Bu siteyi kullanarak Gizlilik Politikası'nı ve Kullanım Şartları'nı kabul etmiş olursunuz.
Kabul et
HayrendişHayrendişHayrendiş
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Kategoriler
    • Aile
    • Araştırma
    • Bilim & Kurgu
    • Bilişim & Teknoloji
    • Biyografi
    • Sevgi & Aşk
    • Çeşitli Bilgiler
    • Çocuk
    • Denemeler
    • Edebiyat
      • Öyküler
      • Şiirler
      • Hatıralar
      • Mesajlar
      • Sözler
    • Eğitim
    • Felsefe
    • Finans
    • Genel
    • Gezi
    • Güncel
    • Günlük
    • Hayvanlar Alemi
    • Hukuk
    • İlahiyat
    • İş ve Meslek
    • Kişisel Gelişim
    • Kitap & Dergi
    • Kültür & Sanat
    • Maneviyat
    • Motivasyon
    • Müzik
    • Nostalji
    • Psikoloji
    • Sağlık
    • Sevgi & Aşk
    • Sosyoloji
    • Spor
    • Tarih
      • Tarihi Mekanlar
    • TV & Sinema
    • Yaşam
    • Yemek & Mutfak
  • Okuma Listem
    • Okuma Geçmişi
    • İlgi Alanları
  • İletişim
Arama
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim
© 2024 Hayrendiş - Sitede yer alan makale, yazı ve şiirlerin tüm hakları yazarlarına ve Hayrendis.com'a aittir. Kaynak gösterilerek de olsa kullanılamaz. Web Tasarım: YD Web
Okunuyor: Kabul ve Mana
Paylaş
Bildirimler Daha fazla göster
Yazı Tipi Yeniden BoyutlandırıcıAa
HayrendişHayrendiş
Yazı Tipi Yeniden BoyutlandırıcıAa
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim
Arama
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Kategoriler
    • Aile
    • Araştırma
    • Bilim & Kurgu
    • Bilişim & Teknoloji
    • Biyografi
    • Sevgi & Aşk
    • Çeşitli Bilgiler
    • Çocuk
    • Denemeler
    • Edebiyat
    • Eğitim
    • Felsefe
    • Finans
    • Genel
    • Gezi
    • Güncel
    • Günlük
    • Hayvanlar Alemi
    • Hukuk
    • İlahiyat
    • İş ve Meslek
    • Kişisel Gelişim
    • Kitap & Dergi
    • Kültür & Sanat
    • Maneviyat
    • Motivasyon
    • Müzik
    • Nostalji
    • Psikoloji
    • Sağlık
    • Sevgi & Aşk
    • Sosyoloji
    • Spor
    • Tarih
    • TV & Sinema
    • Yaşam
    • Yemek & Mutfak
  • Okuma Listem
    • Okuma Geçmişi
    • İlgi Alanları
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2024 Hayrendiş - Sitede yer alan makale, yazı ve şiirlerin tüm hakları yazarlarına ve Hayrendis.com'a aittir. Kaynak gösterilerek de olsa kullanılamaz. Web Tasarım: YD Web
Hayrendiş > Psikoloji > Kabul ve Mana
PsikolojiYaşam

Kabul ve Mana

Kürşat Oğurlu
Kürşat Oğurlu
Yayınlanma 2 Şubat 2022
464 Görüntüleme
Yorum yapılmamış
Paylaş
7 Dak. Okuma
Paylaş

Ölüm olmasaydı onu icat etmek zorundan kalırdık.
“Voltaire”

Sana nasihat edici olarak ölüm yeter.
“Hz. Muhammed (s.a.v.)”

Neden buradayız? Niçin yaşıyoruz? Nasıl yaşayacağız? Yaşamın anlamına dair bir fikrimiz yoksa nasıl yaşayacağız? Yaşamın sonunda bizi ölüm bekliyorsa ve dünya sonsuza kadar sürmüyorsa, o zaman hayatın anlamı nedir?

Terapi sürecinde ölüme/ölümlü olmaya dair aşırı kaygısı(ki ölüm kaygısı kendisini genelde maskelenmiş, farklı kaygı türleri şeklinde gösterir) olan danışanlarla çalışırken, danışanlara ölümün olmadığı bir dünya hayal etmelerini söylerim ve bunun yanında Saramago’nun Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş kitabında çizdiği ölümün yokluğu çerçevesini, ölümlü olma ile karşılaştırma üzerine düşünmelerini isterim. Çünkü insan zıddını düşünmeden ne üzerine düşündüğünü tam manada anlayamaz.

Peki siz hiç ölümün olmadığı bir dünya hayal ettiniz mi? Şu anki yaşamınızın sonsuza değin ebedi tekrar ile dönüp duracağını bilseydiniz ne olurdu? Ölüm, ürkütücü olmasının yanında başka bir işleve de sahip olabilir mi? Yani ölümden sürekli korkmalı mıyız?

İnsan her ne kadar hayvanlar gibi içgüdüsel özelliklere sahip olsa da akli melekeleri ile hayvani yanını aşarak farklı katmanlara geçiş yapar. İçgüdülerle hareket etse bile, içgüdülerini ve nedenini sorgular. Yaşamı, dünyayı, yaşamın amacını, anlamını sorgular ve yaşama dair anlam örgüsü kurmaya çalışır. Çünkü insan bilmek ister, ölümlü olmak nedir ve buna rağmen nasıl yaşanır? Sorularının cevabını. İşte tüm canlılar ve keza insan için ölümün kaçınılmaz oluşu, insanda yaşamın geçici oluşuna dair yoğun bir kaygı meydana getirir. Kaygı o denli büyüktür ki, insan enerjisinin önemli bir kısmını ölümün inkarı için tüketir. Bu hem bireysel hem de toplumsal yaşamda böyledir. Ölen kişinin ardından yapılan cenaze ritüllerini düşünün, tamamı kişileri ölüm fikrinden uzaklaştırıp dünyevi yaşama hızlı şekilde adapte etme üzerine kuruludur. Ölümlülük üzerine konuşulmaz, ölümün hep çevresinde dolaşılır; çünkü ölüm yaşayan insanlar için kara deliği andırır. İnsan, hiçliği konuşamaz, hiçliği somut bir hale getiremez. Sokrates ise bunu fark etmiş olacak ki tarihin her döneminde yaşadığımız ızdıraba, ölümü inkar çabamıza cevap olarak ölümle ilgili şunları söyler:

“Ölüm ya hiçliğe gitmektir ki bu durumda derin ve rüyasız bir uykudan ibaret olacağından ondan korkmaya gerek yoktur veya ölüm yeni bir hayata giden bir geçittir o halde yeni bir yaşama ve yeni bir görevler olacaktır, o görevleri yerine getirmek mutluluktur.”

Ölüm her yerde ve her zaman bulunur. Yaşamın zıddı ölüm ise, yaşam ölüme yaslanır. Var olan (insan), var olma hissini her an ölebilme ihtimalinden alır; çünkü yaşam sürekli olsa idi, yaşamı fark etmezdik; örneğin, sürekli beyaz olsaydı siyahı bilemeyeceğimiz gibi. İnsanlık tarihi, insanların ölüm karşısında ne yaptığıdır, der Hegel. Modern tıp, bilimsel ilerleme, sağlıklı yaşam, savaşlar… Tüm bu çaba ve ilerleme insanların ölüm kaygısı karşısında ortaya koyduğu çabalardan ibarettir. İnsanlar sürekli gündelik yaşam uğraşıları ile ölüme karşı bir tarih manifestosu oluşturmuştur. Bunun nedeni de, aklın sürekli bir şeylerle meşgul olması, insanı ölümlü olma fikrinden uzaklaştırmasıdır. Ve insan tüm bu ölümü inkar çabalarına yaslanarak üzerine oturduğu tarih kürsüsünde aklını merkeze alıp, tüm ihtişamıyla bağırmak istiyor, çaresizce: yaşam benim elimde ve onu istediğim gibi şekillendiririm. Lakin gel gör ki, ölümlü olmayı ortadan kaldıramıyor ve bu nedenle de tüm enerjisini ölümlü olma fikrini inkar üzerinde tüketiyor.

Peki ölümlü olma insanı neden bu kadar ürkütüyor? Tüm kaygılarımız ölüm kaygısının maskelenmiş haliyse, ölümlü olma bize yaşamı daha dolu dolu yaşamak için ne kazandırabilir? Ölüm kaçınılmaz bir gerçekli ise, sürekli inkar etmek yaşamı anlamamıza engel olabilir mi?

Yalom, ölüm korkusunun bazen nedeni bazen de sonucu olarak şunları söyler: belirsizlik, bedenin çürümesi, yalnızlık, yakınlarını kaybetme, kendi ölümü sonucu yakınlarının acı çekmesi, ölüm sırasında çekilmesi muhtemel acılar, varlığın sona ermesi düşüncesi. Yalom’un belirttiği nedenlerden anlıyoruz ki, ölüm üzerine düşünemeyince ölümle ilişkili düşünceler bizi daha çok ilgilendiriyor. Çünkü herkes kendi ölümünün cahilidir 🙂 . Sürekli ölüm, ölümlü olma fikri zihnimizi meşgul etseydi, yaşam ızdıraplarla dolu olurdu. Evet, ölüm korkusu kişinin kendini tehlikelerden koruması ve hayatını idame ettirmesi için gereklidir. Ama sürekli gündemimizde olursa, yaşamımızı devam ettirmek güçleşir. Çünkü ölümlü olma fikriyle karşı karşıya kalınca insan şunu fark eder; varlık(insan) sonludur ve insanı aşan bir gerçeklik var (ölüm; dokunamadığın, üzerine konuşamadığın, tecrübe etmediğin). Tam da burada Victor Frankl, ölüm kaygısının insana yaşamın anlamını sorgulattığını söyler. Fakat insan yaşamın genel anlamını hiç bir zaman bilemez(ki tüm semavi dinlerde de böyledir); yaşamın anlamı bulunulan anla ilişkilidir. Frankl bunu anlatmak için şu örneği verir: yaşamın genel anlamını sorgulayan insanın misali, satranç ustasına satrancın en iyi hamlesini sormak gibidir, karşıdaki rakibin hamlesinden ve belli bir durumdan bağımsız olarak iyi hamle tarifi yoktur. Yaşamın anlamının bulunulan anla hemdem olması ve ölüm fikri, varoluşun yani yaşamın ertelenemeyeceğini, yaşamak için hal zamanımızın olduğunu ve istediğimiz zaman hayatımızı değiştirebileceğimizi hatırlatır.

Ölüm ne yaşayan için ne de ölmüş olan için korkulacak bir şey olamaz; çünkü yaşayan için ölüm yoktur, ölmüş olan için ise zaten yaşam yoktur.
“Epikür”

Yalom “ölümün fizikseliği insanı tahrip etse de ölüm fikrinin onu koruduğunu” söyler. Hem ölmekten korkuyoruz hem de bu korkunun bizi koruyacağını söylüyoruz. İlginç! Peki nasıl? Ölümlülük fikri, yaşamın bir kere olduğunu hatırlatır bize ve insan yaşamın bir kere olduğunu fark edince, yaşamı daha anlamlı kılan değerler üzerine düşünür. Neden sorusu yerini nasıl yaşamalıyım sorusuna bırakır. Çünkü her insan kendi dünyasından, yaşam tarzından, seçimlerinden, hareketlerinden ve eylemlerinden sorumludur (Yalom); yani her nefes bir mürekkep misali insanın kendi yaşamını yazması için kullanılır. Her yaşam biriciktir ve seçimlerimiz ile şekillenir. Gerçek manada özgürlük, ölümlülük fikrini kabul etme ve yaşamı bu kaçınılmaz gerçekliğin üzerine bina etmekle olur. Gündelik olanın, sıradanlaşanın (gaflet hali bu anlama gelir) dışına çıkarak, ölüm fikrine dair körlüğümüzü fark edince yaşam başlamış olacak. Körler Ülkesi kitabında Wells’in dedi gibi “Körler Ülkesi’nde tek gözlü insan kraldır” ufkunu yakalama umuduyla yazımı Rahmetli Doğan Cüceloğlu’nun bir sözü ile son vereyim:

Sıradan insan, sonsuz yaşamı zemin kabul ederek yaşamını anlamlandırırken, savaşçı her an ölüm bilincini kabul ederek, günlük yaşamını anlamlandırıyor.

Kitap önerileri:
Victor Frankl – İnsanın Anlam Arayışı
Jose Saramago – Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Jose Saramago – Körlük
H.G.Wells – Körler Ülkesi
Engin Gençtan – İnsan Olmak

Bu Yazarın (Kürşat Oğurlu) Diğer İçerikleri:

Azizler

Kendini Gerçekleştiren Kehanet

Fırtınada Kaybolmamak

Amor Fati

Özgürlük

ETİKETLER:kabulKürşat Oğurlumakalemanaönerilenleryazı
Bu İçeriği Paylaş
Facebook Whatsapp Whatsapp Bağlantıyı kopyala Yazdır
Tepki Ver
Hayran0
Mutlu0
Üzgün0
Uykulu0
Sinirli0
Şaşkın0
Göz Kırp0
Avatar photo
YazanKürşat Oğurlu
Bağlantılar:
Psikolog
Önceki İçerik Kul Hakkı
Sonraki İçerik Kaygı (Anksiyete) Bozukluğu
Yorum yapılmamış Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sosyal Medya

FacebookBeğen
XTakip Et
InstagramTakip Et
YoutubeAbone Ol

Yeni İçerikler

Bir Asil Cevher
Banu Yurtsever
Maneviyat
15 Haziran 2025
16 Görüntüleme
Çağımızın Hastalığı: Memnuniyetsizlik
Kenan Akkuş
Yaşam
15 Haziran 2025
17 Görüntüleme
Gidiyor
Mehmet Aras
Şiirler
15 Haziran 2025
19 Görüntüleme
Gölgesinde Büyüdüğüm Adam: Babam
Mesut Alan
Hatıralar
14 Haziran 2025
27 Görüntüleme
Reyting Uğruna
Nevbahar Baydar Avşar
Güncel
14 Haziran 2025
25 Görüntüleme

En Çok Yorumlananlar

Minimalizm
Yaşam
Pilav
Hatıralar Öyküler
26 yorum
Aynanın Söylediği
Öyküler
26 yorum
Yorgunuz
Güncel
26 yorum
Her Şey Kendini Tanımakla Başlar
Öyküler
25 yorum

Bunları da beğenebilirsin

GenelGezi

Turizmin Karşılaştığı Sorunlar ve Çözüm Önerileri

2 Şubat 2025
Denemeler

Ankara Sabahı

19 Ekim 2023
Kişisel Gelişim

Yol, Kendinden Kendinedir

4 Mayıs 2025
Yaşam

Ortalarda

28 Mart 2023
//

Hayatın Lezzeti “Hayrendiş” Olmakta!

Kurumsal

  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim

Hızlı Menü

  • Tüm Gönderiler
  • Bugün Eklenenler
  • Okuma Listem
  • İlgi Alanları
HayrendişHayrendiş
Bizi takip edin
© 2024 Hayrendiş - Sitede yer alan makale, yazı ve şiirlerin tüm hakları yazarlarına ve Hayrendis.com'a aittir. Kaynak gösterilerek de olsa kullanılamaz. Web Tasarım: YD Web
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim
Tekrar Hoş Geldiniz!

Hesabınıza giriş yapın

Username or Email Address
Password

Şifreni mi unuttun?