanlarımdan ilham aldım, bazen kendi iç yolculuğumdan. Kimi zaman bir anneyle yapılan derin bir sohbetin ardından doğdu satırlar, kimi zaman bir çocuğun gözlerindeki sorularla şekillendi.
Bu üç yıl boyunca sadece bilgi aktarmadım; bazen duyguları, deneyimleri ve içsel dönüşümleri paylaşmaya çalıştım. Bazen de huzura giden yollar paylaştım. Çünkü biliyorum ki, değişim önce bir fark edişle başlar… Ve ben, her yazımda sizi bu fark edişe bir adım daha yaklaştırmak istedim. (Bozuk olan bilgisayarıma rağmen şimdi bir arkadaşımın bilgisayarını alıp yine yazıyorum.) Benim için 27 MAYIS HAYRENDİŞ İLE İLK BULUŞMA GÜNÜM.
BU HAFTAKİ KONUM İSTİKRAR OLSUN O ZAMAN, DEĞİL Mİ?
Ben bir aile danışmanı, bir koç, aynı zamanda içsel yolculuğunda yürümeye devam eden bir insan olarak istikrarı şöyle tanımlıyorum: İstikrar, yola her seferinde yeniden çıkma kararlılığıdır. Bazen yorulsan da, bazen iç sesinle mücadele etsen de, rağmen tekrar etmektir. İstikrarı hayatıma alamasaydım, şu an bu satırları yazamıyordum. Üç yıldır her ay bu sayfada sizlerle buluşmamın, bazen içim coşarken bazen sessizliğe rağmen üretmeye devam etmemin adı: istikrardır. Benim için istikrar, bir mükemmellik arayışı değil; devam edebilme gücüdür. Çünkü bilirim ki, sürdürülen her iyi niyetli çaba, bir gün meyvesini verir. Tıpkı sevgi gibi, emek gibi… İstikrar da zamanla büyür, derinleşir ve gerçek dönüşümleri başlatır.
Hayatta en büyük değişimleri, çoğu zaman en küçük ama istikrarlı adımlar getirir. İstikrar, sadece bir hedefe ulaşmak için değil; aynı zamanda güven inşa etmek, derinleşmek ve kök salmak için de vazgeçilmezdir. Gelişim yolculuğunda bir günü diğerine benzeten değil; her günü bilinçli ve kararlı yaşayan kişi, gerçek dönüşümün kapılarını aralar. Koçlukta, aile ilişkilerinde ya da kişisel gelişimde; mucizeler bir anda değil, istikrarlı çabaların sabırla birleştiği yerde doğar. Bugün attığınız düzenli bir adım, yarın güçlü bir temel olur. Çünkü istikrar, hem kendinize hem de hayata verdiğiniz en büyük sözdür. Danışanlarıma, eğitimlerime katılanlara ya da yazılarımı okuyan herkese istikrarı anlatırken hep şunu söylerim:
“İstikrar, motivasyonun yüksek olduğu zamanlarda değil; motivasyonun düştüğü anlarda bile devam edebilmektir.”
Bir konuda karar almak kolaydır, ama o kararı her gün yeniden yaşatmak, işte istikrar tam da burada başlar. İstikrar, büyük adımlar atmak değil; küçük ama tutarlı adımlarla yol almaktır. Hedefe koşarken yorulduğunuzda, ilerlemeniz durduğunda ya da sonuçlar geciktiğinde, “Ben yine de devam edeceğim” diyebilme direncidir. Nasıl da güzel değil mi, devam edebilmeye direnç gösterme? İşte bu, pozitif direnç sevgili okurum.
İnsan değişimi sever ama sürekliliği zor bulur. Bu yüzden ben danışanlarıma, başarı ya da gelişimi tek seferlik değil; düzenli çabanın ve sabrın bir ürünü olarak anlatırım. Çünkü istikrar, sadece dışarıdan görünmeyen bir disiplin değil; aynı zamanda kendinize verdiğiniz söze olan sadakattir. Ve bu sadakat, sizi hem güçlü hem de özgür kılar.
“Ben zaten başladığım hiçbir şeyi sürdüremem…”
İlk görüşmemizde danışanım Elif’in (DANIŞAN ADI KURGUDUR) kurduğu ilk cümle buydu. Gözlerinde yorgunluk, sesinde inançsızlık vardı. Daha önce defalarca kendine söz vermişti: kilo verecekti, kitap okuyacaktı, çocuğuna daha sabırlı yaklaşacaktı… Ama her seferinde birkaç gün, bilemediniz bir hafta sonra eski haline dönmüştü. “Ben istikrarlı biri değilim,” diyordu. Üstelik bunu öyle inanarak söylüyordu ki, sanki kendi gerçeği olmuştu.
Biz bu inancı yavaşça ele aldık. “İstikrar büyük hedeflerle değil, küçük alışkanlıklarla başlar,” dedim ona. “Hedef koymak değil, devam etmeye niyet etmek önemlidir.” Önce günde 10 dakika kendine zaman ayırmaya söz verdi. O kadar küçük bir hedefti ki, bunu yapamadığı günlerde bile kendine kızmadı; sadece bir dahaki gün yeniden başladı. Her hafta küçük adımlarla ilerledi. Kimi zaman motivasyonu düştü, kimi zaman “Nereye varacak ki bu çaba?” diye sordu. Ama biz her seferinde ona, yaptığı en küçük ilerlemenin bile anlamlı olduğunu hatırlattık.
Üç ay sonra aynı Elif, artık sabahları kendisiyle baş başa kaldığı kısa zamanları dört gözle bekliyor, çocuğuna karşı daha sakin bir tutum geliştiriyor ve ilk defa bir hedefini istikrarla sürdürebilmenin tadını çıkarıyordu. Ve Elif 16 kilo verdi. Kendini sevme istikrarı oluşturdu. Ne mucize, değil mi?
Şimdi ne zaman “Ben yapamam” diyen biriyle karşılaşsam, şöyle diyorum:
“İstikrar bir yetenek değil, bir seçim. Ve her sabah yeniden seçebilirsin.”
Peki ya sen ne seçiyorsun?
GELECEK AY GÖRÜŞMEK ÜZERE. DİĞER TÜM YAZILARIMA ULAŞABİLİR VE YORUMLAR YAPARAK BENİ MOTİVE EDEBİLİRSİN.
SEVGİLER.