PsikolojiSağlık

Fibromiyalji Sendromu ve Ruh Sağlığı

0

Henüz 26 yaşındaydım; Sabahları uykudan hiç uyumamış gibi uyanıyor , vücudumun çeşitli yerlerinde sürekli dolaşan ve yer değiştiren şiddetli ağrılar hissediyor, her sabah başka bir bölgenin tutulması, yanması, karıncalanması ile uykudan uyanıyordum. Ağrılar hareket özgürlüğümü kısıtlıyor, istediğim performansı sergilememe engel oluyor hatta zaman zaman işe gitmeme engel oluyordu. Üstelik son derece endişeli, telaşlı bir ruh halinde, sürekli ağlamaya hazır ve gergindim. Kendimi bildim bileli yetişecek çok işim vardı ve hep en iyisini yapmalıydı ancak konsantrasyon zorluğu çekip bir türlü yaptığım işe dikkatimi veremediğim anda çoktu. Yaşadığım şeyleri anlamlandıramıyor her nöbet sonrası başka bir hekimlik alanından randevu alarak doktor doktor dolaşıyordum. Son zamanlarda bir de başıma bağırsak sorunu musallat olmuştu. Karnım adeta hamile gibi şişiyor, yediklerimi hazmedemiyor, karın bölgemde hissettiğim gaz sancıları ve basınç uykumu, günlük yaşam kalitemi oldukça etkiliyordu… Her sabah başka bir sıkıtı dile getirmemden çevremdekiler de oldukça rahatsız olaya başlamış, ‘Hastalık hastası’ olmakla suçluyordu. Çünkü gittiğim hiçbir hekimden çare bulamıyordum . Birçok defa romatizma tahlili, görüntüleme yöntemleri ile kas, damar tetkiki, guatır şüphesi ile nükleer tıp deneyimleri, iki defa kolonoskopi, birkaç defa endoskopi deneyimi, ayak –el yanmaları, sık idrar nedeniyle şeker yüklemeleri yaşadım. Zaman zaman azalma gösterse de ,yaz aylarında ufak mutlu sağlıklı günler yaşasam da, kış ayları kabus tekrar başlıyordu. En sonunda hekimler durumun anksiyete kaynaklı depresif bir durum olduğu kanısına vardılar. ‘Lütfen bir psikiyatrist ile görüşün, yaşadığınız her şey stres kaynaklı.’

Sözlerini dinledim bir psikolog olarak bunu ret etmem mümkün değildi, olabilirdi fizyolojik bir sebebe bağlanamayan şiddetli ağrılar yaşıyor ağrılardan sonra uykusuzluk, konstrasyon güçlüğü, mide bağırsak sorunları, geceleri bacaklarımın kasılması veya yanmasından uyuyamama, sabah uyanamamak ve hiçbir şeyden zevk alamamak, ağlama nöbetleri evet haklılardı DEPRESYON yaşıyordum. Muayene sonrası doktorum Distimik Bozuklu yani kronik depresyon yaşadığıma karar verdi ve 40 mg antideprasan reçetesi ile oradan ayrıldım. İlk zamanlar ilaç sayesinde inanılmaz bir iyileşme başladı. Önce ağrılar geçti, sonra duygu durumumda ki belirtiler kayboldu. Havaların oldukça soğuk olduğu, neredeyse haftada 7-24 çalıştığım bir kış günü yine bir sabah sağ el parmaklarımda tutulma ve neredeyse tüm beden coğrafyamı kaplayan bir ağrı ile uyandım üstelik bu defa nefes almakta da zorlanıyordum, kulak ve boğazımda da şiddetli bir ağrı vardı. O sabah doğal olarak iş yerine hastanenin yolunu tuttum. İşinin ehli olan Kulak Burun Uzmanı kulağım ve boğazımda bir problem olmadığını söylerken , kas ağrısı , mide bağırsak sıkıntısı yaşayıp yaşamadığımı da sordu ve yaşadığım kulak boğaz arının boyun kaslarında ki tutulmadan kaynaklı olduğunu, fizik tedavi uzmanı ile görüşmem gerektiğini söyledi.

Ağrılar nedeniyle çok kez ortopedi veya Fizik Tedavi Uzmanına görünmüştüm. Tahliller, görüntülemeler yaşamış STRES cevabı ile çaresiz kalmıştım , artık kendimde hastalık hastası olduğuma ikna olmuştum. Yine de kendime son bir şans tanımaya karar verdim ve… Yıllardır aradığım cevabı nihayet buldum. ‘FİBROMYALJİ SENDROMU’ sağlık sorunlarıma neden olan cevaba ulaştığımda ise 32 yaşındaydım.

Birçok FMB’li gibi ‘Hastalık Hastası’ damgası ile geçen 6 yıl.

Depresyona girmişsin, Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu, Aşırı Strese Maruz Kalma, psikolojik tüm bunlar fazla kafana takma (Zaten kafama takmıyorum, ağrı kendisi ben buradayım diye çığlık atıyor)… cümleleri ile savaş, bozulan özel ve iş ilişkileri, ağrının yarattığı isteksizlikler, stresin azaldığı tatil ortamlarında azalan belirtiler, sizi anlayamayan hekimler, eş, aile ve çocuklar…

Peki neydi bu Fibromiyalji, gerçekten psikolojik miydi? Psikolojik tedavi ve yaklaşımlar ile iyileşme mümkün müydü? Hastalığa maruz kalmış birçok insanın sorusu da bu, aslında en çok anlaşılmak, hastalık hastası olmadığının bilinmesini istiyor/ istiyoruz /istiyorum.

Bugün 46 yaşındayım. FM’nin psikolojik kökenli olmadığını ancak tüm ağrılı hastalıkların meydana getirdiği stres ve umutsuzluk nedeniyle ruh sağlığını olumsuz yönde etkilediğinin, stres, depresyon ve anksiyetenin ağrı şiddetini artırdığını, üzüntü, stres, aşırı yüklenmenin FM ataklarının başlamasına ve şiddetine etki ettiğini, stresle başa çıkma yollarının öğrenilerek yaşam kalitesinin artırılabileceğini kişisel ve mesleki deneyimlerim sayesinde biliyorum.

Bu bölümde bir FM hastası olan Psikolog olarak bilimsel anlamada; Fibromiyalji Sendromu ve ruhsal süreçlerden dilimin döndüğünce bahsetmeyi amaçlıyorum.

Fibromiyalji Sendromu Nedir?

Fibromiyalji Sendromu (FMS), yaygın vücut ağrısı ve belirli anatomik bölgelerde hassas bölgelerin varlığı ile karakterize etiyoloji bilinmeyen bir romatizmal hastalıktır. Fibromiyalji Sendromunda ağrıya yorgunluk, sabah tutukluğu, depresyon, uyku bozukluğu başta olmak irritabl barsak sendromu (Hassas bağırsak sendromu), kronik baş ağrısı, depresyon, anksiyete, huzursuz bacak sendromu, temporomandibulardisfonksiyon (çene ekleminde ve alt çeneyi hareket ettiren kaslardaki ağrı ve rahatsızlık), kronik yorgunluk sendromu ve irritabl mesane sendromu (Genellikle sık idrara çıkma ve/veya sıkışıklık hissi ve/veya gece uykudan uyanmaya sebep olacak kadar idrar yapma isteğine neden olan, idrar kaçırma ile de beraber olabilen bir rahatsızlıktır.) gibi çok çeşitli fiziksel ve psikolojik semptom eşlik etmektedir.
Fibromiyalji Sendromu birçok ülkede yaygın olarak rastlanılan klinik bir tablodur. Romatoloji kliniklerinde %20, dahiliye kliniklerinde %6, aile hekimliği kliniklerinde % 2 gözlenmiştir. Hastalık 14-84 yaşlar arasında, en sık 35-50 yaşlarında görülmektedir. FMS kadınlarda erkeklerden 9-10 kat daha sık görülmektedir.

Fibromiyalji Sendromu Nedenleri

Fiziksel yaralanmalar, çeşitli enfeksiyonlar ya da toksinlere maruz kalmak gibi faktörlere fibromiyalji ve genetik yatkınlık nedeni olarak işaret edilir; ama bunların gerçekten de Fibromiyaljiye neden olduğu kesin olarak kanıtlanamamıştır. Bazı araştırmalara göre fibromiyaljiye yakalanmış olan kişilerin genellikle değişken bir ruh haline sahip, kaygılı kişiler oldukları sonucu ortaya atılmıştır. Ancak bu kaygılı, değişken ruh hali fibromiyaljiden mi kaynaklanıyor yoksa hastalığın ortaya çıkmasına mı neden oluyor tam olarak anlaşılamamıştır.

Fibromiyalji’ye tam olarak neyin sebep olduğu hala bilinmemektedir. Bununla birlikte stres, kasların zorlanması ya da örneğin bir burkulma, fibromiyalji belirtilerini kötüleştirebildiği gözlenmiştir. Hastalıkta en çok baş, boyun, omuz, karın, sırt ve kalça ağrılarından, sertlikten ve dokunmaya karşı hassasiyetten şikayet edildiğine şahit oluruz. Bazı hastalar geniş bir yüzeyde ağrı hissederken, ayrıca ağrının yoğunlaştığı hassas noktalardan da söz ederler. Hassas bağırsak sendromu, el ve ayaklarda karıncalanma ve uyku düzensizliği de fibromiyaljinin diğer sık rastlanan belirtileri olarak sayılabilir.

Fibromiyalji sendromun da, duygu durum bozukluklarının ve uyku bozukluklarının sıklıkla ağrıya eşlik etmesi nedeniyle uzun yıllar psikolojik bir hastalık olarak düşünülmüştür. Psikolojik faktörler başta kronik ağrı olmak üzere her türlü ağrının önemli bir bileşenidir ve kısır döngü içinde birbirlerini besleyen bir etkileşim oluştururlar. Daha önce yapılan birçok çalışmada FMS’li hastalarda ömür boyu depresyon ve anksiyete belirtilerine normal popülasyona göre daha sık rastlanmıştır. Yapılan birçok araştırmada fibromiyalji Sendromu ile kişilik yapısı arasında bağlantı olduğuna dair verilerde mevcuttur. Burada bu bilimsel verileri sıralayarak okuyucunun canını sıkmak istemiyorum. Ancak bizler biliyoruz ki Fibromiyalji ve ruh sağlığımızın seyri el ele ilerliyor. Gerek nedeni gerekse sonucu bazı psikolojik hastalıklar olsun bu sendromu yaşayan bireylerin yaşam kalitesini artırmak için kendinde ki belirtileri tanıması, başa çıkabilme becerisi kazanması hayati önem taşıyor çünkü; Araştırmacıların hem fikir olduğu nokta stres, depresyon ve anksiyete ağrı şiddetini artırdığı noktasıdır.

Kliniklerde uygulanan tedavi yöntemleri ile ilgili araştırma bulgularında psikolojik destek, hastanın hastalığı hakkında bilgilendirilmesi ve Bilişsel Davranışçı Terapi uygulamalarının yaşam kalitesini artırıcı ve semptomları hafifletici etkisi olduğu yönündedir.

Sinem Erusta
Uzman Psikolog

Hayata Sevgiyle Bak

Önceki makale

Anlamı Kalmadı

Sonraki makale

Yazarın Diğer Yazıları

Yorum

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha Fazla Psikoloji