ManeviyatYaşam

Hayata Sevgiyle Bak

0

Her şey sevgi üzerine yaratılmıştır. İnsanların, hayvanların, bitkilerin, dünyanın, evrenin özü sevgidir. Sevgi ile doğarız. Sevgi ile yaşarız. Sevgi ile var oluruz. Sevgi ile hayata, yaşama tutunuruz. Sevgisiz bir yaşam olur mu? Sevgisiz bir dünya olur mu? Sevgi, insanın özü olduğu gibi, yaşamın da özüdür.

Sevgisiz mutluluk olur mu? Sevgisiz yaşanır mı? Sevgi yoksa huzur olur mu?

Huzur, mutluluk, sevinç ve coşku yalnızca sevginin egemen olduğu yerde insana yoldaş olur. Sevgi dolu bir kalpte haksızlık, hukuksuzluk barınmaz.

Sevgi, insanın onsuz yaşayamadığı duygu… Sevgi, insan ruhunun en önemli gereksinimi… İnsanlık sevgi ile var olur. İnsanlık sevgi ile yücelir. Sevgi dolu gönüllerden güzellikler yayılır. Sevgi dolu gönüllerde zihin aydınlanır. Sevgi dolu gönüllerle kişi güçlenir.

Sevgi, bir yaşam yoludur. Bu yolu seçenler, sevme ve sevilmeyi seçmiştir.

Sevgi, Allah tarafından insanlara verilmiş bir duygudur. İnsanda hem beşerî sevgi hem de Allah’a olan sevgi vardır. Ancak, hiçbir sevgi yüce yaratıcımıza olan sevginin önüne geçmemeli…

İnsan, fıtrat olarak güzeli görme, güzel yapma ve sevgi ile bakma üzerine doğmuştur. Bizler sonradan öğreniriz hayata olumsuz pencereden bakmayı. Sonradan öğreniriz nefreti, kötülüğü, sevgisizliği…

İyilik, güzellik, mutluluk ile bakmazsak, yüreğimiz kötü, kötülük, olumsuzluk ile dolar. Davranışlarımız olumsuz olur; her şeye olumsuz bakmaya başlarız.

Sevgiyi sözcüklerle ifade etmek çok zordur. Çünkü sevgi kişiden kişiye, durumdan duruma ve sevilen insana, duruma ve şeye göre değişir.

Sevgi, seveni, sevilene bağlayan bir bağdır ve sevgi sevenin var oluşudur.

Sevgi evrensel bir duygudur. Sevgi ile beraber şefkat, merhamet ve fedakârlık da var olur. Gerçek sevgi, şefkat ve merhamet gibi diğer bazı duygu ve davranışlarla kendini gösterir. Aksi taktirde sevgi, kuru bir laftan ibaret olur.

Sevgi, güzel görmeyi, hoşnut olmayı, memnun olmayı sağlar. Bir duygu olsa da sevgi, nesneleri çok farklıdır. Canlı ve cansız tüm varlığı kapsar. Anne sevgisi, baba sevgisi, kardeş sevgisi, eş sevgisi, sevgili sevgisi, arkadaş sevgisi, vatan sevgisi, tabiat sevgisi, Allah sevgisi bunların başında gelir.

İnsan, sevme yetisini kaybettiği için anlamsızca yaşar. Bunalımlara girer, psikolojik hastalıklara yakalanır.

Doğumdan önce başlar sevgi serüvenimiz. Doğum ile birlikte daha da anlam kazanır. Doğduğumuz günden, öldüğümüz güne kadar en büyük arayışımız sevgidir. Çünkü sevgi ile var oluruz, sevgi ile besleniriz. Annenin sevmesiyle, annenin emzirmesiyle mutlu olur bebek. Annenin sarılmasıyla, annenin dokunuşuyla sevginin zirvesine ulaşır bebek. Annenin sevgi dili, adete nefes alışverişi gibi gelir bebeğe. Baba sevgisi, evdeki diğer üyelerin sevgisi mutlu eder çocuğu. Zamanla sosyalleşme ile beraber ev dışındaki kişilerden sevgi görmeye başlarız. Arkadaş sevgisi, öğretmen sevgisi ve karşı cinsin sevgisi. Nihayet evlilik; sevgide buluşma, sevgide birleşme ve sevgide bütünleşmenin ulaştığı noktadır. Sevgide bütünleşen kalpler hayatın güzelliklerine kavuşmuş olur. Eşimizi, çocuklarımızı, akrabalarımızı, çevremizdeki dostlarımızı severiz ama gerçekten sevgiye ulaşmak tüm insanları sevmek, tüm canlıları ve evreni sevmektir. Tabii ki bu sevgi karşılıksız olandır.

Dünyadaki sorunların temelinde sevgi eksikliği, sevgisizlik vardır. Sevgi yoksa kıskançlık, kin, kötülük vardır.

Bir ilişkide, sevdiğiniz ile beraber var olduğunuzu görebilirseniz, onun acısının sizin acınız, onun mutluluğunun sizin mutluluğunuz olduğunu fark edeceksiniz.

Gerçek sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde azalmayan sevgidir.
Kendimizi sevmek, kendimizi iyi hissettiğimiz bir ruh halidir. Kendini sevmek çok popüler bir terimdir. Bu kavramın tam olarak anlaşıldığını da söyleyemeyiz. Kendini sevmek bir eylem değil, daha çok kendinizi daha iyi hissettiğiniz bir ruh halidir. Bu manada, bir bütün olarak sağlığınız ön plana çıkmaktadır. Bu durum, başkaları ile olan etkileşim biçiminizi de etkiler. Bir yerde nasıl davrandığınız ya da sorunlarınıza nasıl yaklaştığınızı da belirler.

Psikolojik sağlığımız için kendini sevmek, bireysel sağlığınız için temel bir unsurdur. Ancak kendini sevme eylemini uygulamak, özellikle de ciddi zorluklarla karşılaştığımız anlarda, çoğumuz için bir sorun olabilir. Bu durum, bir narsisizm göstergesi olmamak ile beraber, kendinizle, sağlığınız ve mutluluğunuz ile temasa geçmektir.

Kendini sevmek, fiziksel ve psikolojik sağlığımızı destekleyen ve ruhsal gelişimimizi düzenleyen eylemlerden meydana gelen bir kendinden hoşnut olma halidir.

Pozitiflik ve sevgi bulaşıcıdır. Bu nedenle sadece kendinizle değil, size iyi gelen, ilham veren diğer kişilerle de zaman geçirmeyi ve onlardan destek almayı unutmayın!

Her şeyin ilmi olduğu gibi sevmenin de bir ilmi vardır. Sevmeyi tamamlayan şey, sevmeyi bilmektir. Sevgi ilminin ilk maddesi, sevgimizden bencilliği çıkarmak olmalıdır. Sevdiğimizi kendi canımız istediği gibi değil, sevdiğimizin hoşuna gittiği gibi sevmek… Onu, hoşuna gideceği şekilde sevmek için de tanımak gerekir. Nelerden hoşlanıp nelerden hoşlanmadığını bilmek gerekir.

Onu sevdiğinizi, onu önemsediğinizi söz ve davranışlarınızla ona gösterin…

Sevgi sözcüğü, güven duygusunun da sihirli sözcüğüdür. Sevgi sözcüğü insanlara güven duygusunu hissettiren önemli bir sözcüktür. Çocuklarımızı, anne ve babamızı karşılıksız severiz. İçten gelen çok temiz bir duygudur bu. İnsan olmanın getirdiği bir yere sığınma, güven hissinin tatmin olması ancak sevgi ile mümkündür.

Birbirini seven insanlar, kendi mutluluğunu düşündüğü kadar, diğer insanların yarar ve mutluluklarını da düşünürler.

Peygamberimizin (s.a.v.) evrensel mesajı: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de kâmil mümin olamazsınız.” (Müslim-Ebu Davud)

Sevgi, saygı ve muhabbetin açmayacağı kapı yoktur. Sevgisizlik, saygısızlık ve muhabbetsizliğin ise kapamayacağı kapı yoktur. Sertlik, öfke ve hırçınlıkla bir yere varılamaz. Çocuklara sevgi, saygı ve muhabbet kapılarımızı açarak onları bu ortamda eğitmeliyiz. O zaman ne kadar başarılı ve verimli olduklarını açıkça görebiliriz.

Sevgi ile dikilip geliştirilen bitkilerin bile diğerlerinden daha farklı bir gelişim gösterdiklerini kolayca fark edebiliriz.

Selam ve sevgilerimle…

Eşref Bolukçu
Psikolojik Danışman / Yazar

Geldi Yine On Bir Ayın Sultanı Ramazan Kime Geldi?

Önceki makale

Fibromiyalji Sendromu ve Ruh Sağlığı

Sonraki makale

Yazarın Diğer Yazıları

Yorum

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha Fazla Maneviyat