Bazı gözyaşları vardır; tuzludur ama acı değildir. Islatır ama temizlemez. İşte onlara “timsahın gözyaşları” derler. Görünürde bir hüzün taşır, derininde ise hesaplı bir soğukluk gizler.
İnsan bazen karşısındakinin ağlayışına kanar. Ses titrer, bakışlar yere düşer, kelimeler yarım kalır. O an kalbimiz yumuşar; “Demek ki canı yanmış.” deriz. Oysa timsah ağlarken de avını dişleri arasında tutuyordur. Gözlerinden yaş akar ama niyeti değişmez.
Timsahın gözyaşları, pişmanlığın değil, yakalanmışlığın gözyaşlarıdır. Kaybettiği için değil, yakalandığı için ağlar. Can yaktığına değil, artık eskisi gibi yapamayacağına üzülür. Affedilmek ister ama değişmek istemez.
En ağır olanı da şudur:
Bu gözyaşları çoğu zaman en güvendiğimiz yüzlerden dökülür. “Ben senin için yaptım.” cümlesinin arkasına saklanır. Kırdığı kalbi göstermez, sadece kendi ıslanan kirpiklerini anlatır. Ve biz, merhameti kalbinde fazla olanlar, yine inanırız.
Zamanla insan şunu anlar:
Timsahın gözyaşları en çok iyi niyetlileri seçer. Çünkü iyi yürekler, başkasının acısını kendi acısı gibi hisseder. “Bir daha yapmam.” diyen sese değil, o sesin ardındaki titremeye inanır. Oysa titreyen ses, her zaman titreyen bir vicdan değildir.
Bazı insanlar, gözyaşını bir anahtar gibi taşır cebinde. Kapandığını sandığın kapıları onunla açar, kırdığını sandığın kalpleri onunla susturur. Ağlamak, onlar için bir savunma değil; bir taktiktir. Sözleri bittiğinde yaşları konuşur.
Ama hayat öğretir…
Her ıslak göz masum değildir. Her özür, bir dönüş değildir. Ve her “anladım.” diyen, gerçekten anlamamıştır.
Gerçek gözyaşı sessizdir. Reklam istemez. Şahit aramaz. Gerçek pişmanlık, anlatılmaz; yaşanır.
İnsan bir noktadan sonra şunu seçer:
Ya herkesi affederek kendini tüketmeyi ya da herkesi suçlamadan kendini korumayı.
Timsahın gözyaşlarını tanımayı öğrenmek, kalbi taş yapmak değildir. Aksine, kalbi korumaktır. Her ağlayana sarılmamak, her özre kapı açmamak; insanın kendine duyduğu saygıdır.
Çünkü bazı gözyaşları yıkamaz… Sadece daha derin yaralar açar.
Ve insan en çok, “Ben sana inanmıştım.” dediği yerde kanar.
Gerisi sadece tuzlu bir sudur… Kurur gider.


















