Herkese merhaba canlarım.
Bu ay doğaçlama yazmak istedim. Değişik bir ruh hali içindeyim. Hüzün, bu aralar kalbimin kalıcı misafiri. Gözlerim mütemadiyen nemli. Aklım çoğu zaman karışık. Enerjim deseniz düşük. Ruhum yorgun. Sanırım çok fazla uğraştım bazı şeyler için. Çok fazla savaş verdim. Bazı insanlara bir şeyleri anlatmak için, gerçekleri göstermek için çok fazla çabaladım. Yorulmaya hakkım olduğunu unuttum. Biraz tükenmiş hissediyorum kendimi. Yılların yorgunluğu… Kolay değil.
Pes etmek huyum değil. Ama biraz durup dinlenmem lazım. En çok buna ihtiyacım var bu günlerde. Peki, sizin neye ihtiyacınız var? En son ne zaman kendinize neye ihtiyacınız olduğunu sordunuz? En son ne zaman kendinizi dinlediniz? En son ne zaman kendinizle dertleştiniz?
Ben bunu uzun zamandır yapmamışım maalesef. Kendime daha fazla geç kalmamak için, kendi içime döndüm. Ne kadar çok ihmal ediyoruz kendimizi… Bu hayat koşturmasının içinde ne kadar çok görmezden geliyoruz kendi isteklerimizi.
Sahi, siz şu an ne istiyorsunuz? Ne mutlu eder şu an sizi? Ne şifa olur kalbinize? En çok kaçıp kurtulmak istediğiniz şey ne? En son ne zaman gerçekten iyi hissettiniz kendinizi? En son ne zaman sadece kendiniz için bir şey yaptınız? En son ne zaman ağız dolusu kahkaha attığınızı hatırlıyor musunuz?
Bir balonun içine hapsolmuş gibiyim. Ama o balonu patlatmaya mecalim yok gibi. Eskiden, insanlar anlayana kadar aynı şeyleri anlatmaya devam ederdim. Şimdi sadece bir kere söylüyorum. Anlamaya gönlü olan anlıyor zaten. Suskunum anlamayanlara karşı. Çünkü bazı insanlar, bağırsan da duymayacak kadar sağır, gözlerine soksan da görmeyecek kadar kördür. Gönül gözü kapalı olana neyi, nasıl gösterebilirim ki?
Kimse yanlış anlamasın. Onca zaman boşuna çabalamışım demedim hiçbir zaman. Gerçekten beni anlayan çok insan oldu, çok şükür. Ama emin olun, anlamak istemeyen de bir o kadar fazla. Hiçbir yere gitmeye niyetim yok. Her zaman buradayım. Gerçekleri savunmaktan ve göstermekten asla vazgeçmem. Haklının yanında olmak, benim vazifem. Ben bunu görev bildim.
Ama dedim ya, kendi içime döndüm bu ara. Biraz molaya ihtiyacım var. Nefes almam lazım. Yoksa devam edemem. Çok sevdiğim bir söz var: “Yorulduğunda pes etme, dinlen.” Ben de öyle yapacağım. Bir müddet sadece kendi ruhuma, kendi kalbime kadarım. İçimdeki umut ve inanç, beni her zaman ayakta tuttu. Hâlâ tutmaya devam ediyor.
Siz de bir kahve yapın ve kendinizle dertleşin. Neye ihtiyacınız olduğunu sorun ve onu kendinize verin. Emin olun, çok iyi gelecek.
Sevgiler…
















